بسم الله الرحمن الرحيم
"Başkanlık Sistemi" Demokratik Rejimin Farklı Bir Modelidir ve Savunulması Haramdır
İlk kez eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından başlatılan "Başkanlık sistemi" tartışmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarıyla birlikte yeniden gündeme gelmiş ve şu anda daha yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Hatta 7 Haziran genel seçimlerinden sonra anayasa değişikliği ile resmen hayata geçirileceği öne sürülmektedir. İktidar partisi ve taraftarları bu değişikliği hararetle savunurken, muhalif kesimler ise tek adam rejiminin aracı olduğu savıyla bunu reddetmektedir.
"Sistem" kelimesiyle ifade edilse de, aslında düşünülen, bir "sistem" değişikliği değil, yönetim üslubunun değiştirilmesidir. Çünkü ne sistemin cumhuriyetçi niteliği, demokratik yapısı, laik karakteri, ne de temel direklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Değişen sadece yürütme mekanizmasının yapısıdır ve bunun sistem değişimi olarak lanse edilmesi saptırmacadır. Hatta daha da ileri gidip bunun İslami bir model olduğunu, nihayetinde Hilafet'in getirileceğini iddia edenler de çıkabilmektedir. Oysa bizatihi Erdoğan, Eylül 2010'daki bir konuşmasında şöyle diyordu: "Başkanlık sisteminin hilafetle ne alakası var? Parlamenter demokrasi yine işliyor."
Gerçekte mesele, sırf bir yönetim modeli değişikliğinden ibaret değildir. Ortada sömürgeci kâfir devletlerin Türkiye üzerindeki nüfuz ve hâkimiyet mücadelesinin yeni bir aşaması vardır. Buna göre Amerika, kuruluşundan beri Türkiye Cumhuriyeti'ne sirayet etmiş İngiliz nüfuzunu adım adım yok etmeye çalışmaktadır ve AKP iktidarı boyunca bu yönde önemli bir ilerleme kaydetmiştir. İşte Başkanlık sistemi, bunun sembolik yönünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla bunu Özal ya da Erdoğan'ın kişisel arzusu olarak yansıtmak yahut bunun Türkiye için en ideal model olduğunu ileri sürmek batıl ve bozuk bir anlayıştır. Zira bu kuvvetli isteğin arkasında bizzat Amerika vardır. Öteden beri başkanlık sistemini savunduğu bilinen AKP milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu buna işaretle şöyle diyordu: "(Parlamenter sistem) başımızın belası. Bu modelin mayası bozuk. Bu sistem kokuşmuş İngiliz sistemi."
Dolayısıyla mesele, kokuşmuş İngiliz tipi parlamenter model yerine saptırıcı Amerikan tipi başkanlık modelinin getirilerek egemen sömürgeci gücün buradaki hâkimiyetini pekiştirmekten ibarettir. Meseleyi, kişiselleştirmek, Erdoğan'a veya AKP'ye özgü kılmak, iktidar-muhalefet kavgası biçiminde algılamak hakikatin saptırılmasından başka bir şey değildir.
Öte yandan böyle bir değişiklik, siyasi olarak miadını doldurmuş, ekonomik ve toplumsal yönlerden iflas etmiş, tarihsel akış içerisinde ömrünün son demlerini yaşayan ve bir asrı tamamlaması zor görünen bu fasit Cumhuriyet rejiminin bekasını sağlamaya dönük bir adımdır. Daha doğrusu, ihtiyarlamış bu çürük bedene bir nevi gençlik aşısı vurulmak istenmektedir. Heyhat! Ne beyhude bir çırpınış.
Ey Müslümanlar! İster İngilizci parlamenter model olsun, ister Amerikancı başkanlık modeli olsun, isterse başka herhangi bir demokratik-laik model olsun, tümü de küfür rejiminin farklı tezahürleridir. Demokrasi olsun, diktatörlük olsun, krallık olsun, federalizm olsun, hepsi de gayri-İslamidir. Oysa Müslümanların, iman ettikleri, tarihte asırlar boyunca uyguladıkları ve bugün en çok muhtaç oldukları İslam, kapsamlı ve mükemmel nizamlara sahip en sahih ideolojidir. İslam ideolojisinin yönetim biçimi ise hiç tartışmasız Hilafet'tir. Müslümanlara düşen, sömürgeci Batılı ideolojilerin farklı formlarına ve modellerine aldanıp küfre rıza göstermek değil, İslam ideolojisine her ne pahasına olursa olsun sahip çıkmak, savunmak ve onu dâhilde ve hariçte uygulayacak, İslam'ı bir nur ve hidayet olarak cihana taşıyacak Raşidi Hilâfet'i kurmak için el ele vermektir.
İşte Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti sizleri, bu tür siyasi aldatmalara asla kanmayarak, İslam'ın, Rasulullah'ın ve Müslümanların yılmaz savunucusu olacak, insanlığı küfrün karanlıklarından İslam'ın aydınlığına çıkaracak ve bugün İslam Ümmetinin yaşadığı her tür zulme, katliama ve musibete Allah'ın izniyle son verecek Hilafet'in ikamesi için kendisiyle birlikte çalışmaya davet etmektedir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (O'nun dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı (dini üzere) sabit kılar." [Muhammed 7]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
H. 16 Rabi’-ul Âhir 1436
M. Cuma, 06 Şubat 2015