Salı, 01 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Bıktık Artık Demokrasiden!

2017’de yapılacak genel seçimlere yaklaşık iki ay kaldı. Bu on ikinci parlamento seçimi olacak. Her zamanki gibi aşiretler, siyasi partiler şemsiyesi altında kümelendi. Koalisyon yetkilileri, kitleleri kandırmak için para dağıtıp, seçime katılmaları için teşvik ediyorlar. Seçimlerden önce bile demokrasinin kirli yüzünü holiganizm, kaos ve cinayetlerin kol gezdiği parti ön seçimlerinde görmek mümkün. Kuşkusuz bu demokrasinin mayhoşluğudur. Gerçekte demokrasi, sadece toplulukları birleştirmekte başarısız olmadı, aynı zamanda açgözlülük, kabilecilik ve yolsuzluk politikalarını yerleştirmek için de çalışmaktadır.

Müslüman topluluklara deriz ki, polis yıllardır Müslümanlara operasyon yapıyor. Sahil ve Kuzey Doğu bölgeleri gibi Müslüman çoğunluğun yaşadığı bölgelerde Müslüman gençlik polis zoruyla kaçırılıyor. İşte böyle bir ortamda seçimleri girilecek. Nairobi kenti Eastleigh semt sakinleri acı belleğe sahiptir. Sözde “Usalama Takibi” operasyonu adı altında soğuk havalarda haksız yere evlerinden alınıp Kasarani Stadyumu’na götürüldüler. Buna rağmen büyük Batılı devletlerin baskısı ile sözde radikalleşme ve şiddet içerikli aşırılıkla mücadele için hemen bazı hükümet stratejileri devreye sokuldu.

Bu nedenle bu seçimler, Müslümanlar geleceklerini sorgulamaya başladıkları bir zamana rastlamaktadır. Bazı Müslüman liderler, halkı seçimlerde oy kullanmaya teşvik ettiler. Ancak onların bu teşviki, şuan terörle mücadelenin ilk kurbanı olan Müslümanların sert muhalefeti ile karşılaştı. Müslüman milletvekilleri ve mensubu oldukları partiler de Müslümanların çıkarları için mücadele etmekte başarısız oldular. Bu yüzden Müslümanların durumu içler acısıdır.

Seçimler birkaç ay sonra yapılacak olsa da seçimlerin sıcaklığını şimdiden hissetmeye başladık bile. Böyle bir durumda her şey önemsiz kalıyor veya seçimlerin gölgesi altında eziliyor. Ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik sorunları, hatta kuraklık, sel baskınları ve doktor grevleri gibi afetler bile seçimlere nazaran tali sorunlar olarak kalıyor. Bu sorunlara değinilse bile popülerlik ve oy kazanmak için değiniliyor.

Dolayısıyla her seçim döneminde nükseden bu olgulardan neden gerekli dersi almıyoruz? Burada sorulması gereken soru şudur: Bize dayatılan bu demokratik siyasi sistem ile seçimler öncesinde, seçimler sırasında ve sonrasında neden mücadele etmiyoruz? Zaman su gibi akıp gidiyor. Değişim umuduyla seçimlere katılan sıradan vatandaş için durum giderek kötüleşiyor.

Her seçim döneminde seçimlere katılmadığımız takdirde durum daha da kötüleşecek kaygısıyla ya da katılımın değişim getireceği umuduyla seçimlere katılıyoruz!

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنْ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]

Her zaman Hizb-ut Tahrir / Kenya, demokratik seçimlere katılım konusunda İslami hükmü net olarak ortaya koymuştur. Bazıları gerçeklere kulaklarını tıkayıp kör olsalar da Müslüman olarak biz bu açık şeri hükmü dile getirmekten bıkmayacağız, usanmayacağız. Demokratik seçimlere katılım yasağı, Allah’ın emirlerinde apaçık ortadadır. Yine de biz ilk önce demokratik seçimlere katılım yasağını ele alacağız. Demokratik sistemde oy kullanmak haramdır, çünkü insanları seçimlere katılmaya sevk eden amaç, küfürle yönetecek bir yöneticiyi ya da yasama yapacak kişileri seçmektir. Biz Müslümanlar olarak biliyoruz ki kanun koymak Allah’a mahsustur. Dolayısıyla insanlar, Allah’ın Şeriatına göre hayatlarını düzenlemeleri gerekir.

إِنِ ٱلْحُكْمُ إِلاَّ لِلَّهِ“Hüküm Allah’a aittir.” [Yusuf 40]

İslam’a göre seçim ya da oy kullanmak mubahtır. Ancak akide ve Şeri hükümlere aykırı temele dayalı olursa, Allah seçimlere katılımı yasaklamıştır. Demokrasi, kapitalist ideolojinin siyasal sistemidir. Dini hayattan ayıran laiklik akidesinden fışkırmıştır. Yaratıcı ve onun yasaları insan hayatından uzaklaştırılınca, doğal olarak dünyevi hayatta insana yol gösterecek yasalar da sınırlı bir akıldan doğmuş olacaktır. Bu sınırlı akıl, iyi ve kötü olanı belirler. Binaenaleyh mekân, çevre, zaman, şartlar ve durumların değişmesiyle bu iyi ve kötü de değişecektir... Buna göre bir şey bir zamanda kötü olabilir, başka bir zamanda da iyi olabilir. Tam tersi de olabilir. Zaman ve mekânın değişmesiyle değişebilir... Çünkü bu ideolojide tek kriter, faydadır. İslam’da ise iyi ve kötüyü Allah’ın Şeriatı belirler. Bu yüzden asla değişmez ya da hiçbir şeyden etkilenmez. Her zaman ve mekânda insanoğlunun sorunlarını çözer. İnsanın yasama yetkisi, dini hayattan ayırma düşüncesinden etkilenir. Bu düşünce ise tevhit kavramı ile taban tabana zıttır. Ayrıca insana yasama egemenliği veren laiklik akidesi küfürdür. O halde bir Müslüman, insanları Allah’ın hükümlerinden veya Allah’ın Şeriatından başkası ile yönetmek için nasıl seçimlere katılabilir? Bahanesi ne olursa olsun seçimlere katılmak Allah’ın egemenliğinden ziyade insanın egemenliğini tanımaktır. Bu ise kesinlikle haramdır.

Ey Müslümanlar! Yaratıkların efendisi Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e indirilen, bize nakledilen ve Allah’ın kemale erdirdiği İslam’dan hoşnut değil misiniz? Neden o zaman ahlak yoksunu bir kaç sınırlı akıldan çıkan dalaletin peşinden koşuyorsunuz? Müslüman olarak bize, İslam’a iman etmek ve kapsamlı yaşam biçimi olarak taşımak farzdır. İslam’da hayata ilişkin tüm çözümler mevcuttur. İslam, gayrimüslim ve insanlığı bu sefaletten kurtarmaya davet eder! Bu çok kolaydır, yeter ki dosdoğru İslam’a davet edelim. Bugün dünyaya egemen kapitalist ideoloji ve onun demokratik yönetim sisteminin yanlışlığını göstermek zorundayız. Çünkü insanlar demokrasiden bıktılar artık, ama alternatif göremiyorlar. Bu, Afrika kıtasında özellikle de Kenya’da çok daha belirgindir. Zira kapitalizm, zengin kaynaklara sahip olmasına rağmen ekonomik açıdan Afrika kıtasını yoksullaştırmış, aşiret bölünmeleri ve sonsuz savaşlar nedeniyle Afrika’ya yıkım getirmiştir. Amerika ve Avrupa’nın çıkarları uğruna Afrika’yı daha da emperyalleştirmiştir. Topluluklar, yaşadıkları bu durumdan gerçekten de bıkmışlardır. Ancak saf İslam ideolojisinin zehirlenmesi nedeniyle alternatif göremiyorlar. Onun için onlara kanıt sunarak saf İslam ideolojisine davet etmek bizim görevimizdir. Nasıl oluyor da Müslümanlar bu iyiliği terk ederek demokrasi kötülüğüne gömülebiliyorlar? Ayrıca bu seçimlerde yarışmak, savunmak veya katılmak İslam’a karşı demokrasiyi güçlendirir. Mal ve çocukların fayda etmediği Kıyamet günü Allah huzuruna çıktığımızda bundan sorguya çekileceğimizi bilmiyor musunuz?

Kapitalist ideoloji ve onun demokratik yönetim sistemi, Afrika kıtasına özellikle de Kenya’ya girdiğinden beri iyilik getirmemiştir. İngiliz emperyalistleri doğal kaynaklarını sömürmek ve yağmalamak amacı ile Afrika’ya demokrasiyi getirmişlerdir. Sözde bağımsızlık vererek sömürgecilerin kıtadan ayrılmasından sonra bile durumda hiçbir değişiklik olmamıştır. Statüko olduğu gibi devam etmiş, politika yapıcılar, ülkeyi kendi çıkarları doğrultusunda yönetmişlerdir. Ülke politikasının yerli yöneticiler elinde olduğunu göstererek insanları kandırmada başarılı olmuşlardır. Birkaç yıl sonra da vatandaşlara yöneticileri seçme hakkı vermişlerdir. İnsanlara sahte umut aşılayarak gerçekten de insanları kandırmışlardır. Öyle aldattılar ki insanlar, sömürgeciliğin farklı formlarda devam ettiğini göremez hale geldiler. Arzulanan değişim bu ideoloji ile olmaz, değişim sadece bir yanılsamadır.

Ey Müslümanlar! Emperyalist kapitalist ideoloji, tüm dünyada, hatta sözde gelişmiş ülkelerde bile başarısız olmuştur. Sadece iktidardaki birkaç kişi ondan yararlanmıştır. Demokratik sistemi ayakta tutan husus, insanlara sahte değişim ve yeni bir başlangıç umudu aşılamasıdır. Oysa gerçek şu ki kapitalizm, hayvanları bile yönetmek için elverişli değildir. Bırakın insanları yönetmesini. Biz Müslümanların İslam ideolojisi ve vahiy kaynaklı yönetim sistemi olan Hilafet gibi bir alternatifleri var. İslam, adaletli bir sistemdir. İnsanlar arasında var olan ilişkileri bizi yaratan, ihtiyaç ve zayıf yönlerimizi bizden daha iyi bilen Allah’ın emir ve yasakları uyarınca düzenleyerek adaleti sağlar. İnsanlık için mükemmel çözümlere sahip İslam’ı kapsamlı bir yaşam biçimi olarak kavramsallaştırmalıyız. Ayrıca İslam, yeryüzüne huzur getirecek, sapkın kapitalizmin yaydığı yolsuzluğun kökünü kazıyacaktır. İslam’ı Gayrimüslimlere de taşımalıyız ve İslam’ın dönüşünden korkan emperyalistlerin kirli propagandasından onların kulaklarını temizlemeliyiz. Kapitalizm ölmüştür, ama insanları derin uykularından uyandırmak için İslam ideolojisi onu resmen ölü olarak deklare etmelidir. Her şeyin kendiliğinden değişeceği umuduyla sessiz kalmak için artık fazla bahanemiz yok. Aksine Peygamberin bize gösterdiği metot üzere değişim yapmalıyız. Değilse acı çekmeye devam ederiz. Kıyamet gününün acısı ise daha çetindir.

Hizb-ut Tahrir / Kenya, Müslümanlara dünyada egemen sömürge sefaletinden insanlığı kurtaracak gerçek değişim için kendisiyle birlikte çalışmak gerektiğini hatırlatıyor. Ayrıca akıllı her kişiyi İslam’ı alternatif bir ideoloji olarak görmeye davet ediyor. İslam, her seçim propagandası döneminde bahis oynamak yerine eylemlerinin gerçek değişim getirmeyeceğini bilen kişilere kalıcı çözümler sunar.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى“Her kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o taktirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” [Taha 124]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kenya


H. 1 Şevvâl 1438
M.  Pazar, 25 Haziran 2017

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER