Afganistan’ın Birinci Başkan Yardımcısı Amrullah Saleh, sosyal medya aracılığıyla 14 Kasım saat 6.30’da 26. tur görüşmelerini gerçekleştirdiğini bildirdi ve hükümetin, Kabil Üniversitesi’ne yapılan saldırının beynini tutukladığını açıkladı. Saleh, “IŞİD’in bir marka olduğunu söyledik. Bu saldırıyı gerçekleştirenler çok kimliklidir: Hizb-ut Tahrir, Taliban, IŞİD ve diğerleri.”ifadelerini kullandı. Ayrıca, gerektiğinde belirli bir etiketi kullanmaya devam ettiklerini de sözlerine ekledi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, Birinci Başkan Yardımcısının pervasızca sığ sözlerini en güçlü şekilde kınar. Hizb-ut Tahrir, sadece Afganistan’da değil, Müslüman dünyasında kukla yöneticilerin, kalpsiz istihbarat servislerinin, kiralık katillerin ve kâfirlerin kötü paralı askerlerinin yürüttüğü her türlü terörizmden nefret eder ve beri olduğunu açıkça ilan eder.

Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasının en büyük entelektüel ve siyasi partilerinden biridir, Afganistan’da meydana gelen güncel olayları yakından izliyor. Siyasi analistlere, cami imamlarına, aşiret liderlerine, eğitim kurumlarına ve gazetecilere yapılan son terörist saldırıların, Afganistan’da devam eden savaşta önemli bir rol oynayan acımasız istihbarat servisleri ve iğrenç suikastçıların komplosu olduğunu vurguluyor.

Kabil Üniversitesi’ne yapılan acımasız saldırı tamamen gizli, yürek kırıcı ve insanlık dışı bir olaydır. Ancak Afganistan’ın birinci Başkan Yardımcısı, bu tür suçlamaların arkasına saklanmaya ve halkın sorularından sorunsuz bir şekilde kaçınmaya çalıştı, çünkü tamamen çaresiz ve sorumsuzdu. Bu yüzden kamuoyunu kurnazca şaşırtmaya çalıştı. Acımasız suçları için bir öğrenciyi suçladı. Bu, aslında, hükümetin kurduğu bir komplodur. Ve şimdilik, Taliban ve IŞİD ile birlikte Hizb-ut Tahrir isminden bahsediyor gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Hizb-ut Tahrir, Peygamber metodolojisine göre tüm dünyada entelektüel ve politik bir mücadele yürütmektedir. Toplumu değiştirmeyi ve bir İslam Devleti (Raşidi Hilafet) kurmayı amaçlıyor. Bu nedenle hiçbir zaman radikal maddi ve askeri eyleme başvurmamıştır. Çoğu Afgan politikacı, kabile liderleri ve Müslümanlar, Afganistan’da yarım asırdan fazla bir süredir Hizb-ut Tahrir’in faaliyetlerine yakından tanık oldular.