بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Suriye'deki Müslümanlar! Sizi Batı'nın Müdahalesinden ve Arap Devletlerinin İhanetinden Kurtaracak Köklü Temiz Değişimi Yapmak Üzere Askerleri Davet Etmekle İsteklerinizi Sınırlandırın
Arap Birliği Pazar günü 19 Arap devletinin onayı ile Pazar günü 27/11/2011'de Suriye'ye ekonomik yaptırımlar kararını aldı ve bu karardan; krizin çözülmesi için gözlemcilerin gönderilmesini öngören özel protokolu imzalamayı ve Arap planının maddelerini red eden Suriye rejimini hedef aldığını açıkladı. Suriye rejimi ise kararın değiştirilmesini talep etmek ve zamanı kazanmak süretiyle kararın içeriğini boşaltmak istiyordu. Bu kararın değiştirilmeden ‘Zillet protokolu' olduğunu söyleyen Suriye rejimi dışişleri bakanı Velid El-muallim, Pazartesi günü 28/11/2011'de bu yaptırımları red ederek bunun Suriye'ye karşı bir savaş olduğunu ve askeri bir operasyonun da uzak gördüğünü söyledi. En fazla ekonomik yaptırımların ardından da siyasi yaptırımların olabileceğini tahmin eden El-muallim, Arap Birliğinin bu kararı almasıyla Suriye ile ilgili bütün kapıları kapadığını anlattı.
Arap Birliğinin aldığı kararları ve Suriye halkı hakkında daha fazla cinayet işlemesi için Suriye rejimine ard arda verilen ve hala verilmekte olan süreleri inceleyen kimse; bu rejimi işlediği korkunç cinayetlerden caydırmaktan aciz ve güçsüz olup hatta onun Suriye üzerinde iki ana maddeden oluşan bir uluslararası çatışma olduğunu görecektir. Bu iki madde ise; birincisi Beşşar'ı ve onun rejimini devirmek, ikincisi ise onun yerine alternatif bir rejim bulmaktır. Madem Suriye rejimi Arap Birliğinin kararlarından dolayı Suriye ile olan kapıların kapandığını görmekte. Bu da daha çok insan katl etmek ve ülkenin içinde daha rahat hareket edebilmesi için ülkenin her türlü müdahaleye kapalı olduğuna işaret etmektedir ki sırf kendisinin yönetimde kalmasını insanlara kabul ettirmek içindir. Tıpkı helak olan baba Hafız Esad'ın yaptığı gibi. Veyahut Amerika'nın hazırlamakta olduğu ve Türkiye vasıtasıyla ABD'nin çıkarına uygun olarak iktidara taşımakta olduğu alternatifi insanlar kabul ederler. Amerika bu iki durumdan birisi gerçekleştirmek için Suriye rejimine karşı ciddi bir tutum almayacağını garanti verdi. ABD bu alternatifi hazırlama işlemlerini bitirene kadar kendi oyunlaını böyle devam ettirecektir ki; Acılar ve ızdıraplar Suriye halkının hepsini kapsayıp etkilese bile!
Suriye rejimi; Suriye'deki gelişmelere ilişkin uluslararası durumun kendisine karşı savaş açılmasına izin verilmeyecek kadar karışık olduğundan emindir. İşte bu yüzden dışişleri bakanı Velid El-muallim bu ihtimali uzak görmüştür. Bu doğrultuda Türkiye başbakanı Erdoğan'ın yardımcısı Bülent Arınç 26/11/2011'de şu açıklamalarda bulundu: ‘Biz kesinlikle asker göndermeyeceğiz. Müdahale de etmeyeceğiz. Başkalarının da müdahale etmesine ne izin veririz ne de imkan sağlarız.' Devamla: ‘Bazı siyasi türkler ve devletler Türkiye'nin Suriye'ye mudahale edeceğini söylüyorlar. Bu tamamen yanlıştır...bu imkansızdır. Böyle bir şey düşünmüyoruz.' Suriye rejimi bütün bunları bildiği için insanları kuşatıp katl etmeden hiç rahat durmamaktadır. Sanki o yeni alternatif oluşuncaya kadar Amerika'nın ona dolaylı olarak verdiği desteği kazanmak için zamanla ve devletlerin aldığı kararlarla yarışmaktadır!
Ey Dar-ul İslam ın kalbi olan Şam beldelerindeki zulme ve haksızlığa baş kaldıran Müslümanlar!
Siz rejimi değiştirmede direnmeniz, sabr etmeniz ve ısrar etmenizle Suriye rejimini şaşırttınız ve bütün dünya devletlerini zor durumda bıraktınız. Bu ise rejimi ve devriminiz hakkında içeride ve dışarıda, bildiğiniz ve bilmediğiniz çevrilen bütün entrikaları boşa çıkartan tek şeydir. Dolayısıyla kurtuluşu ve çözümü ne Amerika'dan, ne Avrupa'dan, ne de onların yardakçıları olan Arap Birliği ve Türkiye'den istemeyin. Zira Batı'dan yardım istemek şeriatçe haramdır. Zaten Batı sizin dininizin hükümlerinden vazgeçmediğiniz takdirde size yardım elini asla uzatmaz. Kuşkusuz siz Allah için fedakarlık yapıp sabreder ve ölülerinizi de Allah katında şehid olduklarını umarsınız. Direnmeniz için kaynak olan bu imanınız olmasaydı, rejim size galebe çalardı. Dolayısıyla bu değişim katışıksız ve sadece Allah için şer'i bir değişim olsun. Biz de Hizb-ut Tahrir olarak size nasihatın en ihlaslısını veriyoruz ve sizi tekrar tekrar davet ediyoruz ki; haydi bize gelin, sadece Allah için halis muhlis bir işe gelin. Böylece devriminiz kurtuluşa erer, onunla Rabbinizin rızasına nail olursunuz ve O'nun size vadettiği yardıma ve desteğe hak edersiniz.
Suriye'deki gelişen olayların doğru yol ve istikamette olduğunu gösteren ve bizi de va'd olunan İslami Hilafet Devleti'ne götüreceğine işaret eden bir husus vardır. Zira bu devlet artık an meselesi olup iki yay arası kadar, hatta daha da yakın olmuştur. Batı ise bunu hesaba katarak kara kara düşünmektedir. Bu husus ise Suriye ordusundaki güç sahip olan ihlaslı subaylardan yardım istemektir. Zira onlar olup bitenlere yanıp tutuşarak acı çekiyor ve değişimi özlemle dört gözle bekliyor. İşte bu nedenledir ki Suriye rejimi olayların başından beri bunların kendisi için büyük tehlike teşkil ettiğini anladığı için onları kışlalarında tutarak etkisiz bırakıyor ve aldıkları solukları bile takip ediyor. Hatta onları; Müslümanların kanına bulaştırmak ve kendi saffına kazanmak için işlediği cürümlere ortak yapmaya çalışıyor. Ayrıca hem Batı hem de Türkiye bunlar olmadan değişimin de olamayacağını idrak etti. Çünkü bu yüzden gerçekten bütün yatırımlar bunlar üzerinde yapılıyor. Zira bir an önce çözüme bağlayan tek onlardır. Bu ise çözümün dışarıdan değil içeriden olduğuna açıkça işaret etmektedir. Bu bakımdan bunlara en yakın kimse sizlersiniz. Zira siz onların babaları, anaları, evlatları, kardeşleri ve akrabalarısınız. Öyleyse onların Allah'ın sizin üzerinizde olan hakkını yerine getirmesini büyük güçle isteyin, onlara sizden akan kanlarınızın sorumluluğunu hissettirin, onların sessiz kalıp harekete geçmedikleri sürece rejimin işlediği cürümlerde ortak olduğunu uyarın ve onları Raşidi Hilafeti ikame etmeye çalışanlara yardım etmek suretiyle dinlerine nusret ve yardım görevini yerine getirdikleri takdirde Allah'ın kendisinden razı olup cennetle müjdeleyin. Topluluğunuzun da bu istikamette yönelmesini sağlayın ve ayrılığa düşmesine asla izin vermeyin ki ardından kalpleriniz de ayrılığa düşecektir. Ve isteklerinizi askerleri sizi Batı'nın müdahalesinden ve arap devletlerinin ihanetinden kurtaracak olan köklü değişimi yapmaya davet etmekle sınırlandırın.
Ey Dar-ul İslamın kalbi olan Şam beldelerindeki zulme ve haksızlığa baş kaldıran Müslümanlar!
Biz Hizb-ut Tahrir olarak Rasulullah'ın metoduna göre Allah Subhanehu ve Teala'nın yardımı ile gayemizi gerçekleştirmeye çok yaklaştık. Zira Batı'nın bütün imkanlarına rağmen yönetime ulaşmada biz Batı'dan daha muktediriz. Çünkü biz Batı'nın aksine Allah'ın indirdiği ile hükmetme hususunda ümmetin ve onun askerlerinin arzusunu temsil ediyoruz. Müslümanlar da buna aldanıp değişim meselesini Batı'dan başkasının yapamayacağını zan etmesin. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:
(وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ) (Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu -bunu- bilmezler.) Yusuf 21
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 4 Muharrem 1433
M. Salı, 29 Kasım 2011