Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ "Aralarında Allah'ın indirdikleri ile hükmet! Sakın onların hevalarına tabi olma ve Allah'ın sana i

Öfkeli Müslüman kitlelerin, hem kendisine hem de Müslümanlara acılar çektiren ve onları acılara boğan fasit rejiminin devrilmesine dönük haykırışlarının ardından tagut Bin Ali devrilmiş ve kaçıp gitmiştir. Peki ya rejim gerçekten devrildi mi??

Sistem, bir kişiye yada insanların boyunlarına tahakküm eden fasitlerden oluşan bir gurup çete bile olsa bir gurup insanlara ait değildir. Ancak sistem, yönetimin temeli olup insanları yaratan alemlerin Rabbinin emrine göre onların işlerini yürütmek ve ekonomik, içtimai, dış siyaset ve öğretim gibi alanlarda onları gözetmek için çizilmiş bir siyasettir... Osmanlı Hilafet Devleti'ni parçalayan sömürgeci kafirlerin tahakküm etmesinden bu yana ülkemize egemen olan rejim; ülkemize fitne fesat saçan ve halkına zulüm, baskı ve zorbalık uygulayan demokratik Fransa'nın tatbik ettiği demokratik kapitalist sistemin bozuk bir versiyonundan ibarettir... Ardından bu rejimi, İslam'ı hayatımızdan ayırsınlar, bizlere egemen olsunlar ve azapların en kötüsünü tattırsınlar diye bizleri sömürgeci kafir Batı'ya rehin olarak vermek için çalışan Burgiba ve Bin Ali üstlenmiştir.

Ey Müslümanlar!

Zulmün, geri kalmışlığın ve baskının nedeni, kapitalist rejime boyun eğmemizdir. Zira sömürgecilerin aşağılık kölesinden öte bir şey olmayan Bin Ali, bizlere sömürgeci Batılı devletlerin politikasını uygulamıştır. Şimdi de Bin Ali, aşağılanmış ve horlanmış bir şekilde kaçıp gitmiştir ama geride fasit rejimi bırakmıştır. Zira gerek Batı'nın hayranı olan gerek onun ajanlığını yapan gerekse de onun kültürüne bir sırtlan gibi sarılan bir takım simgeler, rejimi koruma çığırtkanlığı yapmaktadırlar. Ayrıca bildirimlerinde de aşırı bir şekilde fasitlere odaklanarak sorunun, sadece fesat içerisinde rejimi uygulayan kimselerde olduğunu vurgulamaktadırlar. Sonra yıllar boyu sizlere acılar tattıran kapitalist rejimin uygulanmasını sürdürmekten öte bir şey olmayıp tek kurtarıcı olarak tasvir ettikleri seçimlerle sizleri baştan çıkarmaktadırlar. Bunun üzerine de sizler, Müslüman oldukları zannıyla en iyi olarak gördüklerinizi seçtiniz. Daha sonra onların çığırtkanları, durumlarını pekiştirmek için bağırmaya başladılar. Sonra da onlar, Bin Ali'nin onayladığı bütün zalim anlaşmaları ve ittifakları korumaya çalışacaklardır. Nitekim yeni yöneticiler, sömürgeci Batı'nın çıkarlarını güvence altına almak için çalışmaya koyulmuşlardır. Böylece ülkemiz, çıkarlarını güvence altına almak isteyen Amerikalıların, İngilizlerin ve Fransızların olduğu sömürgeci liderlerin kıblesi ve türbesi haline gelmiştir... Zira değişim, bir tagutun yok olmasıyla sınırlı kalmış ve aynı rejimin temelleri nüfuz etmeye devam etmiştir. Ardından Bin Ali ve rejiminin erkanlarına verdikleri gibi yeni liderlere de onama belgeleri vermeye başlamalarının yanı sıra işbirliğine ve diğer ülkelerdeki ayaklanmalara bir örnek teşkil etsin diye de bu süreci başarmaya hazırlanmaktadırlar. O halde biz ve ümmetimiz, bir kez daha kapitalizm cehenneminin ve sömürgeci kafirlerin rezaletinin devam etmesine nasıl razı olabiliriz ki?

Ey Tunus Halkı! Ey Müslümanlar!

Sizin kahramanlıklarınızın kökleri, Allahu Subhânehu'nun beldenizi İslam ile şereflendirdiğinden bu yana gelen tarihin derinliklerine uzanmaktadır. Böylece beldeniz, hidayete erenlerin ışığı olduğu gibi Kuzey Afrika'dan Endülüs'e kadar olan fethin kıvılcımı da buradan atılmıştı.

Nitekim ayaklanma da bu tayyib ülkeden başlamış ve Sykes-Picot sınırlarını dahası "İsrail" varlığının sınırlarını korumaya devam eden sömürgeci devletlerin ajan yöneticilerine karşı olan diğer Müslüman ülkelere kadar uzanmıştır. O halde ayaklanmanın, bedenimizi paramparça eden mücrim sömürgecinin türettiği planlar içerisinde kirlenmesine nasıl razı olabiliriz ki? O halde ayaklanmaya öncülük edenleri kalabalık ayaklananlar haline getiren ve politikacıların akliyetlerine egemen olan Sykes-Picot sınırlarına nasıl razı olabiliriz ki?

Nitekim ayaklanma, kapitalist demokratik sistemin ürettiği ve politikacılar ile yöneticilerin de uluslararası sömürgeci kurumlar ile şartlarına boyun eğerek sadık kaldığı siyasî ve ekonomik durumlara karşı başlamıştır. O halde Uluslararası Para Fonu (İMF) ile Dünya Bankası'nın ölümcül şartlarına göre olan zalim kapitalist politikalara yeniden boyun eğmeye nasıl razı olabiliriz ki?

Ey Tunus Halkı! Ey Müslümanlar!

Bugün sizlerin, tagutun firarından dolayı mutlu olduğunuzu görüyoruz. Nitekim daha önce de Fransa'nın askerlerini çıkarmasından ve sizlere acılar tattıran ve tehlikelere atan 1959 anayasasını koymasından dolayı da mutlu olmuştunuz. Sonra size zulüm ve zorbalıkta bulunan firari tagut Burgiba yönetiminin yok olduğu, yani 07 kasım 1987 günü de mutlu olmuştunuz. O halde yüzlerin değişmesine ve hala göğüslerinize çöreklenerek musibetinize ve trajedinize neden olan kapitalist rejime bir kez daha mı aldanacaksınız? Dahası bu yeni yöneticilerin, azim olan Allah'a yemin ettikleri ve ellerinde de aziz olan Allah'ın kitabı olduğu halde Allah'ın kitabıyla yönetmeyip bizzat kafir kapitalist sistemle yöneteceklerini görüp duyduğunuz halde nasıl aldanabilirsiniz ki? Dolayısıyla bu, rejimin değişmediğinin bilakis değişenin ise sadece isimlerden ve yüzlerden başkasına uzanmadığının bir kanıtıdır. Dolayısıyla da bu yeni yöneticilerin hali, kendilerinden öncekilerin halinden daha iyi olmayacaktır.

Demokratik kapitalist sistem, insanları kendileri için yasalar koyan insanların kölesi yapan, onları egemen devletler ile şirketlerinin kölesi haline getiren ve insanları kendi çıkarlarını uygulamak için Batı'nın ortaya çıkardığı Birleşmiş Milletler, İMF, Dünya Ticaret Örgütü ve benzerleri gibi uluslararası kurumların kölesi yapan sömürgeci Batı'nın "dinidir." Sizin dininize gelince; rahmet ve hidayet dini olan, insanları ama tüm insanları kurtaracak olan, insanları kula kulluktan kulların Rabbine ibadet etmeye çıkarmasının yanı sıra demokratik kapitalizmin zulmünden İslam'ın adaletine ve rahmetine çıkaracak olan Rabbinizin razı olduğu azim İslam'dır.

Ey Tunus Halkı! Ey Müslümanlar!

Komutan, ehline yalan söylemez. İşte Hizb-ut Tahrir olarak bizler sizleri, 23 Kasım 1987 günü dağıttığımız neşriyatta tagut Bin Ali'ye aldanmamanız hususunda uyarmıştık. İşte bugün de Rabbinizin davetine icabet edesiniz diye azminizi bilemek istiyoruz:

- Başınızdaki zalim beşeri rejime sessiz kalarak ayaklanmanızı heder etmeyiniz...

- Batı'nın nüfuzunu ve kültürüne sırtlan gibi yapışarak onun güçlenmesi için çalışan ajanlarını alaşağı ediniz...

- İkinci Raşidi Hilafet Devleti yoluyla İslam'ı ikame etmek ve hükümlerini uygulamak için çalışınız... Zira Hilafet, Allahu Subhânehu'nun vaadi ve Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in müjdesidir...

- Böylece zulmün yok olduğu, beşerî kanunlar atıldığı ve beşerin Rabbine itaat edildiği tayyib bir yaşam olsun. Allahuteala şöyle buyurmuştur:

 

فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى* وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى "Artık benden size hidayet geldiğinde; her kim Benim hidayetime tâbi olursa o sapmaz ve bedbaht olmaz Her kim de zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur ve biz onu kıyamet günü de kör olarak haşrederiz" [Tâha 123 124]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti


H. 19 Safer 1433
M.  Cuma, 13 Ocak 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER