Tartışma tiyatrolarının ardından Ürdün meclisinin 2017 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısını onaylamasına şaşırmadık. Çünkü insanlar, meclis tarihi boyunca vekillerin ardışık hükümetlere güvenoyu vermesine, yasamasına, bütçe yasası dâhil zalimce yasaları onamasına alıştılar. Hâlbuki bunların hepsi, büyük bir suçtur. Meclisin oynadığı rol, rejimin suçlarını meşrulaştırmak olan varoluşsal amacına hizmet etmektedir. Atasözünde de olduğu gibi “karanlık” işler deyince her zaman akla rejim gelir. Demek ki rejimin karanlık işlere olan ihtiyacı artmıştır ki görevi gereği hükümet, yoksulların kesilen organlarını, absorbe edilen kanlarını ve çalınan yiyeceklerini beyazlaştırma misyonunu üzerine alıyor!

Hükümetin hazırladığı bütçe, tamamen vergi bütçesidir. Doğrudan vergi gelirinin 5.201 milyar dinar olması öngörülüyor. Bu rakam, 2017 mali yılının tahmini toplam gelirinin yüzde 70,8’ne tekabül ediyor. Bu yıl bütçede 2016 yılına oranla 865 milyon dinar artış söz konusu. 2018 ve 2019 yılı bütçe gösterge rakamlarına göre vergilerde, 2018 yılında 783 milyon dinar ve 2019 yılında da 1,698 milyar dinar artış öngörülüyor. Diğer bir deyişle boğaz sıkma politikası giderek artacak. Tabi bütün bu artışlar, halkın cebinden çıkacak. Üstelik kötü ekonomik koşullar, geçim sıkıntısı, zamlar, doğrudan ve dolaylı vergi artışının yanı sıra sağlık, eğitim, ulaşım ve diğer kamu hizmetleri gibi zorunlu hizmetler dibe vurmuş durumda.

Ey Ürdün Müslümanları! Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Ürdün’e bahşettiği doğal zenginliklere rağmen zenginliklerimiz yağmalanıp heder ediliyor. Sadece yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz bile refah ve yaşam seviyemizi yükseltecek ve ihtiyaçlarımızı karşılayacak boyuttadır. Diğer zenginliklerimizi saymıyoruz bile. Örneğin Ürdün, dünyanın en büyük ikinci fosfat ihracatçısı ve altıncı büyük üreticisidir. “Ülkedeki Şeyl rezervlerinin, 40-70 milyar ton arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu, şu anki tüketime göre en azından önümüzdeki bin yıl boyunca ülkenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir miktardır.” Ayrıca potas, bakır ve diğer muazzam zenginliklerimiz de var. İzlediği politika gereği Ürdün rejimi, özelleştirme kisvesi altında kamu mülkiyetini ucuza satıyor, insanların cebini soyuyor. Ürdün halkını IMF ve sömürgeci kâfir Batının inisiyatifinde bırakmak için uluslararası kuruluşlardan kredi ve yardım dileniyor!

Ey Ürdün Müslümanları! Yaşadığınız ekonomik sıkıntı, yoksulluk ve felaketin sebebi, hayatımızın İslam sistemlerinden yoksun olması ve yoksun bırakılmasıdır. Bu felaketler, uygulanan köhne kapitalist sistemin kaçınılmaz sonucudur. Bu sistem bütün halkların sefaletinin yegâne nedenidir. Çünkü doğasında halkları sömürmek, kanlarını emmek, yoksullaştırmak, zenginliklerini yağmalamak, köleleştirmek, dünyanın bugünü ve geleceğine egemen olmak var. Ürdün’ün yaşadığı sorun, sadece yöneticilerin yolsuzluğu, zenginliklerin yağmalanması, hükümet ve yönetim beceriksizliği değil. Aynı zamanda bu yöneticilerin uyguladığı ve ülkeyi idare ettikleri sistem de bozuk. Yöneticilerin yolsuzluğu ve beceriksizliği ile sistemin yolsuzluğu ve cürümü bir arada toplanmıştır. Tek köklü çözüm, bozuk sistemi ve yöneticileri aynı anda değiştirmektir.

Ey Ürdün Müslümanları! Allah bizim ve tüm insanlık için İslam sistemini seçip beğenmiştir. İnsanlar için ekonomi, yönetim ve ictimaî hayatta işlerini düzenleyen sistemi en iyi bilen O’dur. Haydi, Allah’ın sizin için seçip beğendiği bu dine yönelin. Ve yegâne şeri siyasi varlığı kurmak için samimi insanlarla birlikte çalışın. Bu siyasi varlık, Allah’ın vaadi ve Peygamberin müjdesi olan Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletidir. Hilafet, dinin hükümlerini uygulayacak, ülkenize tamah edenlerin karşısında dikilecek, bugün ve geleceğinize komplo kuranların gözünü oyacaktır.