Salı, 01 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Zulüm, Kıyamet Gününün Karanlıklarıdır

Sözde vatansızlık sorununun sebebi, yöneticilerin ihmalidir. Zira onların Kuveyt'teki varlıkları garip yada anormal bir şey değildir. Nitekim geçen asrın ellilerinin sonlarında vatandaşlık için kayıtlar başladığında yöneticiler onların kayıtlarını ihmal etmiş ve kayıt olmayanlar da bunu umursamamıştır. Böylece askerî bireyler olarak kullanılmasında onların isimleri kaydedilmeyerek istismar edilmiştir. Bu durum uzun bir zaman devam etmiş ve böylece kayıt olmayanların sayıları kabarmış ve sorun daha da artıp derinleşmiştir. Ancak bu sorunun oluşmasında insanların elinde bir şey olmayıp bilakis sebep, devletin ifsadı ve ihmalidir. Geçen asrın seksenlerinin yarısına gelindiğinde ekonomik şartların değişmesinin yanı sıra -petrol fiyatlarının yükselmesi gibi- siyasî şartlar da değişmiş -İran devrimi ve İran-Irak savaşı gibi- ve o zaman da yöneticiler, vatandaş olmayan guruplardan kurtulma kararı almışlardır. Ancak onlar, sorunun gerçek boyutuyla çarpışmışlar ve onların geçimlerini kısıtlamaktan başka bir şey de yapamamışlardır. Dolayısıyla günümüze kadar sorun yerinde saymaya ve siyasî şartlar değişmeye devam etmiştir.

Yerel vatansızlık yada devletin ıtlak ettiği -yasadışı bir şekilde ikamet eden gurup- yada uluslararasında -vatansızlık- şeklindeki bir adlandırma şeri olmayan bir ıstılah olup Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in 14 asır önce İslam Devleti'ni kurmasından bu yana da Müslümanlar böyle bir şeyi bilmemişlerdir. Zira Müslüman ülkelere yerleşen herkes -ister Müslüman ister gayrimüslim olsun- devletin tebaasındandır ve onun tabiiyetini taşır. (Ki burası onun oturmaya razı olduğu bir dârdır.) Ancak Müslüman ülkelerin dışına yerleşen herkes, -ister Müslüman ister gayrimüslim olsun- devletin tebaası olmayı hak edemez ve onun tabiiyetini de taşıyamaz. Dolayısıyla İslam'da vatansızlık adında bir şey yoktur. Dolayısıyla da devletin tebası için, temel ihtiyaçların doyurulmasının garantilenmesiyle temeyyüz eden haklar vardır ki bu da; bütün herkesin tek tek yiyecek, giyecek ve konut ihtiyaçlarının karşılanması ve mümkün olduğunca lüks ihtiyaçlarının karşılanmasına da imkân verilmesidir. Ayrıca güvenlik, sağlık ve öğretim gibi ümmetin temel hizmetlerini sağlamakta devlete ait olup bu, bütün tebaalar için geçerlidir. Zira bunlar, devletin tebaasının şeri olan haklarıdır. Temel ihtiyaçların karşılanmasını devlet, ya iş bulma, arazi ikta etme, tarım ve sanayiye destek verme ve ticarî kolaylık sağlamak yoluyla dolaylı bir şekilde yerine getirir yada çalışamayan ve nafakasını karşılayacak biri olmayan kişilere bağışlarda bulunmak ve konutlar dağıtmak yoluyla doğrudan yerine getirir.

Vatansızların devletin tebaasından sayılarak haklarının verilmesi geçim savaşına neden olmaktadır şeklindeki bir inanç, şeran batıl bir inanç olup Allah hakkında da su-i zanda bulunmak demektir. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

وَفِي السَّمَاء رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ "Semada rızkınız ve size vaat edilen başka şeyler vardır." [Zâriyât 22]

Nitekim Allah, her nefsin rızkına ve eceline kefil olmuştur. Dolayısıyla Allah'ın kendileri için meşru saydığı haklarının verilmesi yoluyla vatansızlardan zulmün kaldırılması, geçimimizi sıkıntıya sokar zannına kapılmak yada Allah ile olan güvenin zayıflamasına yol açan ve O'nun hakkında su-i zan olan başka zanlara kapılmak caiz değildir. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

قُلْ لَوْ أَنْتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَائِنَ رَحْمَةِ رَبِّي إِذًا لَأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الْإِنْفَاقِ وَكَانَ الْإِنْسَانُ قَتُورًا "De ki: Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir." [İsrâ 100]

Ey Müslümanlar!

Allah, zulmü Kendisine haram kıldığı gibi onu insanlar arasında da haram kılmıştır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Rabbinden rivayet ettiği hadiste şöyle buyurmuştur:

إني حرمت الظلم على نفسي، وجعلته بينكم محرماً، فلا تظالموا "Ben zulmü kendime haram kıldım; onu sizin aranızda da haram kıldım; öyleyse birbirinize zulmetmeyiniz." [Müslim rivayet etti]

Ve bir sahih hadiste Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إن الظلم ظلمات يوم القيامة "Zulüm, kıyamet gününün karanlıklarıdır." [Muttefikun Aleyh]

Dolayısıyla Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], canı yada malı hususunda insana zulmetmekten nehyetmiştir. Dolayısıyla da Müslüman Müslümana asla zulmetmez. Bu zulümlerden biri de; Müslümanların ülkelerinden bir ülkeye yerleşmiş olan Müslüman bir gurubun, İslam'la hiçbir ilgisi yok gibi boş gerekçeler altında meşru haklarının engellenmesidir. Zira bir devletin altına yerleşmiş olan herkes, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun tabiiyet hakkına sahiptir. Dolayısıyla devletin en önemli görevlerinden biri de; ister Müslüman ister zimmi olsun gözetim haklarının tümünde tebaası arasında eşit davranmasıdır. Zira gözetimde herhangi bir ayrımcılığın gerçekleşmesi caiz değildir. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizi tanıyasınız diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok ittika edeninizdir. Şüphesiz Allah Alîm ve Habîrdir." [Hucurât 13]

Ey Müslümanlar!

İslam'ın dışında sizin için onurlu bir hayat yoktur. Dolayısıyla Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın şeriatı tatbik edilmedikçe üzerinizdeki ayrımcılık ve nefret kalkmayacaktır. Nitekim sizler, demokrasiyi, kapitalizmi, kavmiyetçiliği ve vatancılığı denediniz. İşte insanların hali parçalanmışlık içerisinde olup hayatın tüm yönlerinde de ayrılıklar olmuştur. O halde Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in rayesini kaldırın ve tek kurtuluşunuz olan İslamî Raşidi Hilafet Devleti yoluyla Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın şeriatını ikame etmek için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] sizinle beraberdir ve asla amellerinizi eksiltmeyecektir.

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kuveyt Vilâyeti


H. 8 Cumâde’l Ûlâ 1433
M.  Cumartesi, 31 Mart 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER