Afganistan’daki ani ve öngörülemeyen gelişmeler, Afganistan’ın gelecekteki siyasal sistemine karar vermek için çeşitli siyasi grupları, aşiret liderlerini ve etkili insanları bir kez daha farklı bir mecraya soktu.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, tüm siyasi liderlere, etkili aşiretlere, eski mücahitlere, çeşitli gruplara, iktidardaki insanlara ülkenin tarihi bir dönemeçten geçtiğini hatırlatıyor. İnsanlar iki seçenekle karşı karşıya: 1- Hilafeti kurarak Allah’ın sistemini ikame etmek ve / veya 2- Geçmişin aynı acı deneyimlerini tekrarlayarak insan yapımı sistemi benimsemek.

Şu anda ABD, Avrupa, BM ve bölge ülkeleri, İslami nişaneleri olan, uluslararası hukuka bağlılık gösteren, ulusal sınırlara saygı duyan, laiklik ile İslam karışımı ve uluslararası toplum onaylı ‘katılımcı bir sistem’ konusunda Afganistan’daki çeşitli siyasi partilerle istişarede bulunuyor. Katılımcı sistem, yüzlerin değişeceği, ancak mevcut yasaların, sistemin ve yapının geçerliliğini koruyacağı bir sistem anlamına geliyor. Bu tür versiyonlar, son yirmi yılda Afganistan’ı iç savaşın, başarısızlığın ve siyasi çıkmazın eşiğine getirdi. Afganistan Müslümanlarının kahir ekseriyeti, alternatif olarak İslam Devletinin kurulmasını ve İslam Şeriatının uygulanmasını arzuluyor. İşgale karşı yıllarca süren entelektüel, politik ve askeri mücadelenin ardından ele geçirilen fırsat gerçekten çok büyük. Siyasi partiler ve etkili insanların yanlışlıkları yüzünden defalarca kaçırılan bu fırsatı, dar görüşlülük ve düşüncesizliğe kurban gitmemelidir.

Hizb-ut Tahrir, tüm siyasi liderleri, etkili kabileleri ve grupları, ABD’nin, BM’nin ve bölge ülkelerinin Afganistan’ın gelecekteki siyasal sistemiyle ilgili önerilerini kesinkes reddetmeye, Müslümanların (İslam Şeriatını geri getirmeyi amaçlayan) fedakârlıklarını çarçur etmemeye çağırıyor. Zira bu istenmeyen sonuçlara yol açacaktır. Bunun yerine enerjinizi Allah’ın sistemini kurmak için harcayın. Hilafeti geri getirin ve mevcut fırsatı en güzel şekilde değerlendirin! Gerçekte Afganistan ve bölge, Müslümanların yüreklerinde entelektüel, politik, ekonomik ve askeri yeteneği geliştirdi. Allah’ın sistemi benimsenir ve yanıt verilirse, inşallah bu ülkenin dertli halkı önderliğinde dünyanın bu köşesinde büyük değişiklikler meydana gelecektir. Bu, böyle bir hedefe inanan, zorluklara sabreden, şeri hükümlere göre eylemde bulunan güçlü insanların olmasını gerektirir. Bu, Allah’ın Ensar’ı (Allah’ın yardımcıları) olmak, Allah’ın sistemini kurmak, sahabe yolunda yürümek ve dünyanın geçici zevkleri yerine cenneti seçmek isteyenler için büyük bir fırsattır. Bilge sahipleri için ne büyük bir fırsattır!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}