Salı, 14 Recep 1446 | 2025/01/14
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu

No: AL-BA-2025-MB-TR-01 H. 10 Raceb 1446
M. Cuma, 10 Ocak 2025

Baerbock, Sömürgeci Bir Misyonda: Alman Dışişleri Bakanı’nın Şam’da Öne Sürdüğü Talepler, Sadece Net Bir Yanıtla Susturulabilecek Küstahça Bir Şantaj Girişimidir

3 Ocak 2025’te, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Fransız mevkidaşı Jean-Noël Barrot ile birlikte Suriye’nin mevcut lideri Ahmed El Şara’yı ziyaret etti. Baerbock, “Esed rejimi sonrası Suriyeliler, ülkelerinin geleceğini yeniden inşa etme şansını yakaladılar. Fransız mevkidaşımla birlikte AB adına bugünkü ziyaretim Suriyelilere açık bir sinyaldir. Ancak bu, tüm etnik ve dini grupların dahil olduğu bir siyasi diyaloğu gerektiriyor. Kadınların bu sürece katılımı şarttır, çünkü bu bölgede kadın haklarının toplumsal özgürlüğün ölçüsü olduğu açıktır” ifadelerini kullandı. Baerbock Kürtlerle ilgili olarak, “Güvenilir güvenlik garantileri oluşturulmalı ve Demokratik Suriye Güçleri (DSG), yeni güvenlik yapısına entegre edilmelidir. Bu amacı gerçekleştirmek için çeşitli gruplar arasında müzakerelerin başlatılması önemli bir ilk adımdır ve bu süreç Almanya’nın katılımıyla gerçekleşmiştir. Söz konusu tüm grupların hem anayasa sürecine hem de gelecekteki Suriye hükümetine dahil edilmesi gerektiği mesajı, Şam’daki yeni liderlere kesin bir dille iletildiğini” kaydetti. Bakan, “Suriye’deki kimyasal silahların yerlerinin tespit edilip en kısa sürede Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü ile eş güdümlü olarak imha edilmesi gerektiğini” ifade etti. Baerbock “Bu silahların güvenli bir şekilde yok edilmesinin, hem bölgenin hem de yerel halkın korunması açısından elzem olduğunu belirtti. Ayrıca, “Suriye’nin uluslararası topluma entegrasyonunun Avrupa güvenliği için önemli bir çıkar teşkil ettiğini” vurguladı. Baerbock, “Bu durumun, hem ülkenin toprak bütünlüğünü koruyacağını hem de Suriye’nin yeniden yabancı güçlerin etkisi altında bir piyon haline gelmesini veya IŞİD gibi radikal gruplar için bir deneme sahasına dönüşmesini engelleyeceğini” ifade etti. Genel olarak, “Suriye’deki yeni başlangıç, yargı ya da eğitim sisteminin İslamlaştırılmasını hedefleyen adımlarla engellenmemelidir. Alman ya da Avrupa desteği, yeni İslami yapıların oluşmaması şartına bağlıdır.”

Federal Dışişleri Bakanı, Şam’a yaptığı ilk ziyarette, iş birliğini ifade eden bir tutum sergilemek yerine, Suriye’deki laik düzeni muhafaza etmeye yönelik bir dizi talepler listesiyle geldi. Herhangi bir destek yalnızca belirlenen şartların sağlanması durumunda verilecektir ve bu destek, Batı’nın devlet ve toplum tasavvuruna uygun bir Suriye sisteminin inşa edilmesini amaçlayacaktır...

Bakanın sunduğu öneriler aslında Şam’daki yeni yönetim için bir tehdit niteliğindedir: Ya ekonomik destek ve kalkınma, ya da yaptırımlar ve yalnızlık. Ya azınlıkların katılımı ve toprak bütünlüğü, ya da ayrışma ve bölünme. Ya silahlanmanın azaltılması, ya da stratejik silah sistemlerine karşı daha fazla askeri saldırı.

Farklı baskı mekanizmalarına işaret ederek bakan, Suriye’deki yeni liderlere boyun eğdirmeyi amaçlayan bir tehdit senaryosu oluşturma gayreti içindedir. Bu durum, Almanya’nın Esad rejiminin devrilmesinden sonra da rolünün değişmediğini ve esas hedefin Suriye İslam devrimini engellemek olduğunu göstermektedir. Almanya, 1974 yılından bu yana Esad diktatörlüğü ile diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurmuş ve İslami özgürlük mücadelesini sistematik bir şekilde engellemiştir.

Siyasi arenada ise, BM’nin 2254 sayılı kararını destekleyerek İslami güçleri dışlayıp laik muhalefeti Esed rejimiyle uzlaşmanın ana aktörü haline getirmiştir. Hukuki alanda ise, terörizm bahanesiyle birçok adaletsiz yargı kararıyla Suriye’deki silahlı mücadeleyi kriminalize etmiştir. Aynı zamanda, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) gibi ayrılıkçı ve devrim karşıtı güçlere askeri ve mali destek sağlamıştır.

Baerbock’un Suriye’de yargı ve eğitim sistemlerinin ‘İslamileştirilmesine’ ilişkin uyarısı, onun asıl misyonunu gözler önüne sermektedir: Suriyeli Müslümanların temel inançlarından doğan bir toplum düzeninin kurulmasını önlemek.

Almanya Dışişleri Bakanı tarafından sergilenen bu sömürgeci dikteye karşılık verilebilecek tek yanıt, diplomatik ilişkilerin tamamen kesilmesidir. Ancak bu şekilde Alman hükümeti, İslam ve şehitlerin kanı üzerinden yapılacak her türlü pazarlığın reddedildiğini ve ümmetin bu değerlerden ödün vermeyeceğini anlayabilir.

Alman hükümeti, Suriye’deki Müslümanlara daha fazla tehdit yöneltmekten kaçınmalıdır. Çünkü Dışişleri Bakanı’nın kullandığı dil, İslam ümmetine savaş açan ve her türlü yöntemle onu parçalama ve bölme siyaseti güden yeni muhafazakârların dilidir. Bu politika da Afganistan’da olduğu gibi Suriye’de de başarısız olmaya mahkûmdur. Çünkü Hilafet düşüncesi, Şam halkının inancıyla, kimliğiyle ve köklü İslami tarihiyle iç içedir. Çok yakında bu fikir, Şam diyarında ve tüm Ortadoğu’da siyasi gerçeklik olarak kendini gösterecek, tüm sömürgeci entrikalara kesin bir son verecek ve sahiplerine şeytanın vesveselerini unutturacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

أَلَا إنَّ عُقْرَ دَارِ الإِسْلامِ الشَّامُ“Biliniz ki İslam’ın kalbi Şam’dır”

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER