Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hilafetin Yıkılışı Büyük Bir Felakettir

28 Receb 1342 / 3 Mart 1924 tarihinde Müslümanların son yasal gerçek liderleri İstanbul’da görevden alındı. Allah’ın yasalarına göre yöneten son hükümet, azledilip yerine laik demir yumruk konuldu. Bu korkunç felaketin yıldönümünde geçtiğimiz asırda kaybedilen bu değerli varlığı ele almak ve Allah’ın bizden ne isteğini anlamak kaçınılmazdır.

Müminlerin hayatında Hilafetin yeri

Hilafet, diğer yönetim sistemleri gibi değildir. Hilafet, feodalizm veya monarşi gibi toprak sahibi belli bir elitin yönetim sistemi olmadığı gibi komünizm gibi entelektüellerin farazi düşüncelerine dayalı sistem de değildir. Kapitalizm gibi din adamları ile entelektüel elit arasında uzlaşıya dayalı bir çözüm de değildir. Aksine bu evrenin yaratıcısı tarafından indirilmiş, bilgelik, adalet ve merhamete dayalı bir sistemdir. İslam, ilk kez Yesrib kabilelerini ikna eden sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem tarafından uygulandı. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, yaratıcı tarafından indirilen ekonomik, ictimaî, yargı ve yönetim sistemini uyguladı. İslam, Arap Yarımadası ve diğer insanların kalp ve akıllarını celp etti.

Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem hayatının sonunun yaklaştığını anladığında sahabelerine şöyle dedi:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ» قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ  “İsrailoğullarını Peygamberler yönetirdi. Bir Peygamber ölünce, yerine bir başka Peygamber geçerdi. Fakat benden sonra Peygamber gelmeyecek, birçok Halifeler gelecektir.” Oradakiler dediler ki; “Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin?” Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Halifelere başa geçiş sırasına göre biat edin. Sonra onlara karşı görevinizi yapıp itaat edin. Onlar size karşı görevlerini yapmazlarsa, Allah’tan size yardım etmesini isteyin. Zira size karşı görevlerini yapıp yapmadıklarını Cenabı Hak onlardan soracaktır. “ [Müslim]

Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vefatının ardından sahabeler, bir Halifeye biat etmekle ilgili buyruğuna itaat etmek için yarıştılar. O derece ki Ebu Bekri’n Halife olarak seçimini sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in defnine takdim ettiler. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bu buyruğunu yerine getirmede gösterilen aciliyet, her daim bir Halifenin olması gerektiğini vurgular.

Raşit Halifeler yönetimi altında ümmet, adalet ve refahı tattı. İslam Risâleti tüm dünyaya yayıldı. Raşit Halifeler dönemi sona erdikten ve yönetimde bazı yanlışlıklar baş gösterdikten sonra bile Müslümanlar tek vücuttular. İslam sistemi tarafından yönetiliyor ve korunuyorlardı. Hilafet, ayrıca 13 asır boyunca gölgesi altında yaşamış Gayrimüslimlerin güvenlik ve mallarını da koruyordu.

Ancak İslam yönetimi, 19. yüzyılın sonlarında, 20. yüzyılın başlarında zayıflamaya başladı. İslam düşmanlarının sarf ettikleri gayretler nedeniyle demokrasi, liberalizm ve laiklik kavramları Müslümanların zihinlerine sızdı. Daha da kötüsü İslam toprakları, milliyetçilik ve sevgili Peygamberimizin ortadan kaldırdığı modern kabileciliğin yeni bir varyantı ile tanıştı. Ümmete yönelik entelektüel saldırı, hain Mustafa Kemal’in 1924 yılında Hilafeti ortadan kaldırmasıyla sonuçlandı.

Kalkanımızı kaybettik

Müslümanlar olarak biz, Hilafetin yıkılışından sonra nice trajediler görüp geçirdik. İslam düşmanlarının, Filipin dağlarından Keşmir vadilerine ve Kırım ormanlarına kadar Müslüman topraklarında kan akıttıklarını görüyoruz. En kutsal yerlerden biri sayılan Kudüs, yasadışı Siyonist varlık tarafından işgal edildi. Halkın yürek yakan çığlıkları ümmetin kanayan yarası haline geldi. “Özgür dünya”, ülkelerimize yıkıcı ekonomik model ve içi boş sosyal sistemlerini empoze etti. Kaynaklarımızı yağmaladı, sosyal kurumlarımızı çökertti.

Daha da kötüsü, ümmet düşmanlarının karşısında duracak cesaret ve ahlaktan yoksun aramızdaki en şerlileri lider olarak atadı. Bu ahlak yoksunu şerli yöneticiler, ülkemizi yağmalamak ve yıkım kampanyasında düşmanlarımızla işbirliği yaptılar. İktidar vaadi ve para karşılığında Allah ve Rasûlü’nün müjdesini kolayca ihanet ettiler.

İşte tüm bu kaos ortamı içerisinde Müslümanlar, umutsuzca bir çözüm arayışı içerisindeler. “Müslümanlar, şöyle veya böyle yaparlarsa, topraklarımız birleşir ve yöneticilerimiz Salih olurlar.” şeklinde formüle edilmiş bazı teoremler var. Ancak unutmamalıyız ki en basit meselede bile bize yol gösteren yaratıcı, büyük abdestten sonra nasıl taharetleneceğimize açıklık getirmişken, rehberliğine ihtiyacımız olduğu önemli bir konuda bizi rehbersiz bıraktığını düşünmek safdillik olur. Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ  “Gerçekten İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Bu ümmetin karşı karşıya kaldığı zorluk, kalkınmak için yeni bir yöntem icat etmek değil, ümmet olarak kalkanımızı yeniden diriltmektir. İslami Hilafetin kuruluşunda ve İslam topraklarında İslami hayatın yeniden başlatılmasında rehberimiz ve önderimiz Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem olmalıdır.

Sahabe ameli

Biz, ümmet tarihinin eşsiz ve benzersiz bir anındayız. Daha önce İslam ümmeti, hiç bu kadar uzun süre Halife veya Hilafetsiz kalmamıştır. Hilafetin yokluğunda trajediler bitmeyecektir. Öyleyse bu, bizim için büyük bir fırsattır. Bugün Müslümanlar olarak bizim için benzersiz bir fırsat var. Daha önce sadece Peygamberler ve takipçilerinin gerçekleştirdiği mücadeleyi biz de gerçekleştirebiliriz. Bugün yeniden Allah’ın Risalet’ini uygulama ve Allah’ın dinini olması gereken yere koyma fırsatımız var.

Peygamberin hayatını incelediğimizde, güçsüz ve Mekke’de zulüm gören küçük bir grubun, insanlığa büyük bir uygarlık taşıyan liderlere nasıl dönüştüklerini görürüz. Sadece bu büyük bir fırsat değil, aynı zamanda Allah’ın bir farzıdır. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مَيْتَةً جَاهِلِيَّةً  “Her kim boynunda biat halkası olmadan ölürse cahiliye ölümüyle ölür.” [Hâkim] Hadiste geçen “Cahiliye ölümü”, meşru bir Halifenin yokluğunun haram olduğunu gösterir. Bu da Hilafetin varlığını farz kılar. İmam Nevevi, Kurtubi, Cüveyni, Taftazani, Dehlevi dâhil nice sayısız klasik âlimler, Hilafetin farziyeti konusunda hemfikirdirler.

Allah’ın vaadi

Hilafetin dönüşü, Allah’ın bir vaadidir. Uzun bir hadiste Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, bugün yaşadığımız ceberut saltanat dâhil bu ümmetin çağlar boyunca çeşitli politik gerçeklerle karşılaşacaklarını dile getirmiştir. Bu hadis şöyle bir ifadeyle son bulmaktadır:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ  “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” [Ahmed]

Umarız Allah, bizi vaadini yerine getirenlerden eyler de kıyamet günü mükâfatına nail oluruz. Umarız Allah, bu ümmeti İslam’ı adil ve kapsamlı bir şekilde uygulayacak Raşit Halife liderliğinde bir araya getirir de Müslümanların yeryüzünde Dar’ul İslam’ı olur ve böylece dünyadaki Gayrimüslimler için hidayet feneri olurlar.

يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُواْ نُورَ ٱللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَٱللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْكَافِرُونَ  “Onlar, ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.” [Saf 8]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kanada


H. 24 Raceb 1438
M.  Cuma, 21 Nisan 2017

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER