بسم الله الرحمن الرحيم
صوموا لرؤيته وأفطروا لرؤيته "(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin."
Birkaç gün sonra yeryüzünün Doğusu ve Batısındaki İslam Ümmeti, büyük bir hayır ayı olan, rahmet ve mağfiret ve ateşten kurtulma ayı olan mübarek Ramazan ayına girecektir. Bu faziletli ayı bizlere bahşeden Allah'a hamd olsun. Bizler Ümmetin, İslam'ın vahdet tezahürlerinin pratik bir tezahürü olan oruç ve bayram günlerinin birleştiği bu günü arzuladıklarının farkındayız. Ancak yıllarca Müslümanlar, oruçlarında ve bayramlarında bile Müslümanların arasındaki ayrılığı derinleştiren ve hilali, kafirlerin Müslümanların arasına çizdiği ve saray mollalarının da buna izin verip sessiz kalarak onlara ortak oldukları siyasi sınırlara tâbi kılan bu tagut yöneticiler nedeniyle bu hayırdan mahrum bırakılmışlardır. (Bu faziletli ayın, Müslümanların kelimesini ve saflarını birleştirecek Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'nin kurulması yoluyla Şam'daki Müslümanların ayaklanması için bir nusret ve iktidar zamanı olması amacıyla Allah Azze ve Celle'ye dua ediyoruz.)
Ey Müslümanlar!
Resulullah [SallAlahu Aleyhi ve Sellem]'in ve Raşid Halifelerin döneminde Müslümanlar, Allah'ın emrine ve Resulünün sünnetine uyarak aynı günde oruç tutup iftar (bayram) ediyorlardı. Nitekim Ramazan ayı orucunun, Allahu Teâlâ'nın فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ "Sizden her kim bu ayı idrak ederse onda oruç tutsun." [el-Bakara 185] kavliyle farz kılınmasından bu yana Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], Ramazan ayının başlama mevzusu da dahil bu emre tüm yönleriyle bağlanmanın pratik tatbik keyfiyetini açıklamıştır. Nitekim SallAllahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur:
صوموا لِرُؤيتِهِ وأَفْطِرُوا لرؤيتِهِ فإنْ غُـبِّيَ عليكم فأَكْمِلُوا عِدَّةَ شعبانَ ثلاثين "(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin. Eğer size hava kapalı olursa Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın." [Buhari]
Dolayısıyla Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] bu ve benzeri hadislerde, tüm Müslümanlara hilalin görülmesiyle birlikte Ramazan ayı orucunu emretmiştir. Zira hadislerin lafızları genel olarak gelmiştir. Çünkü "[صوموا] "Oruç tutun..." ve [أفطروا] "Bayram edin" lafızlarındaki cemaat zamiri tüm Müslümanlara delalet etmektedir. Aynı şekilde [رؤيته] "Gördüğünüz zaman" lafzı, zamire eklenen bir cins isimdir. Dolayısıyla umum ifade etmektedir.
Sünnet-i el-Müşerrafe'nin açıkladığına göre, oruç tutulması için her bir Müslümanın bizzat hilali görmesi gerekli değildir. Bilakis tek bir Müslümanın görmesi tüm Müslümanlar için yeterlidir. Nitekim İbn-u Abbas [Radıyallahu Anhuma]'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
جَاءَ أَعْرَابِيٌّ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: إِنِّي رَأَيْتُ الْهِلَالَ - يَعْنِي هِلَالَ رَمَضَانَ -، فَقَالَ: «أَتَشْهَدُ أَنْ لا إِلَهَ إِلا اللَّهُ؟» قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «أَتَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ؟» قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «يَا بِلَالُ أَذِّنْ فِي النَّاسِ أَنْ يَصُومُوا غَدًا "Arabî'nin biri Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e gelerek dedi ki: Ben hilali -yani Ramazan hilalini- gördüm. Dedi ki: "Allah'tan başka ilahın olmadığına şahitlik eder misin?" Dedi ki: Evet. Dedi ki: "Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik eder misin?" Dedi ki: Evet. Dedi ki: "Ey Bilal, insanlara ezan oku yarın oruç tutsunlar." [Hâkim]
Sonra Sünnet-i el-Müşerrafe gelerek, herhangi bir ülkedeki Müslümanların hilali görmesinin diğer ülkedeki Müslümanları da bağladığını açıkladı. Dolayısıyla bir Müslüman diğer Müslümandan ve bir ülke de diğer ülkeden daha evla değildir. Nitekim bir gurup Ensar'dan şöyle rivayet edildi:
غُمَّ علينا هلال شوّال فأصبحنا صياماً، فجاء ركب من آخر النهار فشهدوا عند النبي صلى الله عليه وسلم أنهم رأوا الهلال بالأمس، فأمرهم رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يفطروا ثُمَّ يخرجوا لعيدهم من الغد "Dediler ki: Şevval hilalini (hava kapalı olduğu için) göremedik. Böylelikle sabaha oruçlu olarak başladık. Günün sonunda bir kafile geldi. Nebi (SallAllahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında dün hilali gördüklerine dair şahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah onlara oruçlarını bozmalarını, daha sonra da ertesi gün bayramları için çıkmalarını emretti." [Ahmed]
Dolayısıyla Resulullah, kendilerine hilal hakkında sormaksızın diğer ülkeden Medine'ye gelen o Müslümanların şahitlikleri ile yetinmiş ve Medine halkına, kardeşlerinin hilali görmelerini kabul etmelerini emretmiştir. Bu Sünnet-i el-Müşerrafe'ye göre Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], bu hususu açıklamıştır. Dolayısıyla Ramazan orucu, tüm Müslümanların üzerine farz olup herhangi bir ülkedeki herhangi bir Müslüman tarafından olsa bile bu hilali görme şerî şartlara ve kurallara göre olduğu sürece Ramazan ayı hilalinin görülmesinin sabit olmasıyla birlikte Müslümanların oruçları başlar. Dolayısıyla da Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in döneminden bu günümüze kadar Müslüman alimlerin genelinin ve tüm İslam mezheplerinin kabul ettiği şey işte budur.
Ey Müslümanlar!
Bazı fakihler, başlangıç noktasının farklı olduğunu söyleyen kişinin görüşünü kabul ettiler ve bu hususta da Kurayb'dan rivayet edilen şu hadise itimat ettiler:
أنّ أم الفضل بعثته إلى معاوية بالشام، فقال: فقدمت الشام فقضيت حاجتها واستُهل عليّ رمضان وأنا بالشام فرأيت الهلال ليلة الجمعة، ثم قدمت المدينة في آخر الشهر، فسألني عبد الله بن عباس، ثم ذكر الهلال، فقال: متى رأيتم الهلال؟ فقلت رأيناه ليلة الجمعة، فقال: أنت رأيته؟ فقلت: نعم، ورآه الناس وصاموا وصام معاوية، فقال لكنّا رأيناه ليلة السبت فلا نزال نكمل ثلاثين أو نراه، فقلت: ألا تكتفي برؤية معاوية وصيامه؟ فقال: لا، هكذا أمرنا رسول الله صلى الله عليه وعلى آله وسلم "Ümmü el-Fadl, (Kureyb'i) Şam'da bulunan Muaviye'ye göndermiştir. (Kureyb) dedi ki: Şam'a geldim ve Ümmü el-Fadl'ın ihtiyaçlarını giderdim. Ben Şam'da iken Ramazan hilali girmişti. Cuma gecesi hilali gördüm. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. Abdullah İbn-u Abbas bana soru sordu. Sonra hilalden bahsederken şöyle dedi: Hilali ne zaman gördünüz? Ben de dedim ki: Onu Cuma gecesi gördük. (İbn-i Abbas) dedi ki: Sen hilali gördün mü? Ben de dedim ki: Evet, insanlarda hilali görerek oruç tuttular ve Muaviye'de oruç tuttu. (İbn-i Abbas) ise Fakat biz hilali cumartesi gecesi gördük, (Ramazan'ı) otuza tamamlayıncaya veya onu (hilali) görünceye kadar (orucu) tutmalıyız dedi. Ben de dedim ki: Muaviye'nin görmesi ve oruca başlamasıyla yetinmeyecek miyiz? (İbn-i Abbas) dedi ki: Hayır, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Ala Âlihi ve Sellem) bize böyle emretti." [Nesaî]
Ancak alimlerin geneli buna, bu görüşün İbn-u Abbas [Radıyallahu Anhuma]'nın içtihadı olduğu şeklinde cevap verdiler. Zira içtihadın, Kur'an ve sünnetin umumiliğini tahsis etmediği bilinmektedir. Ayrıca bu içtihad, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in, dışarıdan Medine'ye gelen misafirlerin hilali görmelerini kabul etmesi de dahil daha önce zikri geçen delillerin geneline aykırıdır. Böylece başlangıç noktası ile mesafelerin belirlenmesinde birçok farklılıkların olduğu şeklindeki bu görüşü söyleyenle ile bunun arası netleşmiş oldu. Dolayısıyla ister İbn-u Abbas [Radıyallahu Anhuma]'yı taklit etmek şeklinde olsun ister vakitleri noktasındaki hükmün menatına ulaşmanın zor olduğu babından olsun isterse de o zaman bölgeler arasındaki iletişimlerin zor olduğu babından olsun başlangıç noktasının farklı olduğunu söyleyen bir kimse mazur görülse bile, hilalin görülmesini kafirlerin bugün Müslümanların arasına çizdiği siyasî sınırlara bağlamak için bu fıkhî görüşün kullanılması hiçbir şekilde caiz değildir.
Muteber olan görme, bizzat gözle görmek olup şayet hilalin görülmesi bizzat gözle bakarak tespit edilemez ise astronomik hesaplamalara itibar edilmez. Zira orucun ve bayramın ispat edilmesinde astronomik hesaplamaların hiçbir şerî kıymeti yoktur. Çünkü orucun ve bayramın şerî nedeni, SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu kavlinden dolayı hilalin bizzat gözle görülmesidir:
إذا رأيتموه فصوموا، وإذا رأيتموه فأفطروا، فإن غُمَّ عليكم فاقدروا له "(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin. Eğer size hava kapalı olursa Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın." [Buhari]
Dolayısıyla [فإن غُمَّ عليكم] "Eğer size hava kapalı olursa", yani hava bulut veya başka bir şeyle kapalı olursa sözü, hilali gözlerinizle göremezsiniz demektir. [فاقدروا له] "Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın" sözüne gelince; bu, astronomik hesaplamalara dönüleceği anlamına gelmez. Bilakis Resulullah'ın şu kavlinde beyan ettiği hususa dönüleceği anlamına gelir:
فإن غُمَّ عليكم فأكملوا العدّة ثلاثين "Eğer size hava kapalı olursa Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın." [Buhari]
Ey Müslümanlar!
Ümmetin vahdeti ve bugünkü oruç ve bayram gününün vahdeti olan asıl hüküm yok olmasın diye bu hususu açıklamayı arzu ettik. Çünkü diğer çağrıda bulunanların sesleri yükselmekte ve bugün dünyadaki mevcut rejimlerin kabul ettikleri alınmaktadır.
Allahu Teâlâ'dan, ibadetlerimizi kabul etmesini, tüm Müslümanların, özellikle de Şam halkının sıkıntısını gidermesini, Allah'ın şeriatının tatbik edilmesi ve Nübüvvet Minhacı Üzere Râşidi Hilafet kurularak Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesinin gerçekleşmesi yoluyla Ümmet için nusret ayı kılmasını ve İslam'ı ve Müslümanları güçlendirmesini temenni ediyoruz. Her yılınız hayır üzere olsun.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 28 Şa'bân 1434
M. Pazar, 07 Temmuz 2013