Afganistan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Ofisi, geçtiğimiz günlerde Kapisa eyaletinin statükosuna ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, Hizb-ut Tahrir’in bir parti olmadığı, “terörizm” ilkokulu olduğu belirtildi. İldeki Ulusal Güvenlik Müdürlüğüne (NDS), Hizb-ut Tahrir’in tüm üyelerini tespit etme, Kapisa ilindeki Afganistan “İslam” Cumhuriyeti’ne muhalefet edenleri ve mevcut sistemi gayri meşru görenleri derhal tutuklama görevi verildi. Açıklamada, 63 Hizb-ut Tahrir üyesinin Takhar ilinde tespit edildiği, hükümetin haklarında gerekli bilgileri topladığı kaydedildi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, aşağıdaki noktaların dikkate değer olduğuna inanıyor:

Birincisi, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Ofisi, ayıplanacak bir hata yaptı. Hizb-ut Tahrir bir okul değildir, siyasi bir partidir, ümmetin kalbinde derin köklere sahiptir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için entelektüel ve politik mücadele yürütmektedir. 60’tan fazla ülkede aktiftir. Hizb-ut Tahrir, her türlü terör eylemini nefretle kınar ve muafiyetini açıkça ilan eder. Aslına bakılırsa süper güçler, her zaman Hizbin faaliyetlerini kukla rejimleri aracılığıyla durdurmaya çalıştılar, ama başarısız oldular. Sonuç olarak entelektüel ve politik çaresizlikleri nedeniyle bu tür temelsiz suçlamalara başvurdular.

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Ofisi’ni takıntılı, partizan ve yanlış kararlar vermeden önce İslam’ın politik sistemi (Nübüvvet metodu üzere Hilafet) aracılığıyla İslam’ın egemenliğine çağrıda bulunanların yolunda duranların akıbetinden ders almaya çağırıyoruz. Örneğin, Arap ve Orta Asya rejiminin kana susamış diktatörlükleri -Saddam Hüseyin, Hüsnü Mübarek, Muammer Kaddafi ve İslam Kerimov- yüce İslam davetini engellemek için dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatlarıyla masif bir şekilde işbirliği yaptılar, ama aşağılandılar ve yeryüzünden silinip gittiler. Hizb-ut Tahrir ise dünya siyaset arenasındaki mücadelesini her zamankinden daha güçlü bir şekilde sürdürmeye devam etti.

İkincisi, Hizb-ut Tahrir, Afganistan Müslümanları ve mücahitleri arasında seçkin bir konuma sahiptir. Herat’tan Badakhshan’a, Mazzar’dan Khost ve Kandahar’a kadar Afganistan genelinde gençler, yaşlılar, etkin kişiler, kabile liderleri ve bu ülkenin seçkin âlimleri Hizb-ut Tahrir’i harika bir şekilde tanıyorlar; bu yüzden Afganistan genelinde Hizbin gençleriyle ayrılmaz ilişkilerini sürdürüyorlar. Bu nedenle, Afganistan Müslümanlarının kalbinde, inancında, düşüncelerinde ve duygularında yerleşik böyle büyük bir partiye yönelik asılsız suçlamalar, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısının kişisel İslam nefretinin kanıtıdır.

Üçüncüsü, şuan Afgan hükümeti, reddedilemez bir çöküş yaşıyor, bu yüzden egemen siyasal sistemi kurtarmak için her şeyi yapıyor. Bu amaçla bazen yanlış suçlamalara başvuruyor, diğer yandan kamuoyunun dikkatini önemli sorunlardan saptırmak için aldatıcı hikâyeler uyduruyor. Sonuçta Hizb-ut Tahrir’e karşı bu tür temelsiz suçlamalarda bulunmak ve Hizbin üyeleri hakkında bilgi toplamak, mevcut sistemin çöküş sürecini hızlandıracaktır.