Cuma, 29 Rebiu’s Sânî 1446 | 2024/11/01
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Muaz Hatîb Amerikan Cenevre Konferansı 1 Temelinde Suriye'yi Kurtarmak İçin Bir Çözüm Arıyor

Uzun süredir ortalarda gözükmeyen laik Ulusal Koalisyonun eski başkanı Ahmed Muaz Hatîb, Ramazan'ın son günlerinde ortaya çıkarak Müslümanlara yönelik bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Suriye'yi kurtaracak çözümden bahsetti. Bahsettiği çözümün Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti olarak bilinen İslami proje ile yakından uzaktan hiç bir alakası yoktur. Hilafet projesini, Müslümanların geneli ve kahir ekseriyete atfedeceği yerde El-Kaide ile irtibatlandırdı. Suriye'de birbirleriyle yarışan üç projenin olduğunu belirtti: "İran projesi, bazı Körfez ülkelerinin projesi ve El-Kaide projesi". Bu projelerin, savaşmak için insanların içgüdülerini harekete geçirdiğinden, mezhep çatışmasını körüklediğinden, Suriye halkının, rejim ve bu üç projenin vahşeti arasında sıkışıp kaldığından söz etti. Ardından çözüm önerisini sundu ve Muhalefet ve hükümet yanlısı güçlerin Suriye'nin bölünmesine karşı olduğunu kaydetti. Bu iki gücün, herhangi bir ulus veya bölgesel projenin ipoteği altında kalamayacağını ifade etti ve onları bu konuda yekvücut olmaya davet etti. Suriye'yi kurtarmak için de muhalefet ve hükümetin Suriye'yi tekrar eski günlerine geri döndürebilecek kişilere, Suriye'nin özgür çocuklarına bırakılmasını önerdi. Bunun için de gelin hem muhalefet hem de hükümeti bağlayan ve asla tek tarafın çıkarına olmayan, tüm insanlar için adaletli bir geçiş dönemi olabilecek müzakere ve karşılıklı anlayışa dayalı siyasi çözüm üzerinde anlaşalım, dedi. Sonra Suriye'yi kurtarmak için rejime akıllı bir karar almasını tavsiye etti. Ve "Eğer gerçekten müzakere isteniyorsa, biz elimizi uzatıyoruz. Bölgesel ve uluslararası projeler bizi yok etmeden önce bu projeyi tartışabilecek, ülkenin liderliği için nitelikli ve uzman kimseleri önerebilecek birilerini göndersin" dedi. Suriye halkının ancak ulusal bir proje üzerinde ittifak edebileceğini söyledi. Tabii göğsüne Fransız mandasının bayrağını koymayı da ihmal etmedi. Sıradan insanlara ve halka yakınlık göstermek adına da halk diliyle konuştu.

Bu konuşma, yeni bir evrenin başlangıç atmosferi içinde yapılmış gibi görünüyor. Amerika'nın üzerinde ısrar ettiği Cenevre Konferansı temelinde Amerikan çözümünün dayatılması, İtalyan de Mistura'nın Suriye Özel Temsilcisi olarak görevlendirilmesi, sonra kasap Beşşar'ın yeniden Devlet Başkanı olarak seçilmesi bu yeni evrenin başlangıcıdır. Muaz'ın dile getirdiği ile Amerika'nın istediği tıpa tıp aynıdır. Tüm insanlar için adaletli bir geçiş -ki kasıt geçiş hükümetidir-, rejimle müzakere çağrısı, İslami projenin reddedilmesi, ulusal projenin benimsenmesi, Amerika'nın istekleridir. Muaz, şu sözlerle de insanlara yeni bir bakış vaat etti: "İnşallah, geri dönüşümüz yakındır" Onun bu sözleri, bu yeni aşamada ona bir rol verileceğinin göstergesidir. Bu da, tekrar onun ortalıkta boy göstermesini gerektirir! Peki, bu rol nedir? Medya, İran tarafı ile "Suriye Ulusal Koalisyonunun" eski başkanı Muaz Hatîb arasında gizli görüşmelerin olduğunu ve Tahran'ın, Esed yemin ettikten sonra oluşturulacak hükümette başbakanlık görevini üslenmesini ona önerdiğini bildirdi. İster bu haber doğru olsun, isterse olmasın Hatîb ve Hatib'in düşüncesi, gelecekte Suriye sorununun çözümünde Amerika tarafından onu bir rol verilmesini uygun hale getirir. Uygun bir zamanın geleceği beklentisiyle daha önce bir kenara itilmiş olabilir.

Ey Şam diyarındaki Müslümanlar!

İşte Hatîb, lehinize değil aleyhinize hatiplik ediyor. Düşmanlarınızın ağzıyla konuşuyor. Sanki Suriye, İslami ümmetten bağımsızmış gibi Suriye'nin birliğinden dem vurarak düşük ulusalcılık naraları atıyor. Hiç bir zaman onun, Allah'ın Kitabı ve O'nun Peygamberinin Sünneti ile hükmeden tek İmam ve tek bayrak altında tüm Müslümanları toplayan bir devlet aracılığıyla İslami ümmetin birliğine dem vurduğunu duymadık. O, Amerika, Batı, mücrim Suriye rejimi ve İran nazarında ılımlı biri ise de ve çıkarları için istismar edilebilir olsa da Müslümanlar nazarında o siyasetten anlamayan biri olarak görülüyor. O, kâfir devletler tarafından İslami projeye karşı durmak ve onlarla birlikte bu proje ile savaşmak, laik ulusal projeyi savunmak ve onun uğrunda savaşmak için üzerine kumar oynayabilecekleri biridir. Mücrim Beşşar'a sivillere karşı işlediği suçların nedenini sorduğunda saf ve naif olduğu görünüyor. Çiğnenen ırzlar, akıtılan kanlar, öldürülen çocuklar, sakinlerinin başları üzerine yıkılan evler üzerinde müzakere için katile elini uzattığında da mümin kullar ve Allah'ın dinine yönelik gayret ve coşkuyu kaybetmiş olduğu görünüyor. Bu tür tutum alması ve böyle ifadelerde bulunması ilk kez değildir!

Ey Şam diyarındaki Müslümanlar!

Biladu'ş Şam ülkesinde cereyan eden çatışmanın, bir iç ve bölgesel çatışma değil, gerçekte Hadârat çatışması olduğunu herkes biliyor. Bölgesel devletler, sadece bu çatışmanın birer araçlarıdır. Bu konu üzerinde uluslararası fikir birliği olduğu aşikârdır. Ayrıca Suriye halkının bilinci ve Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın gözetimi karşısında, devrimi, İslami eksenden laik eksene saptırmak için kurulan kumpas ve komploların başarısız olduğu da açıktır. Tüm bu fedakârlıklardan sonra bu mübarek devrimin yüksek sesle Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ilan etmekten başka çaresi yoktur. Kadın ve çocuk katiline elimizi uzatamayız. Hakkımızda işlediği suçlara karşılık onunla müzakere edemeyiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez." [Hud 113] Çeşitli girişimler adı altında bu tür kumpas ve komplolardan sakının. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ فَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ "Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah, onu bilir). Sakın Allah'ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir." [İbrahim 46-47]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 2 Şevvâl 1435
M.  Salı, 29 Temmuz 2014

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER