بسم الله الرحمن الرحيم
Milletvekillerinin Harcamaları Skandalı Hakkında Müslüman Nesle Hizb-ut Tahrir / İngiltere'den Bir Açıklama İslâmî Ümmet'in İleriye Giden Yolu, İslâmî Siyasettir
Milletvekilleri harcamaları skandalı, demokrasinin bozukluğunu ifşa etmektedir.
İngiliz milletvekillerine ilişkin olaylar silsilesi, sistemle oynama keyfiyetleri ve kamu mallarını istismar etmeleri, kapitalist demokratik sistem altındaki nizamın bozukluğunu ifşa etmiştir. Zira milletvekilleri, kendilerinden önceki büyük banka memurları gibi insanlara hizmet etmek yerine kendi şahsî çıkarlarına hizmet etmek için çalıştılar. Bu olaylar bizlere, bu bozuk siyasî sisteme karışmanın Batıda ikamet eden neslimiz için sahih bir yön olmadığını hatırlatmalıdır. Dolayısıyla Müslüman bir nesil olarak Batılı toplumla kaynaşmamız, onun içerisinde İslâmî daveti taşıma hedefiyle olmalıdır.
Siyasî sisteme olan güven bunalımı, münferit bir sorun değildir. Zira o, Batının taşıdığı ideolojiye olan güvenin sarsılmasıyla katışık bir sorundur ki bu, kapitalizmdir. Zira ekonomik kriz, mâli sistemin çökmesi, parçalanmış İngiliz toplumunun yanı sıra geniş çaplı toplumsal bozulma, terörizme karşı savaşın bir parçası olarak insan hakları hususunda işlenmiş ihlallerden her biri, bu ideolojik yok oluşun birer yansıması sayılır. Zira bunların hepsi, kibirlilik, tamahkârlık, ferdiyetçilik ve maddiyatçılık gibi kapitalizm değerleriyle ilişkilidir.
O halde Müslüman neslin yapması gereken şey nedir?
Birincisi: Körü körüne bu başarısız modele uymak yerine onun arkasındakilere bakmalıyız. Zira saf insanlar, daha önce ve şu anda ondaki bazı çıkarları gördüklerine göre artık onun temelde bozuk olmasının yanı sıra içerisinde çalışan herkesi de bozduğunu fark etmelidirler. O halde bu siyasî siteme ortak olmaya çağırmayı terk etmeliyiz.
İkincisi: Bu duruma bakmalı ve Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın siyasî hayatta bizlere farz ve haram kıldığı şeyleri tefekkür etmeliyiz. İster milliyetçi, ister sosyalist, ister liberal, ister işçi veya muhafazakâr partiler olsun laik siyasî partilere katılmak veya desteklemek, İslâm'da haram bir amel olduğu gibi Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın şeriatı çerçevesi dışında olan kanun çıkarma mekanizmalarını desteklemek de haramdır. Bu da beşerî yasamanın hepsine, özellikle de malı; doğru ve yanlışı, hukuku ve hukuksuzluğu belirlemenin mikyası edinen kapitalizm sistemine ilişkindir.
إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ "Muhakkak ki hüküm ancak Allah'a aittir." [Yûsuf 40]
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Her kim Allah'ın indirdikleri ile hükmetmezse (yönetmezse), işte onlar fâsıkların ta kendileridir." [el-Mâ'ide 47]
Bu da İslâmî âlemde köklü değişimi hedefleyen çağrıyı desteklememiz gerekir demektir. Zira ülkelerimizdeki yöneticiler, onlarca sene bu Batılı politikacıları taklit ettiler. Bu yöneticilerden fesadın, istismarın ve hıyanetin dışında bir şey gördük mü? Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:
لكل غادر لواء يوم القيامة يرفع له بقدر غدره، ألا ولا غادر أعظم غدرا من أمير عامة "Kıyâmet Günü her hain için hainliği miktarınca yükseltilecek bir bayrak olacaktır ki hıyanetçe kamu emirinden daha büyük hain yoktur."
Şu anda İslâmî âlemin ihtiyaç duyduğu şey, Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Sünnetine dayalı yeni bir siyaset ve yeni bir liderliktir ki o, Hilâfet Devleti'nin siyasetidir:
1 Kanunlar, İslâmî şeriattan beslenecek ve böylece yöneticilerin kanunlarla oynaması imkânsızlaştıracaktır.
2. Otorite, Ümmet'in elinde olacak ve yöneticisini o seçecektir.
3. Muhasebeyi belirleyecek mekanizmalar olacaktır.
4. İktisadî yada siyasî açıdan olsun siyaset, Batıda olduğu gibi insanları istismar etmek için değil de onların işlerini gözetmek yoluyla Allahu [Subhânhu ve Te'alâ]'ya ibadet olarak itibar edilecektir.
Bunun yanı sıra Batıda bizlere düşen bu başarısız sisteme basitçe tabi olmak yerine nesillerimizi inşa etmenin yollarını oluşturmalı, bu politikacılara ve bu bozuk partilere oy vermekten ve onlara karışmaktan imtina ederek onlardan uzak bir şekilde toplum ile kaynaşmalıyız. Onlardan ve önerilerinden bağımsız muvahhit bir nesil, daha fazla güvenirlik ve yararlılık sayesinde her toplumla kaynaşmaya, kendi fikrilerini ve görüşlerini ortaya atmaya muktedir olacaktır.
Ayrıca nesillerimizin ferdiyetçiliğin, enâniyetçiliğin ve kibirliliğin propagandasını yapan kapitalist değerlerle etkilenmesini engellemeye çalışmalıyız. Bunun yerine İslâm davetini taşımak, Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'ya takvanın, güzel ahlakın, güçlü aile ve neslin de dâhil olduğu İslâm'ın değerlerini toplumun geneli ile birlikte kendi aramızda yaymak için ciddiyetle çalışmalıyız. Şu anda dünya, kapitalizmin ekonomik, siyasî ve içtimaî nizamlarının trajedilerinden dolayı bir alternatife geçmişe oranla şu an daha çok susamış durumdadır. O halde Müslüman nesle düşen, onlara bu alternatifi sunmak ve onları buna davet etmektir.
ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ "Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğüt ile dâvet et ve onlarla en güzel bir şekilde tartış!" [en-Nahl 125]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
H. 22 Cumâde’l Ûlâ 1430
M. Pazartesi, 18 May 2009