Çarşamba, 16 Safer 1446 | 2024/08/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Onur Misakı: İmzalayanlar Onun Devrimi İslami Karakterinden Saptırmak İçin Olduğunu Bilmeleri Gerekir, Batının Planlandığı gibi Herhangi Bir İç Savaşa Girmek Yerine Tehlikesinin Bilincinde Olarak İptal Edilmelidir

17 Mayıs 2014 günü beş İslamcı muhalif grup, sözde Onur Misakı adı altında "Devrimci Çalışmanın sınırları ve kuralları" diye belirledikleri bir anlaşma imzalandığını duyurdular. Metinde "Devrim güçleri, yaptıkları askeri operasyonlarda sadece Suriyeli unsurlara dayanmaktadırlar ve askeri ve siyasi kararların tümüyle Suriyeliler tarafından alınması ve her türlü yabancı bağlantının reddedilmesi gerektiğine inanmaktadırlar" denilerek Sykes-Picot sınırlarına vurgu yapıldı. İslam kelimesinin ve İslami hedeflerin bir kere dahi geçmediği metinde "Suriye devrimi, ahlaka ve değerlere dayalı bir devrimdir. Etnik ve mezhepçiliğe dayalı toplumsal yapısıyla Suriye halkının güvenlik, özgürlük ve adaletini sağlamayı hedeflemektedir." denildi. "Rejimin devrilmesi, hukuk, özgürlük ve adalet üzerine kurulu bir devlet kurulması çeşitli devrimci güçlerinin ortak bir girişimidir." ifadesi bile devlette sadece İslam kelimesinin zikredilmesinden ne kadar çok korktuklarını gösterir. Bölgesel, uluslararası hatta İslami olduğu için Suriye devrimine düşman olan ve Hilafetin geri gelmesini önlemek için çalışan Batılı devletler ile toplantı ve işbirliği yapılması hakkında ise şunlar kaydedildi: "Bu çeşitli güçlerin, Suriye krizinin bölgesel ve uluslararası boyutlarından haberdar olma esasına göre bizler, devrimin yararına hizmet edecek şekilde bölgesel ve uluslararası taraflar ile temasa geçilmesi ve onlarla işbirliği yapılması fırsatını hoş karşılıyoruz." Kitle imha silahlarının bulundurulması veya kullanılması hakkında ise "Sivillerin çatışma alanından uzak tutulacağına, kitle imha silahları bulundurma ya da kullanılmayacağına dair taahhüdümüzü yenileriz" denilerek Batı'ya güvence verildi.

Buna göre bu beş muhalif gruba, el-Carba başkanlığındaki Suriye Ulusal Koalisyonun diğer yüzü denebilir. Bu nedenle olmalı ki el-Carba çok hızlı bir şekilde Onur Misakının memnuniyet verici olduğunu söyleyerek desteğini ifade etti. Diğer muhalif grupları da bu Misakı imzalamaya ve devrimin hedeflerini gerçekleştirecek ilkelere bağlanmaya davet etti.

Bu Misakın en dikkat çeken yönü, gayri İslami olmasıdır. Çünkü bir kere bile olsa İslam kelimesine kesinlikle anlaşma metninde yer verilmedi. Sadece iki yerde İslam'ın pay ve nasibinin olmadığı "Hanif dinimiz" ifadesi kullanıldı. Bu ifadenin geçtiği ilk maddede: "1- Aşırılıktan uzak Hanif Dinimizin hükümlerinden çıkarılan devrimci çalışmanın sınırları ve kuralları." denildi. "Dinimizin hükümlerinden çıkarılan" sözünün diğer maddeler üzerinde herhangi bir izini göremiyoruz. "Aşırılıktan uzak" sözüne gelince, bunun amacı Batı tarafından kabul gören sözde Ilımlı İslam'a bağlılıktır. Sanki bu mesajla Batı'ya güvence verilmek isteniyor. Anlaşma metninin dokuzuncu maddesin de ise "9- Suriye Devrimi, Hanif dinimizin teşvik ettiği insan haklarına saygı gösterileceğine dair taahhütte bulunur." ifadesi kullanıldı. Bu da kendisine özgü İslam'dan uzak insan haklarına saygı anlayışı olan Batıya verilmiş başka bir mesajdır. Biz, Batının Müslüman insanın haklarına saygı göstermediği görüyoruz. Bunu Suriye'de gördük ve görmekteyiz. Özetle bu Misakın İslami gruplar tarafından yayınlandığını bilmeyenler, Hanif dinimizden kastedilenin tam olarak ne olduğunu bilemezler.

Bu Misakın, bölgesel ve uluslararası ülkelerin elçiliklerinin koridorlarında hazırlanan şeytani planının bir parçası olduğu açıktır. Dolayısıyla ona karşı duyarlı olmak ve onun yerine Şeriata sarılmak gerekir. Daha bu Misak kamuoyuna açıklanır açıklanmaz memnuniyet verici olduğuna dair açıklamalar peş peşe geldi. İlk açıklama, memnuniyet verici olduğunu söyleyen, diğer grupları da imzalamaya ve devrimin hedeflerini gerçekleştiren ilkelere bağlanmaya davet eden Koalisyonun Başkanı el-Carba'dan geldi. Ardından destekleyici makaleler, Hilafet ve Hilafet söylemini taşıyanlara yönelik saldırlar birbiri ardını izledi. Güçlü bir propaganda yapılarak Misakın "tatmin edici devrimci bir adım", "Batı'ya güvence veren bir mesaj", "Düşünce metodunda bir atılım" ve "Büyük engellerin aşıldığı" iddia edildi. Bu pazarlamacı propagandanın amacı, Misakın Müslümanların geniş bir kesimi tarafından kabul gördüğünü ve bütün grupları kapsadığının mesajını vermektir. Aslında doğru olan bunun tam tersidir. Zira bu Misakın ilanı, İslam'ı uygulama isteği Allah'ın lütfu ile Müslümanlar arasında güçlü bir talep haline geldiği için katılımcı gruplar arasında iç krizlere yol açabilir. Hilekârların tuzağı ve ihanetçilerin ihaneti, bu gerçekleri alt üst edemeyecek. Bu nedenle biz, o kimselere sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dediğini deriz:

مَا جِئْتُمْ بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللَّهَ سَيُبْطِلُهُ إِنَّ اللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ "Sizin getirdiğiniz şey sihirdir. Muhakkak ki Allah, onu bâtıl kılacaktır." Allah, muhakkak ki fesat çıkaranların amelini ıslah etmez." [Yunus 81]

Misakın maddeleri, aslında Misak taraftarı gruplar ile muhalif gruplar arasında kötü niyetli örtülü savaş çağrısı yapıyor. Zira metinde "Devrim güçlerinin askeri operasyonlarda Suriyeli unsurlara dayanması gerektiği, askeri ve siyasi kararların tümüyle Suriyeliler tarafından alınması ve her türlü yabancı bağlantının reddedilmesi gerektiğine" vurgu yapılıyor. Bu maddenin amacı, sözde "yabancı savaşçılar" fenomenine son vermektir. Dolayısıyla bu madde, yabancı savaşçıları kovmak için aralarında çatışmalara kapı aralayacaktır. Devrimi yok etmek ve mücrim Beşşar rejimini hizaya getirmek için Amerika'nın planladığı da tam budur. Amerika, bu grupların kafasını karıştırarak, verecekleri tavizler karşılığında onlara "niteliksel silah" vaadinde bulunuyor. Amerika, niteliksel silahların Misak taraftarı ve muhalifi gruplar arasında savaş ve çekişmede kullanılacağı dair güvence alacaktır. Bu ise dünya ve ahireti kaybetmek anlamına gelir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ "Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: "Allah'ın yolu asıl doğru yoldur." Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır." [Bakara 120]

Ey mübarek Suriye topraklarında hak üzere sabreden Müslümanlar! İyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek adına biz, bu beş müttefik gruba şunu nasihat ederiz, bu Misakın arkasında Batılı ve Amerikancı komplo vardır ve kendileri aracılığıyla bu komploya meşruiyet kazandırılmak isteniyor. Batılı güçler, diğer devrim ülkelerinde olduğu gibi, Suriye'de kendilerini rahatsız edici adımlar atan Raşidi Hilafet Devleti projesini yok etmek amacıyla bu beş İslami gurubu ellerinde bir maşa olarak kullanmak istiyor. Hilafet projesi yok edildikten sonra da kâfir laik Batı projesini dayatacaklar. Siz bunun bilincinde misiniz yoksa okuduğunuz başka bir kitap mı var? Yaptığınız şeyin Allah katında çok büyük günah olduğunu bilmiyor musunuz? Onun için biz, bu grupların bu şeytani plana ortak olmamalarını tavsiye ederiz. Derhal bu Koalisyonundan geri çekilmelidirler.

Ayrıca diğer Müslümanlara da herhangi bir savaş tuzağına düşmemelerini tavsiye ederiz. Çünkü savaş tuzağına düşmek, Allah katında büyük günah olmasının ötesinde, Müslümanları zayıflatır ve mücrim Beşşar rejimini güçlendirir. Amerika'nın istediği de tam olarak budur. Bu Misakı yok etmenin en ideal şeri yolu, hedeflerinin tehlike boyutunu ortaya koymak, İslam'a muhalif olduğunu izah etmek ve Müslümanların devrimine ve gelecekte dinlerine karşı büyük tehlike içerdiğini dile getirmektir. İşte onun tehlike boyutu deşifre edilince, bütün Müslümanlarda ona karşı bir bilinç oluşacağı için Misak, başarısız olacak ve Misak sahiplerinin art niyetlerine de ket vurulacaktır. Bu nedenle ona karşı geniş halk tabanlı saldırılar yapmak, diğer silahlı grupları onun tehlikesine karşı bilinçlendirmek ve satılık medyanın içine çekmek istediği iç savaşın haram olduğu konusunda uyanıklık oluşturmak kaçınılmazdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ فَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ "Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır. Sakın Allah'ın, Rasullerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir." [İbrahim 46-47]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 23 Raceb 1435
M.  Perşembe, 22 May 2014

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER