حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
No: AF-BA-2023-MB-TR-07 |
H. 23 Rabi-ul Evve 1445 M. Pazar, 08 Ekim 2023 |
Afganistan ile Pakistan Arasındaki Gerilim Ancak Hilafetin Kurulmasıyla Çözülebilir!
Afganistan ile Pakistan arasındaki sınır gerilimleri ve siyasi anlaşmazlıklar bu günlerde bir kez daha tırmandı. Pakistan İçişleri Bakanı Sarfaraz Bhakti geçtiğimiz günlerde tüm mültecilerin Kasım ayı sonuna kadar ülkeyi terk etmeleri gerektiğini, aksi takdirde zorla sınır dışı edileceklerini söyledi. Bhakti, yaklaşık 1,7 milyon Afgan’ın Pakistan’da ikamet etmek için herhangi bir yasal belgesinin bulunmadığını sözlerine ekledi. Spin Boldak Kapısı’nda Afgan güçleri ile Pakistan sınır güçleri arasında çıkan sınır çatışmasında, biri 12 yaşında bir erkek çocuk olmak üzere iki Pakistanlının öldüğü ve diğerinin de yaralandığı bildirildi. Ayrıca aralarında iki çocuğun da bulunduğu üç Afgan’ın da yaralandığı kaydedildi.
Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti bu tür çatışma ve pozisyonları kınıyor ve şu hususlara dikkat çekiyor:
1- Milliyetçilik, laik inançtan geliyor, ayrıca cahiliyenin modern bir tezahürüdür. Dolayısıyla ideolojisini ve politikalarını ulus-devlet ve çıkarları temelinde şekillendirenler, milliyetçiliği esas almaktadır. Bir Müslüman, sözde ulus devleti ve ulusal sınırları savunmak için ölüyor ya da öldürülüyorsa haram işlemiştir. Bu esasa göre Pakistan hükümetinin Afgan mültecilere yönelik tutumu ve iki ülke arasında sınırda yaşanan çatışmalar, şeran haramdır. Cübeyr bin Mutim’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَيْسَمِنَّامَنْدَعَاإِلَىعَصَبِيَّةٍ،وَلَيْسَمِنَّامَنْقَاتَلَعَلَىعَصَبِيَّةٍ،وَلَيْسَمِنَّامَنْمَاتَعَلَىعَصَبِيَّةٍ“Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir” [Ebu Davud]
2- Pakistan yöneticileri, Müslümanlara ihanet etmeye devam ediyor. Amerikan politikalarına izlemeleri nedeniyle Pakistan halkına ve tüm Müslümanlara ihanet etmişlerdir. Pakistan’ın son dönemde takındığı tutumun kökleri de yönetici elitlerin ihanetine ve kişisel korkularına dayanıyor. Öte yandan Afganistan’daki hükümet yetkililerinin takındığı tutum da şeriat ile örtüşmüyor ve önceki cumhuriyet rejiminin tutumlarından pek de farklı değildir. Afganistan Savunma Bakanı yaptığı açıklamada, “Uluslararası kuruluşların, Birleşmiş Milletlerin ve kendilerini insan haklarının savunucusu olarak gören ülkelerin, Pakistan’ın böyle bir tavır izlemesini engellemelerini umuyoruz.” dedi. Uluslararası kuruluşlardan iyilik beklemek, Şeytan’dan hidayet beklemek gibi bir şeydir! Bu uluslararası örgütler, İslam ülkelerini ulusal sınırlar temelinde bölenlerin ve şeytani politikalarını güvence altına almak için başlarına hain yöneticiler atayanların ta kendileridir. Onlardan nasıl bir iyilik beklenebilir ki? Öte yandan Taliban hükümetinin şiddet ve aşağılayıcı yüzünü göstermeye çalışan da bu örgütlerdir. Örneğin, Uluslararası Af Örgütü’nün Güney Asya’daki araştırmalardan sorumlu geçici bölge direktör yardımcısı Nadia Rahman, “Pakistan’daki Afganların Taliban’ın zulmünden kaçtıklarını...” söyledi.
3- Pakistan, Amerika’nın dostluğuna ve müttefikliğine güvenenler için acı bir derstir. Amerika’nın çıkarlarını gerçekleştirmek için sarf ettiği tüm çabalara rağmen Pakistan hükümeti ve ordusu kritik bir aşamadan geçiyor, zira Amerika son dönemde Pakistan yerine Hindistan’ı tercih etmiştir. Amerika, bu politika temelinde Pakistan’ı batı sınırlarında oyalamayı hedefliyor ve böylece Keşmir meselesine (doğu sınırı) odaklanmasını engelleniyor, ki Hindistan sorunsuz bir şekilde ilerleyebilsin ve Çin’e karşı potansiyel bir güç olarak yükselişini sürdürsün.
Amerika, bu politikaya dayanarak, bir yandan Afganistan ile Pakistan arasında düzenli sınır çatışmalarının devam etmesini istiyor diğer yandan da Hindistan’ın bölgesel hegemon güç haline gelmesini istiyor. Biz Hindutva ideolojisinin tüm politikalarını etkilediği Hindistan’dan bahsediyoruz. Bu politika uyarınca Hindistan, Müslümanları kısıtlıyor, işkence ediyor, tecavüz ediyor, öldürüyor, camileri yıkıyor, Müslüman kadınları sırf örtündükleri için aşağılıyor. Hindistan bu bölgeye liderlik etme hayali kuruyor. Bu yılki G20 toplantısında Modi Hindistan’dan “Bharat” olarak bahsetti. Bharat, Myanmar’dan Afganistan’a kadar uzandığı varsayılan Hindistan’ın tarihi adıdır. Diğer bir deyişle İmparatorluğun yanı sıra Hindu inancının kapsama alanı anlamına geliyor. Afganistan ve Pakistan arasındaki sınır çatışmaları da bu tür ABD-Hindistan politikalarının önünü açıyor.
Dolayısıyla mevcut ulusal sınırlar, böyle kaldığı sürece Müslümanların bölünmüşlüğü devam edecektir. Hükümetin politikaları, ulus-devlet ve ulusal çıkarlara dayandığı sürece yöneticiler, ülkeyi yönetmeye, Amerikan politikaları da bölgeyi kontrol etmeye devam edecektir. Dolayısıyla bölge herhangi bir değişikliğe tanık olmayacaktır. Bölge haritası İslam esasına göre değiştirildiğinde ancak değişim olacaktır. Hilafet kurulmadıkça değişiklik olmayacaktır. Hilafet, Müslümanları kurulu Batılı ulus devlet sisteminden ve İslami olmayan egemen rejimlerinden kurtaracaktır. İslam buna çağırıyor, İslam’ın çağrısında hem dünyada hem ahirette kurtuluş vardır.
وَعْدَاللهِلَایُخْلِفُاللهُوَعْدَهُوَلَكِنَّأَكْثَرَالنَّاسِلَایَعْلَمُونَ“Allah, (onlara zafer konusunda) bir vaatte bulunmuştur. Allah, vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.” [Rum 6]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Afganistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://hizb-afghanistan.org/ |
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org |