بسم الله الرحمن الرحيم
Mücrim Ve Yüzsüz Bakan, Savaşın Amerikan Nüfuzu İle Şam Topraklarında Râşidi Hilafet'i Kurmak İçin Çalışanlar Arasında Olduğunu Kabul Ediyor
Boğazına kadar Şam halkının kan denizinde boğulan Mücrim rejimin Bakanı, efendisi Suriye tagutu ve asrın Firavunu'nun liderlik ettiği gerçek savaşın, başta Amerika olmak üzere Batılı efendilerinin idare ettiği bir savaş olduğunu ve Şam'daki ölüm ve cürümlerin yoğunlaşmasının, Ümmetin ülkeleri Resulünün râyesi altında birleştirecek olan Hilafet Devleti'ni kurma projesini gerçekleştirmesini engellemeyi amaçladığını için olduğunu açıklamıştır. Zira rezil ve utanmaz Bakan bugün, Şam'da düzenlediği basın toplantısında şu sözleriyle bunu kabul etmiştir: "...Ürdün'le ilgili olarak bizler; Ürdün ile iyi komşuluk ve kardeşlik ilişkileri kurmayı ve Ürdün'ün çıkarlarını arzuluyoruz. Ve Bizler, Suriye'de beklemekte olanların ve İslamî Hilafet Devleti'ni kurmak isteyenlerin Suriye sınırlarında durmayacaklarını da biliyoruz. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken, hatta Ürdün, Lübnan ve Türkiye'ye kadar bu terörist guruplara karşı ordunun başarılarını savunmaktır."
Ey Rablerinin İzniyle Kendilerinin O'ndan O'nun da Kendilerinden Hoşnut Olduğu Gururlu Şam Ayaklanmasındaki Müslümanlar!
Bu yeni nusret, sadece Allah'ın yardımıyla içerisinde yürüdüğümüz sıra dağlar gibi ve gururlu ayaklanmada üzerimize inecektir. Zira bu küfür ve ehli, hiçbir silaha, füzelere, uçaklara ve kimyasal silahlara sahip olmayıp savunmasız bir şekilde Hilafet'e davet edenlerden korkularından tir-tir titremektedirler... Nitekim Hilafet'e davet edenler, Allah'ın izniyle yüce Hilafet Devleti içerisinde Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimin geri gelmesine dönük çalışmalarında sadece Allah'a tevekkül etmektedirler. Ayrıca bizler, Hizb-ut Tahrir'in, Endonezya'dan Filistin, Ürdün ve Tunus'a kadar İslam dünyasının dikkatini çeken Müslümanların Hilafeti'nin yıkılışının yıldönümü kutlamalarını neredeyse bir alışkanlık haline getirdik... Hatta sözlerimizin doğruluğunun yankısı sürmektedir. Zira mücrim Suriye rejiminin Dışişleri Bakanı'ndan, bizim sözlerimizin doğruluğunu kanıtladığını işittik ve bizlere, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Ensarı'nın Medine'de dini ikamet etmek üzere savaş biatı vermelerinin ardından şu şekilde haykıran Akabe Şeytanı "Ezebbu" hatırlattı: Ey çadırlarında ve evlerinde (uyuyan) insanlar! Müzemmem ile beraberindeki es-Sabbateleri (Allah'ın Resulünü ve Müslümanları kasdediyor) sizinle savaşmak üzere toplantı yapmışlardır. Dedi ki; Resulullah şöyle buyurmuştur:
هذا أزب العقبة" وهو شيطان اسمه أَزَبُّ العَقَبةِ، فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم: "اسْمَعْ أَيْ عَدُوَّ اللَّهِ، أَمَا وَاللَّهِ لَأَفْرُغَنَّ لَكَ "Bu, Akabe Ezebbu'dur ki o, adı Akabe Ezebbu olan bir Şeytan'dır. Bunun üzerine Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] ona şöyle dedi: "Dinle ey Allah'ın düşmanı! Vallahi senin hakkından geleceğim." İşte Şam Ezebbu'nun takipçilerinden birisi, feryat edip durmakta ve Ümmet ile arzu edilen İslam Devleti'nin gölgesinde izzeti ve onuru arzulayanların arasını engellemek istemektedir. Hatta buna, şer ekseninin yanı sıra Suriye Hülagüsü'nün liderlik ettiği cürüm ve katliam eksenine katılan ve halklarını aynen onun yaptığı gibi öldüren Lübnan, Ürdün ve Türkiye'yi de eklemiştir. Ancak onların halkları, Suriye'de gelmekte olan Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışanlara katılacaklar ve işte o zaman, tüm Şam ülkelerinin dahil olduğu tek bir devlet olacaktır. Bu yüzden yöneticilerini korkutmak için Ürdün, Lübnan, hatta Türkiye'yi bile saymıştır. Biz de Kerim Resulümüz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in yukarıdaki sözünü tekrarlıyoruz:
اسْمَعْ أَيْ عَدُوَّ اللَّهِ، أَمَا وَاللَّهِ لَنفْرُغَنَّ لَكَ "Dinle ey Allah'ın düşmanı! Vallahi senin hakkından geleceğim."
Bu Şeytan müsveddesine deriz ki; sen Filistin'i unutuyorsun ey mücrim! Zira o, ne senin ne de İran ve Lübnan'da seninle birlikte olan kötü boynuzluların hiç hesabında olmadığı gibi direndiğiniz ve muhalefet ettiğiniz şeklindeki iddialarınız da yalandan öte bir şey değildir. Dolayısıyla o, sizlerden beridir. Dolayısıyla da el-Aksa'yı, yalnız Allah'ın yardımı ile kurtaracak olan sadece Hilafet'tir. Ancak sen, ona karşı sessiz kaldın. Çünkü işgal devletini pekiştiren, savunan ve koruyan sen ve efendinsin. Dahası insanları öldüren, ülkeyi yıkan, Batı'ya ajanlık yapan ve onun kölesi olanlar da sizlersiniz... Allah'ın izniyle cezadan da kurtulamayacaksınız. Zira Allah'ın nusreti gelmekte ve sizlerin saati de yaklaşmaktadır. Çünkü sizlere rağmen Hilafet'in fecri doğacaktır. Allah Kavî'dir ve Aziz'dir.
Ey İslam Ülkelerinin Genelindeki İslam Ümmeti!
Bugün sizlere müjdeler olsun. Zira Allahu Teâlâ'nın izniyle bu Allah'ın nusreti, fedakarlıkların yollarından doğmaya ve bir umut ışığı olan acıların arasından çıkmaya başlamakla birlikte kararlılık ve Allah'a olan güven Aliyyul Kadîr'in mümin kullarının üzerine rahmetini ve sükunetini indirecektir. Vallahi Allah Celle ve Alâ'nın dinini ikame etmek için mücadele etmenin ve çalışmanın zamanıdır. Allah ile birlikte olduğumuzda Allah'ın da nasıl bizimle birlikte olduğunu ve O'na nusret verdiğimizde O'nun da nasıl bize nusret verdiğini gördünüz. O halde haydi o zaman köklü değişim sırasında azimlerinizi bileyin ve haydi o zaman Nübüvvet Minhacı Üzere Râşidi Hilafet Devleti'ni kurun.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 16 Şa'bân 1434
M. Salı, 25 Haziran 2013