بسم الله الرحمن الرحيم
Onların Hileleri ve Hesapları Hizb-ut Tahrir'e Zarar Veremez
Güvenilir kaynakların bize aktardığına göre Hizb-ut Tahrir'in ülkede yükselen prestiji, kendilerini Tunus ve yurtdışındaki yabancı elçiliklere ve bakanlara satan Tunuslu politikacılar arasında günün konusu olmuştur. Hizb-ut Tahrir'in halk arasındaki popülaritesi, entrikacıları ve onların uşaklarını huzursuz etmiştir. Çünkü Tunus'ta tek aktif olan Hizb-ut Tahrir'dir. Özellikle Batı ve onun sömürgeci şirketleri, Hizbin servetler dosyasını gündeme getirmesinden ve İslami teşri metodolojisine bağlı kalmasından rahatsız oldular. Batılılardan biri, ülkenin üst düzey politikacılarından birine, "Hizb-ut Tahrir, uluslararası ve yerel olarak terörist kategorisine konulamaz. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir'i yasaklamak ya da en azından rolünü en aza indirmek için başka bir yolun bulunması gerektiğini" vurguladı.
Bu bağlamda biz, tüm karanlıkçı zümreye, hilekârlara ve aşağılık ajanlara yaptıkları her şeyin bizim nazarımızda ayan beyan olduğunu vurgulamak isteriz. Yine ardı arkası kesilmeyen sömürgecilik bahşişler ve korkunç paralarla beslenen partilerin, devrimden, ülke ve ümmetten şiddetle korkmaları gerektiğini de belirtmek isteriz
Ümmet, devrim ve bu ülkenin tertemiz halkı, Tunus halkının uyumadığını unutan kimselerden korkmalıdır. Yine insanları gafil avlamak amacıyla kasıtlı bir plan uyarınca hareket edenlerden de korkmalıdır. Bu kimseler, devrim ve halka karşı kin besleyen, insanların devirdikleri ve kovdukları eski rejimin adamları arasına sızıp, onları, yönetim ve idareye geri getiriyorlar. Ülke halkını mahveden partileri feshedildikten sonra tekrar parti kurmalarına olanak veriyorlar. Kurulan bu partiler, Bin Ali, Leyla Trabelsi ve Sahr Materi ile sürekli iletişim içindeler. Burada daha başka korkunç olaylar var ki akıl sahibinin tasdik etmesi mümkün değildir. Öyle tanınmış insanlar var ki Tunus'un Hafter'i olmak için hazırlanıyorlar. Ümmet, devrim ve ülke halkı, acil talimatlar almak için açıktan ve gizliden sabah akşam yabancı istihbarat ve siyasi çevreleri ziyaret edenlerden korkmalıdır. Bunlar, ülke için gönüllü ya da gönülsüz yani taviz ve uzlaşma ya da korkutma ve zorla uyulması gereken bir takım uygun koşullar belirliyorlar.
Güvenlik güçleri, özellikle de bunlar içindeki samimi insanlar, ülke ve halkını satan hainlerin, otoritenin şehveti için çizilen projelerin bekçi ve korumaları olmak istemiyorlar. Güvenlik güçleri içindekiler gibi ordu içindeki samimi subaylar da o hainlerin ne olduklarını, ülkede teslim etmedik hiç bir sır bırakmadıklarını çok iyi biliyorlar. Onların terör ile olan bağlarının da farkındalar. Sonra bu satılık hainler, orduyu dışlıyorlar, ordunun olaylara vakıf olmasını istemiyorlar. Ordunun, ülke ve ümmeti korumak için en son müdahale eden konumda olmasını istiyorlar. Orduyu anayasada görevi tanımlanmış cılız bir madde ile kayıt altına alıyorlar. Güçlü ordu olabilecek levazımdan onu yoksun bırakıyorlar.
Artık durumları bir sır olmayan bu sahtekârlara diyoruz ki, sadık dostlarınız olan büyükelçiliklere ve bakanlara şöyle deyin:
Hizb-ut Tahrir, emir alma, uysallık, taşlanma ve yasaklanma kabul etmez. İşte bakın siz, şuan Hizb-ut Tahrir'i reddetmekle karşı karşıyasınız. Gelin efendilerinize şunu anlatın ve iletin: Bizim tepkimiz asla terörizme karşı olmayacaktır. Çünkü Hizb-ut Tahrir, terörizmi benimsemez, sömürgecileri kızdıran Hizbe de terörizmi benimsemek yakışmaz. Bizim tepkimiz, kim olursa olsun, hangi ülkeye mensup olursa olsun yabancıları korumak için olmayacaktır. Zira Hizb, bunu bir ihanet ve ölümden beter kabul eder. Hizb, size bunu sesli ve görüntülü kayıtlarla, delil ve belgelerle ispat edecektir. Hizb, çatışmacı bir üslup benimser, hak konusunda yağcılık yapmaz. Ümmet içinde ve ümmetle birlikte çalışır. Nice krizler görüp geçirdi, ama sebat etti. Hiç bir şey onu değiştiremedi.
Hizbin, her zaman Rabbimizi hoşnut eden, inanan insanların kalplerine şifa veren ve ümmetin devrimini başarıya ulaştıracak sürprizleri vardır. Hizb-ut Tahrir, ümmetin emin bekçisidir. Sadece kendini savunmaz. Aksine hem ümmeti hem de az bir paha uğruna kendi ülkelerini satan hainleri içinde barındıran bu ülkeyi savunmakta onun boynunun borcudur.
Ama her zaman ümmet ve ülke içinde, gerek idare ve yargıda olsun, gerekse güvenlik ve orduda olsun ihaneti reddeden ve devrimden önceki kötü duruma dönmek istemeyen samimi insanlar vardır. Bunların tek eksiklikleri emaneti ehline iade edecek, yönetimi aklı başında olan birine verecek cesur bir karar almaktan yoksun olmalarıdır.
Hizb-ut Tahrir, bütün İslami beldeleri kurtarabilecek mükemmel bir projeye sahiptir. Biz, Hizb-ut Tahrir'in ayrıntılı programını ve kâmil anayasasını, Hizb-ut Tahrir'in faaliyeti konusunda "ilmühaber" müracaatımız esnasında bakanlığa, yetkililere, siyasi partilere ve derneklere sunmuştuk. Ülke halkını satılık ajanlardan ve insanlara hayır kapılarını kapatan, onları yeniden krize sürükleyen laik rejimden kurtarmak için o anayasayı incelemelidirler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللَّهِ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ "İnsanlar onlara: "Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun" dediler. Bu, onların imanını artırdı da: "Allah bize yeter. O ne güzel Vekil'dir" dediler." [Ali İmran 173]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
H. 7 Ramazan 1435
M. Cumartesi, 05 Temmuz 2014