Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Yahudilerin Katliamlarına Cevap, Sakinliğe Çağrıda Bulunmakla Olmaz Ancak Onların Varlıklarını Tanımamak ve Onları Söküp Atmak İçin Cihad İlan Etmekle Olur

Yahudilerin Gazze'deki halkımıza yönelik katliamları, duyguları öfkelendirmekte ve kalpleri hüzün, acı ve öfkeyle doldurmaktadır. Halbuki ayaklanmanın ardından, yöneticilerden daha öncekilerden farklı tutumlar beklemekteydik. Özellikle şuan, Kenane-Mısır'daki ümmet, İslam'ın ve şeriatının geri dönmesini arzulamakta, her yerde bunlara çağrıda bulunmakta ve yöneticilerinden, Allah'ın şeriatını tatbik etmelerini beklemektedir. Dolayısıyla ümmetin yöneticilerine yaraşan, bu çağrılara icabet etmek ve Yahudilerin Filistin'i gasbetmelerinin meşru olduğunu onaylamaları ve Yahudilerin iğrenç varlıklarının bu Tahir ve mübarek topraklar üzerinde kalma hakkı vermeleri nedeniyle İslamî ümmetin elini kolunu bağladığı bu hain anlaşmalara, Camp David anlaşmasına ve benzeri anlaşmalara karşı Allah'ın şeriatını tatbik etmektir.

Ey Müslümanlar, Ey Kenane-Mısır Halkı!

Filistin; sahabenin fethettiği, Müslümanların zeki kanlarıyla sulandığı ve asıl mülkiyetinin kıyamet saatine kadar bu ümmete ait olduğu İslamî topraklardır. Dolayısıyla hiçbir surette Filistin'i gasbeden Yahudi varlığının tanınması şeran caiz olmadığı gibi onunla barış anlaşmaları yapmak, diplomatik ilişkiler kurmak, elçilikler açmak ve elçilerin karşılıklı değiştirilmesi de caiz değildir. Bilakis şeran vacip olan, Yahudi varlığını ülkemizden söküp atıncaya ve Filistin topraklarımızdaki kökünü kazıyıncaya kadar bizimle onun arasındaki asıl halin, savaş hali olmasıdır. Onların Büyükelçisine "protesto mektubunun" teslim edilmesine veya bu hain anlaşmaların devam etmesine rağmen  "istişare etmek için" onların yanındaki Büyükelçimizin çağrılmasına ve Siyonistlerin oradaki halkımıza karşı işledikleri bu iğrenç katliamlar karşısında eller kollar bağlı bir şekilde durulmasına gelince; Vallahi bu, açık bir rezillik olup Müslümanlara kardeşlerine yardım etmelerini ve ülkelerini kurtarmalarını emreden Allahu Subhânehu'ya itaat etmekten çıkmaktır.

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ "Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın." [el-Bakara 191]

Meselenin, Filistin'i kurtarmak için ordular harekete geçirilmeksizin yardımlar, bağışların toplanması ve halkçı gösterilerin düzenlenmesiyle sınırlandırılmasına gelince; bu, duyguları rahatlatmak, gözlere kum serpmek ve insanları şeri vacipten döndürmektir. Dolayısıyla biz, sanki Yahudilere şöyle demekteyiz: Siz öldürün ve sizin öldürdüklerinizin diyetini biz öderiz. Siz kanları akıtın, sizin bir şey yapmanıza gerek yok, biz çözüm buluruz.

Nitekim devrik hükümet, Yahudiler katliam işledikleri zaman "arabuluculuk yapmak ve sakinleştirmek için" istihbarat şefini göndermişti. Peki ayaklanmadan sonraki halimiz de aynı değil midir?! Zira Mısır medya organları, başbakan Hişam Kandil başkanlığındaki bir heyetin Gazze'ye gittiğini açıkladıkları gibi heyete Sağlık Bakanı ile bazı yardımcılarının eşlik edeceği de açıklanmış ve Türkiye ziyaretini kesen istihbarat şefinin onlara eşlik edeceği şeklindeki haberler yayınlanmıştır!! Peki o halde bizler, devrik hükümetin izinden yürümüş olmuyor muyuz?!

Gazze'deki halkımızla dayanışmak, "tartışmak ve sakinleştirmekle" olmaz. Bilakis Allahu Subhânehu'nun emrine uymakla, hain barış anlaşmalarını ilga etmekle, topraklarımızı gasbeden bu varlıkla savaş haline geri dönmekle, Gazze'deki halkımıza dayatılan kuşatmayı reddetmekle, geçitleri ve sınırları açmakla ve bunların, Filistin'in her bir karışını kurtarmak ve onu tamamen İslam'ın sınırlarına geri katmak amacıyla cihadın girişi ve fethin öncüsü olmaları için donatılmalarıyla olur.

Ey Müslümanlar, Ey Kenane-Mısır Halkı!

Hizb-ut Tahrir olarak bizler sizleri, Kenane-Mısır'ın Hilafet'in başkenti ve ülkeleri ve insanları kurtarmak amacıyla orduların harekete geçeceği dayanak noktası olması için bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Zira bizler, tamamen kitaptan, sünnetten ve bu ikisinin irşat ettiği sahabenin icması ve şeri kıyastan istinbat edilmiş olan bu Hilafet Devleti'nin Anayasa Taslığını ellerinizin arasına koymaktayız. Dolayısıyla o, ideolojisi ve tek kaynağı İslam olan bir anayasadır.  Ayrıca sizlere, Yahudi varlığının askerî mekanizması olan bir devlet olduğunu hatırlatırız. Dolayısıyla ona karşı koyacak, bu varlığı sonsuza dek ülkemizden söküp atacak, dinimize yardım edecek ve Rabbimizin farzını tatbik edecek bir devletin olması kaçınılmazdır. İşte onu kökünden söküp atmaya muktedir olan bu devlet ise sadece Hilafet Devleti'dir. Dolayısıyla onu ikame etmek farz olup onu kurmak için maksimum hız ve maksimum güçle çalışmak farzların gerekliliklerindendir. Zira Müslümanların kalkınmasının, izzetlerini ve heybetlerini geri kazanmalarının, Müslüman olsun gayrimüslim olsun Kenane-Mısır'ın tüm halkı için güven ve güvenliğin gerçekleşmesinin tek yolu odur. Yine bütün İslam ülkelerini, sömürgeciler ile kuyruklarının pisliklerinden temizlemenin tek yolu da odur.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icabet ediniz. Biliniz ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız." [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti


H. 3 Muharrem 1434
M.  Cumartesi, 17 Kasım 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER