Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Lübnan, Sözde Özgürlükleri Bombacı “Samaha”yı Serbest Bırakarak Adeta Ödüllendiriyor!

14 Ocak 2016 günü Lübnan, haydut Suriye rejiminden gelen patlayıcıları Lübnan’a sokarken yakayı ele veren eski bir bakanın serbest bırakılması haberiyle çalkalandı. Basına sızan sesli ve görüntülü kayıtlara göre Michel Samaha, mezhep savaşını körüklemek için politikacılara ve din adamlarına suikast yapmayı planlıyor ve bu konuda Suriye rejimi ile işbirliği yapıyordu. Aynı gün en-Nehar gazetesinin aktardığına göre “Eski bakan Michel Samaha’yı savunmakla yükümlü hukukçular, askeri mahkemenin serbest bırakma kararından hemen sonra hukuki işlemleri jet hızıyla tamamladılar.” Sonra bakan, elini koluna sallayarak evin yolunu tuttu. Hiçbir şey olmamış gibi evinin önünde bekleyen gazetecilere bir açıklama yapan bakan, açıklama sırasında televizyon kanallarından birinin muhabirine de saldırdı!

Bu skandalvari haber, Lübnanlı siyasiler ve halk arasında şaşkınlık yarattı hatta yoğun öfke dalgasına neden oldu. Politikacılardan biri alaycı bir şekilde yaptığı açıklamada, “Bombalı eylem ve cinayet işlemek isteyenler, Lübnan’a gelsinler ve istedikleri gibi eylem yapsınlar. Nasıl olsa üç yıl hapis yatıp sonra serbest kalacaklar” ifadelerini kullandı.

 Utanmadan Beşşar rejiminin safında savaşan, Samaha’nın Lübnan’a patlayıcılar soktuğu aynı sınırdan tonlarca silah sokan ve kendilerini “direnişçiler”olarak adlandıran İran partisi, küstahlıktan geri durmayarak mazlumlara karşı zalimin yanında yer aldı. 14 Ocak 2015 tarihli en-Nehar gazetesine göre, Direnişe Vefa Bloğu Başkanı Muhammed Raad basına yaptığı açıklamada “Lübnan yargısının, eski Bakan Michel Samaha’yı serbest bırakma kararına yapılan itirazlar, kin, öfke ve mezhepçiliğin bir ifadesidir!” dedi.

Lübnan yargısındaki birimlere deriz ki:

 

Bu tiksindirici eylemden sonra yargının güvenilirliği ve bağımsızlığı kaldı mı? Oysa her daim bağımsızlıktan dem vuruyordunuz. Ne adil ne de adaletsiz hiçbir yargılama olmaksızın zorlu koşullar altında sırf şüphe ve itham nedeniyle yıllarca bu devletin zindanlarında yatanlar olduğunu bilmiyor musunuz? Yargılamanın ardından yıllar sonra bazılarının suçsuz olduğu anlaşıldı. Öte yandan suçlu olduğu kanıtlanmış biri kefaletle serbest kalıyor. Duruşmalara katılmaya dair verilen sözün ardından güven ve huzur içinde evinin yolunu tutuyor! Medyaya dava hakkında hiçbir açıklama yapmadı sadece yasal “haklarını”kullandığını söyledi! Bu ne biçim bir yargı? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisiyle size sesleniyoruz. Ola ki aranızda işitenler olur.

القضاة ثلاثة: قاضيان في النار وقاضٍ في الجنة. رجل قضى بغير الحق فعلم ذاك فذاك في النار، وقاض لا يعلم فأهلك حقوق الناس فهو في النار، وقاضٍ قضى بالحق فذلك في الجنّة“Hâkimler üçtür: Bunların biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Doğruyu bilip, zulümle hüküm veren ve bilmeden insanlar arasında hüküm veren, cehennemliktir. Doğruyu bilip, doğru ile hüküm veren de cennetliktir.” [Hâkim ve Tirmizi]

 

Lübnan politikacılarına da deriz ki:

 

Bu bombacı sizden ve sizin çevrenizden değil mi? Bu sizin için bir tür sınavdır. Bakalım gerçekten insanları ve onların taleplerini temsil ediyor musunuz? Haydut Suriye rejimi yanlısı o kimsenin sokakları kan gölüne çevirmesini savunuyor musunuz? Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın lütfu sayesinde patlayıcıların Lübnan’a girişi önlendi. Değilse sokaklar kan gölüne dönecek, aile ve çocuklarınızın organları etrafa saçılacaktı. İşte bu bombacı kişi şu an aranızda oturuyor, “terör”ve katliam karşıtı açıklamalar yapıyor. Hatta teröre kozmik komplo atfında bulunuyor...

Hem siz hem de Lübnan halkı için tehdit teşkil eden bu tür insanlara karşı vecibenizi yerine getirmezseniz, nerede kaldı sizin temsilciliğiniz. Aksi halde sadece savaş ağaları, siyasi vesayet, katiller ve kanun namına serbest kalanlar devletinin temsilcileri olursunuz.

 

Özellikle bu kışkırtıcı açıklamalardan sonra “Direniş”ve Vefa hareketi mensuplarına da deriz ki:

 

Lübnan ve Lübnan dışında zalimin yanında yer alanlara, Samaha gibi kandan beslenenlere, patlayıcı kaçakçılarını savunanlara ve insanların duygularını hiçe sayanlara yazıklar olsun. Bombalar patlasaydı, bu yandaş eliyle yollar ve kaldırımlar kan revan içinde kalacaktı. Yoksa siz bu patlayıcıların Yahudiler için olduğunu mu düşünüyorsunuz? Yargılanmadan azap ve zillet içinde cezaevlerine atılan mazlum ve mustazafları mezhepsel nefretten ötürü niçin görmezden geliyorsunuz? Bu kimselerin kan, onur ve malları size göre yoksa helal mi? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إذا لم تستحْيِ فاصنع ما شئت “Utanmıyorsan dilediğini yap”

 

Ey Lübnan halkı!

 

Bu durum daha ne zamana kadar devam edecek? Samaha gibi pisliği ifşa olmuş politikacılara kucak açacak mısınız? Muhtemelen deşifre olmayıp gizli kalanların işlediği çirkeflikler çok daha büyüktür. Onlar sizin temsilcileriniz olduklarını iddia ediyorlar. Siz de onları yeniden seçerek arkalarında durmuş oluyorsunuz. Bilin ki onların ne bu dünya ne de dinde size hiçbir faydaları olmaz. Müstakbel Akımı da buna dâhildir. Nedense hâlâ İran partisi ve onun yandaşları ile diyalog terennümünde ısrar ediyor. Diyalogla Lübnan’da İran partisi için sağlam zemin oluşturuyor. İran partisi de Lübnan’ı Suriye rejiminin yanında savaşmak için hareket noktası olarak kullanıyor. Ne zaman Lübnan’da bir olay meydana gelse, hemen diyalog belası devreye giriyor ve Müstakbel Akımı da diyalog girişiminin başını çekiyor. Sonra da İran partisinin işlediği suçlulara timsah gözyaşları döküyor. İşte en son bombacı Samaha’nın serbest bırakılması da bu türdendir.

Tepeden tırnağa kadar kırılgan olan bu varlığı daha ne zamana kadar sineye çekeceksiniz? Artık uyanmanın zamanı gelmiştir. Siz ve çocuklarınızın gerçek hamisi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir. Asil ümmete ve aslınız olan Şam beldesine rücu edin ki feri aslına rücu etmiş olsun. Böylece hayırlı insanlar yetişsin. Mazluma insaf, zalime de cezası verilsin.

وَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌSakın, Allahı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.” [İbrahim 42-43]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 6 Rabi’-ul Âhir 1437
M.  Cumartesi, 16 Ocak 2016

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER