Cumartesi, 14 Muharrem 1446 | 2024/07/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ürdün, IMF'ye Başvuruyor

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, geçen hafta Amman'a bir ziyarette bulunarak Ürdün Kralı Abdullah ve bazı yetkililer ile görüştü. Ardından bir basın toplantısı düzenleyerek şöyle dedi: "Ürdün bütçesindeki rekor açık küresel ekonomik krizin gölgesindeki istisnai bir durum değildir. Ancak bir endişe kaynağı olarak kalacaktır." Ve şöyle ekledi: "Ürdün dinarının Amerikan dolarına endekslenmesi politikasının değiştirilmesi tavsiye edilmez. Bu endeks, Ürdün ekonomisine fayda vermektedir." Ürdün'ün bütçe açığını çözmede IMF'den yardım almasına hiç değinmedi. Peki, IMF başkanı, Ürdün'e sadece krala selam vermek ve onunla hoş beş etmek için mi geldi? Yoksa bereketin bollaşması ve çöküntü içerisindeki bu ekonominin iyileşerek ayağa kalkması için eliyle Ürdün ekonomisinin alnını mest etmek için mi geldi?!

Ürdün Başbakan Yardımcısı Recai Muaşer, geçen şubat ayında Ürdün televizyonunda katıldığı Altmış Dakika programında ekonomik durumun olduğu gibi kalması halinde IMF'ye başvurma tehdidinde bulundu ve Ürdün ekonomisinin ulaştığı çöküntüyü şu şekilde ifade etti: Büyümenin yavaşlaması %2,7'ye dayandı, bütçe açığı 1,4 milyar Ürdün dinarına yükseldi, kamu borcu 11 milyar dinara ulaşmış olup bu milli gelirin %60'ına denk gelmekte, işsizlik oranı %12,9'a çıktı, ihracat %19,4 oranında düştü, yabancı yatırımlar %51 oranında düştü, yurtdışındaki işçilerin getirirleri %5,2 oranında düştü, Amman borsasındaki işlem hacmi büyük oranda düştü... Çöküş listesi bu şekilde uzayıp gitmektedir... Ayrıca Muaşer, bütçe açığının önümüzdeki beş yıl içerisinde olduğu gibi devam etmesi halinde kamu borcunun 16 milyar dolara ulaşacağını belirterek şu uyarıda bulundu: "Bu rakamlara ulaşmamız halinde IMF günlerine geri döneceğiz ve ondan yardım talep edeceğiz..." Acaba Recai Muaşer, bu rakamlara henüz ulaşmadı mı?!

 

Ey Müslümanlar!

IMF'nin devletlerin ekonomik sorunlarına müdahale etmesi bir cürümdür. Çünkü IMF, sorunları karmaşıklaştırır, çözmez. Hatta IMF, sorunun bir parçasıdır. Çünkü IMF, ülkelere ve insanlarına hiç bir faydası dokunmayan üretim amaçlı olmayan tüketim projeleri için devletlere faizli kredi imkanı sağlamaktadır. Faizle bile olsa gerçek üretim projeleri için devletlere kredi imkanı sağlamamaktadır. Böylece borçlar birikmekte ve devletler bu borçları ödeyememektedir. Böylelikle de bu borçlar, milletlerin ve halkların boyunlarına musallat olan bir kılıç gibi durmakta ve sömürgeci devletlerin hakimiyeti altında kalmaktadırlar. Bu borçlar biriktiğinde IMF, devreye girerek akıbeti, sorunları çözmek yerine karmaşıklaştırmak olan habis özelliği ile krediler vermektedir. Zira IMF, vergilerin arttırılması ve yerel üretimini teşvik etmediği temel emtia üzerindeki sübvansiyonların kaldırılması şartını koşmaktadır. Bu da fiyatların yükselmesine ve paranın değerinin düşmesine yol açmaktadır.

(Dünya Bankası ile Dünya Ticaret Örgütünün yanı sıra) IMF, sömürgeciliğin özellikle de Birleşik Devletlerin en etkin aracıdır. Zira devletlere, serbest piyasa, özelleştirme, yabancı sermaye yatırımı ve devlet kaynaklarının idare edilmesi politikasını sunmaktadır... Nitekim IMF'nin 1989 krizinden sonra Ürdün'e girmesinden bu yana Ürdün, fonun cürümsel politikaları nedeniyle trajediler ve ekonomik felaketlerle boğuşmaktadır.

Ürdün dinarının Amerikan dolarına endekslenmesine gelince; bu da bir cürümdür. Çünkü bu, dinarı doların yükselmesiyle yükselen ve düşmesiyle düşen ona bağlı sırf bir kağıt parçası haline getirmektedir. Doların tarihi ise -İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan- Bretton Woods Anlaşması'ndan bugüne kadar sürekli olarak düştüğünü göstermektedir. Bu da sürekli olarak dinarın değerinin düşmesine ve fiyatların sürekli olarak yükselmesi anlamına gelen alım gücünün düşmesine yol açmıştır. Paranın değerinin sürekli olarak düşmesi ise insanların mallarını batıl yolla yemektir ve bu şeran haramdır. İslam, nakdi sadece altın ile gümüş yapmış ve bu ikisinden başkasının olmasını haram kılmıştır. Banknot para kaçınılmaz olduğunda ise devlet, Beyt-ul Mâl'e veya devletin kasasına çıkartılan banknot paranın değeri ile tamamen eşdeğerde altın ve gümüş koymalı, herkes banknot parasını altın ve gümüş değeri karşılığında değiştirebilmelidir. Devletin bu altın ve gümüşte tasarrufta bulunması helal değildir. Çünkü bunlar bir emanettir ve bu emanetin sahipleri bunların yerine geçen bu kağıt paraları taşıyan kimselerdir.

 

Ey Müslümanlar!

Dünyadaki krizlerin gerçek sebebi, akidesi, nizamı, vakıayı tedavi edememesi ve krizlerin kendisinden ayrılmaz bir parçası olmasıyla kapitalist nizamının bozukluğudur. Zira o, Allah'tan başkasının katından olan bir nizamdır ve bir kimse Allah'tan başkasının katından olan bir nizama göre hareket ederse dünyasını kaybeder. Dolayısıyla sıkıntılı bir hayatı olur, ahretini kaybeder ve kör olarak haşredilir.

Kapitalist nizam, ekonomik sorunu mal ve hizmetlerin yetersizliği olarak görür. Ona göre çözüm, mal ve hizmetin piyasada bolca bulunmasını sağlamak için üretimi arttırmaktır. Bu mal ve hizmetlerin insanlara dağıtılmasının aracı ise serbest piyasa ve servetin elde edilmesinde insanların serbest bırakılmasıdır. Buna rağmen peş peşe gelen krizler bir türlü sona ermemektedir ve dünyanın tarihi buna şahittir. Çünkü sorun, servetin insanlara dağıtım aracını serbest piyasa, yani orman kanunu yapan nizamın kendisindedir. İşte şu anda mal ve hizmet fazlalığı bulunmasına rağmen Batı ağır bir ekonomik ve mali kriz yaşamaktadır. İslam ise piyasayı Habîr ve Alîm olan Allah Subhâanehu indinden inen şeri hükümlerle disiplinize etmiştir. Zira faizi, ihtikarı, anonim şirketlerini, hisse senetlerinin ticaretini, kumarı, borç tahvilleri çıkartılmasını, sahip olunmayan şeylerin satışını ve bugün bankaların yaptığı aynı anda birden fazla kişiye aynı miktarın kredi verilmesini yasaklamıştır... Ve benzeri şeri hükümler vardır. Yine servet dağılımını şeri hükümlerle düzenlemiştir. Zira servetin bazısını ferdi mülkiyet, diğer bir kısmını kamu mülkiyeti ve bir üçüncü kısmını devlet mülkiyeti kılmış ve tarım arazilerinin sahiplenilmesini bunları eken kimselere vermiştir... Ve benzeri şeri hükümler vardır... Ey insanlar, bunlar, Allah tarafından indirilmiş bir dağıtım aracıdır.

 

Ey Müslümanlar!

Özellikle ekonomide olmak üzere kapitalist nizamı benimseyen Batılı büyük devletler, üretim bolluğuna rağmen mali ve ekonomik krizin üstesinden gelmekten aciz kalmışlardır. O halde yöneticileri sömürgeci kafirlerle birlikte Müslümanlara komplo kurduğu İslam dünyasındaki ajan küçük devletler bunun üstesinden nasıl gelebilir ki?! Zira ne yeterli bir tarım var ne gerçek bir sanayi var. Böylece Müslümanlar, sömürgeci devletlerin hakimiyeti altında kalmaktadır. Başlarında bu ajan yöneticilerin bulunduğu İslam dünyasındaki bu nizamların varlığı, Müslümanların bunları kökünden söküp atarak alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş nizamı getirmek için muhlis çalışanlarla birlikte çalışarak halletmeleri gereken gerçek bir sorundur. Çünkü bir halifeyi çıkarmak ve Allah'ın kitabı ile Resulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in sünneti ile amel etmesi şartıyla ona biat edilmesi her Müslüman üzerine bir farz olup bunu terk eden günahkar olur ve bunun için çalışan ise sevaplandırılır. Nitekim SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ طَاعَةٍ لَقِيَ اللَّهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لاَ حُجَّةَ لَهُ، وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً "Her kim itaatten elini çekerse kıyamet günü hüccetsiz olarak Allah'a kavuşacaktır. Her kim de boynunda biat olmadan ölürse cahiliyye ölümü ile ölmüş olur." Biat ise ancak halifeye olur. O halde ölümünüzü cahiliye ölümü kılmayınız ey Müslümanlar!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti


H. 26 Rabi’-ul Âhir 1431
M.  Pazar, 11 Nisan 2010

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER