Şöyle buyuran Allah’a hamd olsun: إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ “Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” [Mümin-51] Salat ve Selam Allah’ın Mescid-i Haram’dan Mübarek Mescid-i Aksa’ya götürdüğü elçisinin üzerine olsun…Emma ba’d: 

Ey Müslümanlar… Ey Mescid-i Aksa ve mübarek toprakların yanı başında duran halkımız…Ey dünyanın dört bir tarafındaki aziz ümmetimiz:   

Herkes Hilafetin yıkılması nedeniyle İslam ümmetinin başına gelen felaketi yaşarken bugün biz yeniden İslami Hilafet Devleti’nin yıkılışının yüz birinci yıl dönümünde kerim Nebinizin Mesrâ’sında karşınızdayız … Özellikle bu, Filistin halkının arkasında savaştığı ve kendisiyle korunduğu kalkanı olan Hilafeti kaybetmesinin etkisiyle hala kor ateşin üzerinde dönerek yaşadığı bir felakettir. Zira Filistin halkı, gasp edilmesinin ardından topraklarından kovuldular. İşte şimdi onlar, sabah akşam ekranların karşısında katlediliyorlar, mahalle ve kasabalardaki yerleşimciler tarafından korkutuluyorlar ve içinde ibadet yapmak adına Mescid-i Aksa’ya saygısızlık yapıyorlar. Gazze halkı hala zalim bir kuşatmanın altında acı çekiyorlar. Tüm bunlar ise, hiç Allah’tan korkmadan ve kullarından utanmadan apaçık bir şekilde koordinasyon, normalleşme ve ihanet yolunda yarışan Müslümanların başındaki aşağılık yöneticilerin suç ortaklığı ile oluyor.    

Ey Müslümanlar: Tüm ümmet, Hilafetin yıkılışının felaketini yaşıyor… Erkeklerinden önce çocukları ve kadınları katledilen, şehirleri tarumar edilen ve halkı göç ettirilen Şam’daki ümmet de bu felaketi yaşadığı gibi sömürgecilerin kendilerine açtıkları savaşların sonuçlarına katlanan Irak ve Afganistan halkı da bu felaketi yaşıyor. Zira sömürgeciler, yaş kuru her şeyi yaktılar ve İslam ümmetine karşı ilan edilmiş haçlı savaşında şehirleri yok ettiler. Hilafetin yıkılmasının etkileri, zulüm ve baskı sonucu dünyanın dört bir yanında yerinden edilen çocuklara kadar uzandı. Zira İsveç ve başka yerlerde Müslümanların çocukları ailelerinden kaçırılarak dinlerin uzaklaştıracak Hıristiyan ailelere veriliyorlar!   

İneklere tapanlar bize saldırdıkları ve kadınlarımızın baş örtülerini çıkardıkları halde kadınlara ne destek veren, ne yardım eden ne de bir kınayan oldu! Çin, Myanmar’da yaptığı gibi Müslüman Uygurları öldürmeye, onlara zulmetmeye ve ibadet etmelerini engellemeye devam ediyor. 

Ey Müslümanlar: Hilafetimizin yıkılmasının ve ülkelerimizin bölünmesinin ardında sömürgecinin ülkelerimizde ortaya çıkardığı ajan rejimler, İslam ümmetine karşı savaşında süngünün başıdırlar. Zira bu rejimler, halklarına baskı yapıyor, insanların başlarına varil bombaları atıyor, muhlis alimleri hapishanelere atıyor, ülkenin servetlerini altın tepside Batılı sömürgecilere sunuyor, medya ve eğitim müfredatlarında ümmetin dinine, kültürüne ve inançlarına savaş açıyor,  müfredatlar da İslam’ın kokusundan geriye kalanları da ortadan kaldırıyor ve lanet olası CEDAW gibi uluslararası anlaşmaları imzalayarak dinlerinden daha fazla uzaklaşsınlar diye bunları Müslümanların üzerine uyguluyorlar.      

Hilafetin yıkılışının üzerinden yüz bir yıl geçmesinin ardından işte haliniz budur. Zira alçakların soflarındaki yetimler gibi oldunuz ve kanlarınız, ırzlarınız ve kutsallarınız ihlal edildi.

Ey insanlar: Tüm dünya İslam’ın kaybolması nedeniyle acı çekerken biz yine Mescid-i Aksa’nın huzurundayız. Nitekim Hilafetin küresel bir güç olarak yokluğu nedeniyle halklar sömürgeleştirildi, zayıf ülkelerin servetleri emildi ve tüm dünya mücrim Amerika ve Rusya’nın kararlarının rehini oldu. Hilafetin küresel bir güç olarak yokluğu nedeniyle dünya, yıkıcı iki dünya savaşına tanık oldu ve şimdi de üçüncü dünya savaşının eşiğinde durmaktadır. Eğer İslam ümmeti, insanlığı kurtarmak için acele etmezse, bu dünya aptal başkanların kaprislerine ve yıkıcı uluslararası çatışmalara mahkum olmaya devam edecektir.      

Ey İnsanlar: Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerden, özelde İslam ümmetine genelde ise tüm dünya haklarına hitap ediyor ve Müslümanlara diyoruz ki: Sizler dünyayı ve insanlığı Kapitalistlerin zulmünden ve cürümlerinden kurtarabilirsiniz. Zira sizler, rahmet ve hidayet risaleti sahipleri ve Allah’ın bu insanlar üzerindeki şahitlerisiniz. O halde üzerinizdeki zillet tozlarını silkip atmanızın ve İslam’ın izzetiyle kalkınmanızın zamanı gelmedi mi?

Müslümanların ordularına da diyoruz ki: Müslümanların güç ve kuvveti sizlersiniz ve fetihler ve zaferler sizin elinizdedir. Daha ne zaman kadar içinizdeki Allah yolunda cihad ruhunu öldüren bu ajan rejimlerin ipoteğinde kalmaya devam edeceksiniz?  Ne zaman Allah için öfkelenip Allah ve Rasulu için bu hainlerin tahtlarını devireceksiniz? Kalplerinizin Allah’ın zikriyle titremesinin ve haktan indirilene teslim olmanızın, Allah ve Rasulü’ne yardım etmenizin, Hizb-ut Tahrir’e nusret vermenizin, Ensar’ın biatı gibi onun emirine biat etmenizin ve bu şekilde dini ikame edip onu hayır ve hidayet risaleti olarak dünyaya taşımanızın zamanı gelmedi mi?   

Dünya halklarına da diyoruz ki: Kapitalizm, partilerinizi ve başkanlarınızı kör etti. Onların en büyük cürümlerinden biri, sizi kurtaracak olan bir rahmet olmasına rağmen İslam düşmanlığını körüklemektir. Onların kibirleri ve bencillikleri nedeniyle geleceğiniz yok edilmekle tehdit edilmekte olup şayet bu mücrimlere bir son vermezseniz bugün Ukrayna’da olanlar sizi tehdit eden şeylerin çok az bir kısmı olacaktır. Kapitalistler ve büyük ülkelerin liderleri çıkarlarından başka hiçbir şeye değer vermezler ve insanlığın başındaki bir şerdirler. Eğer işlerinizi düzeltmezseniz, iki dünya savaşında başınıza gelenlerden daha büyük bir felakete uğrayacaksınız.

Ey insanlar: Tüm dünyanın, bu mücrim sistemi devirmek için yeni küresel bir güce ihtiyacı olduğu gibi insanlığa karşı utanç verici cürümler işleyen Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin gibi büyük ülkelerin cürümlerinden kurtulabilmek için de İslam’a ve Nübüvvet Mihacı üzere Hilafet Devleti’ne ihtiyacı vardır. Zira Hilafet Devleti, insanlığın kurtarıcısı olacağı gibi uluslararası ilişkileri değiştirip tekrar eski haline geri dönecek ve tüm dünyadaki zayıfların sığınağı olacaktır.

Şüphesiz Nübüvvet Minhacı üzere olan Hilafet Devleti’nde, Rahman’ın şeriatıyla hükmedilecek, adalet tesis edilecek, hayır yayılacak, mazlumlara adaletli davranılacak ve zalimin elinden tutulacak ve o hakka döndürülecektir.

Şüphesizi Nübüvvet Minhacı üzere olan Hilafete tüm insanlar rağbet edeceklerdir. Çünkü Hilafet, onların kurtuluşları, kaleleri, kalkanları ve cennetleridir. Allah Subhanehu ve Teala’dan, onun şafağının yakında doğmasını nasip etmesini temenni ediyoruz. Zira dinimizin zuhur etmesinin ve Rasulümüzün bayrağının dalgalanmasının zamanı gelmiştir. Size yönelik bu çağrımızda, sizin için hayat ve kurtuluş vardır. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal-24] 

Allah’ım Senden, kendisiyle Rabbimizi razı edeceğimiz, onurumuza ve izzetimize yeniden kavuşacağımız, topraklarımızı ve Nebimizin Mesrâ’sını kurtaracağımız Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti istiyoruz. Allah’ım, dinine nusret vermeleri ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmaları için güç ve kuvvet ehlinin kalbini aç. 

Allah’ım, İslam’ın bayrağının Beytu’l Makdis’in surlarında dalgalanmasını ve Rahmetin, Faziletin ve en güzel ihsanın sayesinde Hilafetin ordularının tekbirlerinin Beytu’l Makdis’in dört bir tarafını inletmesini nasip et. Salat ve Selam alemlere rahmet olarak gönderilen elçinin üzerine olsun ve alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.