بسم الله الرحمن الرحيم
İMF'den Kredi Almak, Ülkeyi Sömürgeci Kafir'e İpotek Etmektir
وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً
"Muhakkak ki Allah, Kâfirler için Mü'minler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [en-Nîsa 141]
(Başbakan Hişam Kandil), 22.08.2012 Çarşamba günü İMF (Uluslararası Para Fonu) Başkanı "Christine Lagarde ile yaptığı basın konferansında, İMF'nin krediyi onayladığına işaret etmiştir. Ayrıca İMF ile işbirliğinin bir reform gezisi olduğunu, Kasım sonu itibarıyla kredinin onaylanmasına dair nihai imzanın belirlenmesinin ardından her iki taraf arasında sosyo-ekonomik programın uygulanacağını, toplam kredinin 4.8 milyar dolar olacağını, bunun beş yıl içerisinden tahsil edileceğini ve ödeme süresinin de %1.1 faizle 39 ay olacağını vurgulamıştır. Dahası başbakan, özellikle İMF'nin hükümetin programına olan tam desteğinin bulunmasıyla birlikte İMF'nin şartlarının yumuşak olup faizlerin de basit olacağını vurgulamıştır. Bunun yanı sıra İMF Başkanı "Lagarde" de basın konferansında Mısır'a dönük kredinin miktarının şu ana kadar belirlenmediğini, hükümetin ekonomik ve sosyal kalkınma planları ile kalkınma programındaki krediden faydalanma keyfiyetini istişare etmek amacıyla İMF heyeti olan müzakerelerin gelecek hafta boyunca devam edeceğini vurgulamıştır.
Cumhurbaşkanlığı ve Mısır Bakanlar Kuru ise İMF ile kredinin genel ilkeleri üzerinde anlaşmaya varıldığı yanıtını eklemişlerdir. Nitekim Cumhurbaşkanlığının, kredinin 3.2 milyar dolardan 4.8 milyar dolara artırılmasını talep ettiğinden bahsedilirken İMF Başkanı da henüz kredinin belirlenmediğini söylemiştir. Ayrıca bu kredinin, diğer uluslar arası finans kuruluşlarından ek kredi temininde etkili olmasının ümit edildiği de ifade edilmektedir.
-İddia ettiğine göre- hükümet, bu gibi kredilerin iyileşme durumlarına ve ekonomik yaşama katkıda bulunacağını düşünmektedir. Biz de deriz ki: Ekonomi, bu uluslar arası örgütten yada diğerlerinden alınan kredilerle çözülmez. Bilakis kapitalist ideolojinin teorilerinden ve kafirlerin yaşam biçiminden değil ümmetin akidesinden kaynaklanan ve Rabbinin kitabı ile Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sünnetinden fışkıran ideolojik bir projenin uygulanmasıyla çözülür. Ayrıca İMF ve Dünya Bankası'nın, borç sarmalında boğulmaları ve kendilerine ekonomik bağımlılığın dayatılması amacıyla dünya ülkelerinin işlerine müdahale eden büyük devletlerin iki sömürgeci kurumu olduğu ve çözüm bulmak yerine fakirliği ve sorunları daha da artırdığı uzak yakın herkes tarafından bilinir bir hale gelmiştir. Nitekim bu iki kurumla yıllardır süren ilişkilerin ardından buna dair en iyi tanık bu bizim ülkemizdir. Hatta bu gerçek, bazı tarafsız uluslar arası gözlemcilerin, bu iki kurumun kaldırılmasını yada ülkelerin iç ve dış işlerine yönelik müdahalelerini sınırlamak için kısıtlamalar konulmasını talep etmesi sınırına kadar ulaşmıştır. Çünkü Amerika ve Avrupa ülkeleri, siyasî hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla bu ikisinden güçlü araçlar edinmektedirler.
Ey Müslümanlar! Ey Kenane-Mısır Halkı!
Faizli kapitalist rejimle çalışan bu örgütlerden kredi almak, ülkeyi daha fazla fakirliğe ve bağımlılığa sürükleyecektir. Zira dünyanın dört bir tarafındaki sayısız ülkeler bunun tanıklarıdırlar. Ayrıca bu, alemlerin Rabbinin öfkesine de davetiye çıkaracaktır. Çünkü şeriatın haram kıldığı faizle muamele edilmektedir. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:
يَمْحَقُ ٱللَّهُ ٱلْرِّبَا وَيُرْبِى ٱلصَّدَقَاتِ وَٱللَّهُ لاَ يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ "Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez." [Bakara 276]
Ve şöyle buyurmuştur:
وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا "Allah alış-verişi helal, ribayı (faizi) haram kılmıştır." [el-Bakara 275]
Sahih-i Müslim'de Cabir'den şöyle geçmiştir:
لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ آكِلَ الرِّبَا وَمُوكِلَهُ وَكَاتِبَهُ وَشَاهِدَيْهِ وَقَالَ هُمْ سَوَاءٌ "Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], Faizi yiyene, yedirene, onu yazana ve şahitlik edene lanet etmiş ve şöyle buyurmuştur: Bunların hepsi eşittir."
Peki bu yeni hükümet, nasıl olur da ekonomik politikasında helak olmuş selefi olan rejimin yaklaşımı üzerinde yürüyebilir ki?! Yoksa hala geçmişte yaşanan öldürücü hatalarından ibret almanın ve onları bir daha tekrarlamamanın zamanı gelmedi mi?!
Mısır ekonomisi, haram ile asla kurtulamayacağı gibi Allah'ın kutsal şeriatına ve dosdoğru hidayet yoluna muhalefet edildiği sürece de asla kalkınamayacaktır. Zira Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:
وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى "Her kim de zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur ve biz onu kıyamet günü de kör olarak haşrederiz" [Tâha 123 124]
Dolayısıyla her kim bunu yaparsa, sanki tedavi olmak için hastalık içmiş ve ülkeyi de büyük devletler ile kurumları tarafından daha fazla yağmalansın diye bir av olarak terk etmiş gibi olur. Dolaysıyla ülkenin ekonomik olarak sahih bir kalkınmayla kalkınabilmesi için İslamî Sistemin hiçbir parçası ayrılmaksızın bir bütün olarak tatbik edilmesi çerçevesinde İslamî Ekonomik Nizamın da kamil bir şekilde tatbik edilmesini gerektirmektedir. Çünkü İslam'ın hükümleri, insanın birbirleriyle örtüşen içgüdü ve uzvî ihtiyaçlardan kaynaklanan sorunları çözmek için gelmesinden dolayı birbirleriyle örtüşmektedirler. Dolayısıyla bunların, herhangi bir şekilde ayrılmaları yada parçalanmaları imkansız olup bunlar, Hilafet Devleti'nin olduğu İslam Devleti çerçevesinde tam bir şekilde tatbik edilmedikçe de kalkınmaya götürmeyecektir. İşte alemlerin Rabbinin bize farz kılmış olduğu ve Hizb-ut Tahrir'in de sizleri kendisine davet şey budur.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
H. 5 Şevvâl 1433
M. Perşembe, 23 Ağustos 2012