22 Şubat 2018 tarihinde, Hindistan Genelkurmay Başkanı Bipin Rawat, bir seminerde yaptığı konuşmasında, “Bangladeş uyruklu yasadışı göçmenlerin, Hindistan’ın kuzeydoğu bölgelerine planlı göçü, Çin destekli Pakistan’ın Hindistan’a karşı yürüttüğü “vekâlet savaş”ının bir parçasıdır” ifadelerini kullandı. ^{[22.02.2018 India Times]} Hindistan ve Bangladeş ana akım medyasının aktardığı bu açıklamanın siyasi arenada büyük yankı uyandırmasına rağmen Hasina hükümeti, sessizliğini koruyarak Müslümanlar ve Bangladeş’in baş düşmanına olan kararlı sadakatini gösterdi. Rawat’ın, Bangladeş’in Pakistan vekâlet savaşında kullanıldığına dair bu korkunç ifadesi, “chetona” (kurtuluşu) ruhu ile övünen rejimi nedense hiç rahatsız etmedi.

Ey Bangladeş Müslümanları! Bu egemen sınıfın bizi Hindistan’ın emriyle aşağılamak ve rezil etmek için hiçbir çabadan kaçınmayacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Bu bölgede kabadayılık taslayan Hindistan, daha bir kaç yıl öncesine kadar cesur Bangladeş ordusuyla uğraşacak cesarete sahip değildi. Bu şirk ülkesi, 2001 yılında Padua ve Rowmari sınırında milis kuvveti Bangladeş Sınır Muhafızı (BGB) tarafından uğradığı yenilginin kâbusunu daha üzerinden atmış değil. Ama ne yazık ki Hasina rejiminin Hindistan’a olan sadakati yüzünden bu halk hayal edilemez zararlar gördü. Bu rejim, ülkenin her köşesinde Hindistan’ın hâkimiyetini egemen kılmak için her türlü kolaylık ve imkânı sağladı. 2009 yılında iktidara geldiğinden beri bu rejimin temel amacı, ordunun moralini bozmak ve Pilkhana katliamı gibi katliamlar yoluyla askerlerimizin kalbine “hançer saplamak”tır. Uzun değil daha çok kısa zaman öncesine kadar Hindistan ordusu, askerlerimizin eğitim ve tatbikatında dış baş düşman olarak kabul edilirdi. Şimdiyse Hasina rejimi, askeri tatbikatlarda artık Hindistan’ı bir tehdit olarak görmüyor. Tersine askerlerimiz, kardeş katili Hint ordusuyla “Sampriti”gibi yıllık ortak askeri tatbikat yapmaktadır. Bu, kindar rejimin eseridir. Dolayısıyla müşrik generalin bu saldırgan açıklamasına uşak rejimden güçlü bir tepki beklemek hayal ürünüdür.

Ey Müslümanlar! Hadi gelin şanlı Hilâfetin avdeti mücadelesinde Hizb-ut Tahrir’e katılın ve destek verin. Zira Hilafet, Batılı sömürgeciler ve onların bölgesel müttefiklerine sadık tüm yerel ajanların belini kıracak ve bu ümmeti özlediği izzet ve onura yeniden kavuşturacaktır.

Ey Bangladeş ordusu içindeki samimi subaylar! Yıkım, onursuzluk ve haysiyetsizliğin nedeninin, bu itaatkâr rejimin Batılı emperyalistlere ve müşriklere gösterdiği sadakat olduğunu fark etmenin zamanı gelmiştir. Zafer, izzet ve gücün yegâne yolu, ikinci Raşidi Hilâfet altında cihat bayrağını dalgalandırmaktır. Onun için Hizb-ut Tahrir’in samimi çağrısına cevap verin ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için ona nusret verin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ بَلْ اللَّهُ مَوْلاَكُمْ وَهُوَ خَيْرُ النَّاصِرِينَ“Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.” Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.”^{[Ali İmran 149-150]}