04 Ocak 2015 Cumartesi günü parlamento, 2005 yılında yapılan geçici anayasadaki bir takım değişiklikleri onayladı. En önemlisi de valilerin atanması ve görevden alınmasına ilişkin cumhurbaşkanı, güvenlik birimleri ve istihbarat teşkilatı ile ilgili değişikliklerdir. Bu değişiklik ile istihbarat teşkilatı, bilgi toplama, inceleme ve yetkili makamlara teslim etmekle sınırlı olan önceki yetkileri değiştirilerek nizami güce dönüştürülüyor. Ayrıca Darfur'a ilişkin Doha anlaşması ile ilgili bir dizi değişiklikler de anayasada güvence altına alınıyor.  İllere ve yerel idarelere, vergi ve harç toplama konusunda yasa ve yönetmelikler çıkarma hakkı tanıyor.

Parlamento zorlanmadan bu değişiklikleri onayladı. 450 milletvekiline sahip iktidar partisi, parlamentonun yüzde 90'ını kontrol ettiği için değişiklikler ezici çoğunluk ile parlamentodan geçti. Hatta tekbir ve tezahüratlar getirildi.

eş-Şuruk televizyon kanalının aktardığına göre parlamentodaki iktidar partisi grup başkan vekili Mehdi İbrahim yaptığı bir açıklamada "Değişikliklerin amacı, aşiretçilik, mezhepçilik ve bölgeselcilikten kaynaklanan krizleri tedavi etmektir. Çünkü bunlar, acil tedavi edilmeleri gereken hastalıklardır." dedi.

Ey onurlu İslam ümmeti!

• Anayasa gibi bu anayasal değişiklikler de Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın Kitabı ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Sünnetinden çıkarılmış değildir. Yani bunlar için Şeriatın hükmü esas alınmadı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْك "Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın." ^{[Maide 49]} Dolayısıyla bu değişiklikler, insan yapımı hükümlerdir ve yüce ümmetimizin beklentilerini yansıtmıyor. Ümmet, İslam ümmeti olması vasfıyla İslam ile yönetilmek istiyor.

• Hükümet ile bazı Darfur hareketleri arasında imzalanan ve ileride bağımsızlık için Darfur'a geniş özerklik veren Doha anlaşması, anayasa ile güvence altına alınıyor. Böylece şimdi özyönetim fikri anayasal bir hak olacaktır. Bu ise açıkça ülkenin birliğine bir tehdittir. Aynı anayasa ile bağımsızlığını kazanan Güney Sudan daha hafızalardan silinmiş değildir.
• Nifaşa anlaşmasına dayalı olan bu laik anayasa ile orduyu zayıflatmak, sonra silahlı kuvvetlerin yerine güvenlik birimleri ve polis gibi güçleri koymak, ülke ve insanlara karşı büyük bir suçtur. Çünkü polis ve güvenlik birimlerinin işlevi ile ordunun işlevi farklıdır. Ordu, tüm ümmeti peşinden sürükleyen vurucu bir güçtür. Ordu güçlü olursa, ümmetimiz de güçlü ve aziz olur.
• Vergiler ve harç koymak gibi illere ve yerel idarelere kanun ve yönetmelikler yapma hakkını vermek, insanların mallarını batıl yolla yemek için daha fazla üslup ve araçları kanunlaştırmak demektir. Bu ise Şeriata göre haramdır. Zira Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لاَ يَحِلُّ مَالُ امْرِئٍ مُسْلِمٍ، إِلاَّ بِطِيبِ نَفْسٍ مِنْهُ "Müslümanın malı ancak gönül rızasıyla helal olur." Sıradan insanların yaşamlarını güçleştirmek demektir. Oysa Meclis odasındaki bu haramzadeler bu insanların vekilleridir!

Ey Sudan halkı!

Aşiretçilik, mezhepçilik ve bölgecilik, yaklaşık çeyrek yüzyıldır İslam Şeriatı ile hükmetmeyen bu batıl rejimin pis salyalarıdır. Bu cahiliye naralarını körükleyen bu hükümetin ta kendisidir. Bu naralar temeline göre barış yapıyor, savaşıyor, veriyor, alıyor, yakınlaşıyor, uzaklaşıyor. Laik anayasaya yapılan bu gibi yamalar, ne aşiret sorununu ne de diğer sorunları asla çözmez. Aksine ülkenin içinde bulunduğu krizi daha da derinleştirir. Aşiret ve mezhepçilik sorunu, ancak İslam ve onun sistemlerini uygulamakla çözülür. İslam, toplumu İslam'ın potasında eritir, pis kokulu naraların kökünü kazır. Allah Subhânehu ve Teâlâ İslam ile kalbimizi birleştirir. Mevla Azze ve Celle şöyle buyuruyor:

لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ "Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." ^{[Enfal 63]}

Ey yüce İslam ümmeti! Ey Sudan halkı!

Çoğunluğun görüşüne göre yasama hakkını insana veren kâfir Batının demokratik sistemini ortadan kaldırmanın zamanı geldi. Bizi aşağılayan, yoksul ve zillete maruz bırakan 2005 yılındaki bu anayasadır. Bu anayasa ülkeyi parçalamak için bir Truva atı mesabesindedir. Güney Sudan'ı kopardı. Geri kalan bölgeleri de koparmak için hazırlık yapıyor. Bu tür laik anayasalar, yöneticilerin otoritesini perçinlemek, ümmeti ezmek ve yoksullaştırmak için bir araçtır. Bu gerçek, sadece ve sadece delil kuvvetine göre Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetinden alınan İslami bir anayasa ile değişir. İslami anayasa, ümmetin birliğinin ve onun İslam'a göre yaşamasının garantörüdür. Allah'a itaat üzere yaşanılan bir hayat, Allah Subhânehu ve Teâlâ'yı razı edecek, tüm bela ve musibetleri bizden def edecektir. Böylece tekrar insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olacağız!

Silahlı kuvvetler içindeki güç ve kuvvet ehli kahramanlarımız için zulmü bertaraf etmenin, İslam'a ve Müslümanlara yardım etmenin zamanı geldi. Onun için haydi Allah'a itaat içim kıyama kalkın ve yüce ümmetinizin yanında yer alın. İslam'ı ve onun sistemlerini uygulamak için dinlemek ve itaat etmek üzere Halifeye biat ederek İslam'ın yönetim sistemi olan Hilafeti geri getirin.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ "O gün Allah'ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir." ^{[Rum 4-6]}