حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2021–MB–TR–03 |
H. 9 Raceb 1442 M. Pazar, 21 Şubat 2021 |
Ey İslam Ümmetinin Âlimleri! Hilafetin Yıkılışının 100. Yılı, Onurlu Bir Duruşunuzu Hak Etmiyor mu?
Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İslam Devletini kurmak için azami gayret sarf etti. Bu uğurda şiddetli eziyetlere ve büyük zorluklara maruz kaldı. Nihayet Evs ve Hazreç kabilesinin nusret vermesiyle Medine’de devleti kurdu. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’ye ulaştığında, devlet başkanı, yargıç ve ordu komutanının yaptığı işleri yapmaya başladı. Müslümanların işlerini güttü, aralarındaki husumeti çözdü, seriyelere komutanlar atadı, seriyeleri Medine dışına yolladı. Böylece ikamet ettiği ilk günden itibaren Medine’de devleti kurdu, toplumu sarsılmaz bir temel üzerine inşa etti, devleti korumak ve daveti yaymak için ordu hazırladı.
Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ölümünden sonra bile Müslümanların durumunu ve devletlerini önemsedi. Ebu Hurayra’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كَانَت بَنُو إسرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأَنْبياءُ، كُلَّما هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبيٌّ، وَإنَّهُ لا نَبِيَّ بَعدي، وسَيَكُونُ بَعدي خُلَفَاءُ فَيَكثُرُونَ»، قالوا: يَا رسول اللَّه، فَما تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: «أَوفُوا بِبَيعَةِ الأَوَّلِ فالأَوَّلِ، ثُمَّ أَعطُوهُم حَقَّهُم، وَاسأَلُوا اللَّه الَّذِي لَكُم، فَإنَّ اللَّه سائِلُهم عمَّا استَرعاهُم “İsrail oğullarını Nebiler yönetiyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ederdi. Benden sonra Nebi yoktur. Fakat benden sonra birçok Halifeler gelecektir.” Dediler ki Ey Allah’ın Elçisi bize ne buyurursun” dediler Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: “İlk biate ilkine vefa gösteriniz. Onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah, onları güttüklerinden hesaba çekecektir.” buyurdu.”İrbad b. Sariye’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bize namaz kıldırdı, sonra bize dönüp çok etkileyici bir vaazda bulundu. Onun etkisinden gözler yaşardı, kalpler titredi. Biri “Ey Allah Rasûlü! Sanki bu veda konuşmasıdır. Bize ne tavsiye ediyorsun” dedi. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem:
أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ، وَإِنْ عَبْدٌ حَبَشِيٌّ، فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ يَرَى اخْتِلَافاً كَثِيراً، وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الأُمُورِ فَإِنَّهَا ضَلَالَةٌ، فَمَنْ أَدْرَكَ ذَلِكَ مِنْكُمْ فَعَلَيْهِ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ المَهْدِيِّينَ، عَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ “Size Allah’tan korkmayı ve işitip itaat etmeyi tavsiye ediyorum. (Emir sahibi) olan kimse Habeşli bir köle bile olsa. İçinizde yaşayacak olanlar benden sonra pek çok ayrılık ve anlaşmazlıklara şahit olacaklardır. Dinde yeri olmayan fakat dindenmiş gibi gösterilmeye çalışılan şeylerden sakınıp uzak durunuz, zira onlar sapıklıktır. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa benim sünnetime ve hidayet üzere olan Hulefai’r-Raşidin’in sünnetine sıkıca sarılsın. Bu yola azı dişlerinizle sımsıkı sarılın ve sabredin.” buyurdu.”
Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, vefat edince, sahabeler tavsiyesine yetiştiler ve Müslümanlar için bir imamın varlığının büyüklüğünü fark ettiler. Bu yüzden Yüce Allah’ın Şeriatı ile yönetmek için bir Halefi atamaya koşuştular. İmam El Cüveyni der ki: “Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ashabına gelince, bir imam atamak için acele etmenin gerekli olduğunu gördüler, imam atamakla meşgul oldukları için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in na’şını ve defnini ertelediler.”
İslam ümmetinin selef ve halef âlimleri, Müslümanların Halifesi olması gerektiği konusunda icma etmişlerdir:
- İbn Hazm, “El Faslu Fi Mileli vel Ehvai vel Nahl” adlı eserinde der ki: “Ehli Sünnet, Şiiler, Hariciler, -Necdatlar hariç- imametin farziyeti konusunda icma ettiler.”
- İbn Hacer El Askalani, “Fethü’l Bari” adlı kitabında der ki: “En Nevevî şöyle dedi: “Bir Halife atamanın farziyeti konusunda icma ettiler. Farziyeti akıldan değil Şeriattan geliyor.”
- İbn Haldun “Mukaddime” adlı eserinde der ki: “İmam atamak, farzdır, farziyeti konusunda sahabe ve tabiinin icması olduğu biliniyor.”
- En Nesefi “El Akaid” adlı eserinde şöyle der: “Müslümanlar için hükümlerini uygulayan, hadlerini ikame eden, gediklerini dolduran, ordularını donatan, zekâtlarını alan, zorbaları, hırsızları, eşkıyayı yenen, cumaları ve bayramlar ikame eden bir imamın olması kaçınılmazdır...”
- İmam Kurtubi, “Tefsirinde” şöyle der: “Bu ayet, işitilen ve itaat edilen bir imam ve halife atama konusunda asıldır. İmamın nasbı, birliği sağlar, Halife hükümlerini uygular. El Esam dışında ümmet ve imamlar arasında bu konuda bir ihtilaf yoktur. El Esam da Şeriat sağırıdır.”
Genel olarak İslam ümmetine, özel olarak şeyhlere ve âlimlere diyoruz ki:
Bugün Müslümanların zilletinin, aşağılanmasının ve güçsüzlüğünün nedeni, Hilafet Devletinin yıkılışıyla İslam hükümlerinin hayattan uzaklaştırılmasıdır. Ebu Bekir, ümmetin ıslah ve yozlaşma nedenlerini açıkladı. “Allah’ın cahiliyeden sonra getirdiği bu Salih din üzerinde nasıl devam ederiz” diye soran kadına, “İmamlarınız dosdoğru olduğu sürece devam edersiniz.” cevabını verdi. Hafız İbn Hacer, Ebu Bekir ile kadın arasında geçen bu diyalog hakkında şöyle der: “Çünkü insanlar krallarının dini üzeredir. Baştaki dinin dışına çıksa kendisi sapmakla kalmaz, halkı da saptırır.”İbn Teymiye bunu doğrular ve şöyle der: “Ebu Bekir’in dediği gibi canlara ve mallara hükmeden Veliyyül Emirler düzgün olursa sıradan insanların da düzgün olduğu malumdur.”
İşte yüz yıldır İslam ümmeti, işlerini İslami yönetime göre güden bir Halifeden, arkasında savaşılan ve korunulan bir İmamdan yoksundur.
Yüz yıldır İslam ümmeti, İslam’ın ekonomik, ictimai, yönetim vb. sistemlerinin gölgesi altında yaşamıyor.
Yüz yıldır İslam ümmeti, İslami inancından kaynaklanmayan sistemlerin gölgesi altında yaşıyor.
Yüz yıldır farzların tacı hayatta değil.
Yüz yıldır hadis ulemasının, kelam âlimlerinin, Hanefilerin, Malikilerin, Şafiilerin, Hanbelilerin, Zahirilerin ve diğer âlimlerin, dinin ve Müslümanların varlığı devlete bağlıdır diye üzerinde icma ettiği varlık yıkılmıştır.
Bu onurlu bir pozisyonu hak etmiyor mu?
Bu, Müslümanlara bu korkunç trajediyi hatırlatmanızı hak etmiyor mu?
Bu, Alemlerin Rabbinin farz kıldığı şeri metoda uygun olarak bu dini hakim kılmak için Müslümanların çalışma gayretlerini bilemenizi hak etmiyor mu?
Bu, kollarınızı sıvamanızı, Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için çalışanlar ile birlikte çalışmanızı hak etmiyor mu?
Dikkat edin, en şiddetli bela, İslam’a dokunan beladır, Allah’ın söz aldığı kimselerin hiçbir hareketliliği yok. Öyleyse, kalkın ve Allah’ın İslam Devleti farzını yerine getirin. Ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu hatırlayın:
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ “Allah, Kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahit almıştı.”[Ali İmran 187]
#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |