حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilayeti
Medya Bürosu
No: BGu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130008 |
H. 26 Cumâde’l Ûlâ 1432 M. Perşembe, 28 Nisan 2011 |
- Basın Açıklaması - Diktatör Yöneticilere Karşı Hak Sözü Haykırmak, Müslümanlara Farzdır ve İmanın Tezahürlerindendir
Hizb-ut Tahrir üyeleri, bugün cuma salahından sonra Dakka, Sylhet, Chittagong'daki mescitlerde genel hitaplarda bulundular. Zira konuşmacılar, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu hadisini ele aldılar: أَنَّ رَجُلا سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَدْ وَضَعَ رِجْلَهُ فِي الْغَرْزِ، أَيُّ الْجِهَادِ أَفْضَلُ قَالَ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ "Bir adam, ayağını üzengiye koyan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hangi cihadın daha üstün olduğunu sorunca buyurdu ki: "Zalim sultanın yanında hak sözü söylemektir." [en-Nesai] Bu hadisi ele alarak bugün İslam dünyasındaki yöneticilerin, İslam'ın koyduğu hükümleri ve kanunları açık bir şekilde ihlal ettiklerini ve böylece emaneti zayi ettiklerini vurguladılar. Ayıca İslam'ın yöneticinin görev ve sorumluluklarını Kur'an ve sünnete açıkladığını ve bunların şunlar olduğunu eklediler:
1- Dahilî ve haricî işlerde Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın indirdikleriyle hükmetmek.
2- İnsanların işlerini gütmek ve insanlara itina göstermek.
3- Ümmeti düşmanlarına karşı korumak ve maslahatlarını savunmak.
Konuşmacılar, Bangladeş'in mevcut yöneticilerinin İslam dünyasındaki diğer yöneticilerden farklı olmadığını ifade ettiler. Zira Avami Birlik yöneticiler, geçen kırk sene boyunca Allah'ın emir ve nehiylerine muhalefet ettiler. Ülkeyi, bir beşer icadı olan ve kafirler tarafından dayatılan demokratik sistem gibi iğrenç bir sistemle yönettiler. Bu sistem, insanların işlerini gütmede ve temel ihtiyaçlarını temin etmede başarısız oldu. Bunun da ötesine giderek on yıllarca halkın kanını emdi, ümmetin servetini yağmalayarak kafir ve müşrik efendilerine teslim etti. Sadece bununla da kalmadı hatta Avami Birlik Parti yöneticileri, Amerika, İngiltere ve Hindistan gibi kafir ve müşrik devletlerle ittifak kurdular. Yöneticiler, düşmana ve ülkeye karşı kurulan komplolara karşı koymada başarısız oldu. Hatta bu komploların bazısına ortak oldular. Bu yöneticiler, Allah'a, resulüne ve Müslümanlara işte bu şekilde hıyanet ettiler.
Şeyha Hasina'nın hükümeti, otoriteyi devraldığı ilk günden beri Kur'an, sünnet ve ümmete karşı çalıştı, ülkenin savunma gücünü yok etmek için ordudaki subayların katledilmesinde Hindistan'la işbirliği yaptı, yedi vilayetine giden bir geçit yolu verdi, Amerika ve Hindistan'ın ordularından olan Müslümanların ve toplu katliamların katillerinin tutunma noktasını güçlendirdi, Kur'an ve sünnetle çelişen politikalar benimsedi, İslamî eğilimlere karşı bir haçlı kampanyası başlattı... Aslında Hasina hükümetinin iğrenç cürümlerinin listesinin sonu yoktur!
Ayrıca konuşmacılar, gerek mevcut gaddar küfür sistemine gerekse tagut yöneticilere karşı hak sözü haykırmanın Müslümanlara farz olup imanın tezahürlerinden olduğunu vurguladılar ve Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu hadisini: أَنَّ رَجُلا سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَدْ وَضَعَ رِجْلَهُ فِي الْغَرْزِ، أَيُّ الْجِهَادِ أَفْضَلُ قَالَ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ "Bir adam, ayağını üzengiye koyan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hangi cihadın daha üstün olduğunu sorunca buyurdu ki: "Zalim sultanın yanında hak sözü söylemektir." [en-Nesai] Ve şu hadisini yinelediler: سيد الشهداء حمزة بن عبد المطلب، ورجل قام إلى إمام جائر فأمره ونهاه فقتله "Şehitlerin efendisi Hamza İbn-u Abdulmuttalib'tir ve zalim yöneticiye karşı çıkıp ona (marufu) emreden ve onu (münkerden) nehyeden ve (bunun için) katledilen kimsedir." [İsnadı sahihtir]
Bu hadisler, marufu emretmek, münkerden nehyetmek ve karşı çıkmak yoluyla zalim imama karşı hak söz söylemenin farziyeti hususunda açık ve kesindir. O kadar ki Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], bu ameli cihadın en üstünü olarak saymıştır.
Son olarak konuşmacılar, Müslümanları bu azim farza bağlı kalmaya çağırdılar. Aksi takdirde küfür sistemine ve tagut yöneticilere sessiz kalmalarından dolayı Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'ının gazabına ve ikabına maruz kalacaklarını ifade ettiler. Ebî Bekir es-Sıddîk'den Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i şöyle buyururken işittiği rivayet edilmiştir: ما ترك قومٌ الجهاد في سبيل الله إلا ضربهم الله بذل، ولا أقر قوم المنكر بين أظهرهم إلا عمهم الله بعقاب وما بينكم وبين أن يعمكم الله بعقاب من عنده... "Allah yolunda cihadı terk eden hiçbir topluluk yoktur ki Allah, onlara zillet damgası vurmamış olsun. Aralarındaki münkeri ikrar eden hiçbir topluluk yoktur ki Allah, onları bir ikabla kuşatmamış olsun. Sizinle Allah'ın sizleri katından bir ikabla kuşatması arasında...(dışında bir şey) yoktur."
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi H. M. Siddque Mansion 55/A Purana Patlan, 4th Floor / Dhaka 1000 / Bangladesh Telefon: +(880) 17 13 00 88 22 www.khilafat.org |
Fax: +(880) 29 55 88 54 E-Mail: info@khilafat.org |