Haberlerde, Yahudi varlığının 14 Ocak 2025 Çarşamba günü, Suriye’nin güneybatısındaki Kuneytra iline bağlı Gadîr el-Bustan köyüne bir insansız hava aracıyla saldırı düzenlediği belirtildi. Kaynaklar, saldırıda köy muhtarının da aralarında bulunduğu 3 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı. Başka kaynaklara göre, Yahudi varlığına ait bir insansız hava aracı, Kuneytra’nın güney kırsalındaki Gadîr el-Bustan beldesinde Askeri Operasyonlar İdaresi’ne bağlı bir askeri konvoyu hedef aldı. Saldırıda iki asker ve bir sivil yaşamını yitirdi. Yahudi varlığının bu saldırısı, Askeri Operasyonlar İdaresi’nin köyde silah aramak için yürüttüğü güvenlik operasyonlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Bu saldırıların ertesi günü Suriye’nin yeni yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Fidan ile görüştü. TRT’ye açıklamalarda bulunan El Şeybani, Suriye’nin, “İsrail” de dahil olmak üzere hiçbir ülke için tehdit kaynağı olmasına izin veremeyeceğiz. Kendi güvenliklerini nasıl koruyorlarsa başkalarının güvenliğini de saygı duymaları gerekir.” dedi. Bu yanıt, kopyala yapıştır türünden her defasında tekrarlanan zayıf bir yanıttır.

Yahudi varlığı Suriye’ye ilk kez saldırı düzenlemiyor; daha önce de onlarca saldırı ve yüzlerce sorti gerçekleştirmişti. Yeni Suriye yönetimi ise, çeşitli askeri tesisleri, araştırma merkezlerini ve diğer stratejik noktaları hedef alan Yahudi varlığına, BM Daimî Temsilcisi aracılığıyla Suriye’den çekilme ve saldırılarını sonlandırma çağrısında bulunması, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi’ne saldırıları kınamaları için iki mektup göndermesi dışında bu saldırılara karşı somut hiçbir adım atmamıştır!

Yahudi varlığının Suriye’ye yönelik saldırılarına, masumları öldürmesine ve üç binden fazla hafif ve ağır askeri hedefleri yok etmesine karşılık, yeni Suriye yönetiminin yapabileceği tek şey bu mu? Dahası, Yahudi varlığına güvenliğinin Suriye’nin güvenliğinden geçtiğini söylüyor. Peki, bu durumda eski suç rejiminden ne farkları kaldı?

Görünüşe göre bu yönetim, ümmetin ve özellikle Suriyelilerin, zalim rejimin düşüşüyle yaşadığı sevinci istismar etmeye çalışıyor. Gazze’deki ateşkesin yarattığı ortamı ve bölgedeki koşulları kendi çıkarına kullanmaya çalışan bu yönetim, halkın bu oyunların farkında olmadığını mı sanıyor? Yahudi varlığının Suriye’deki suçlarına sessiz kalan bu yönetim, ümmet düşmanı uluslararası düzenin ve halkların tepesine çöreklenen çürük Arap sisteminin bir parçası haline gelmiştir. Gerçek değişim projesinden yoksundur ve neredeyse eski rejimden hiçbir farkı yoktur. Eski rejim gibi Hizb-ut Tahrir gençlerini ve diğer Müslümanları tutuklamaya ve hapishanelerinde işkence etmeye devam etmektedir.

Yeni Suriye yönetimine mesajımız şudur: Ümmet, önceki zalim rejimden çok da farklı olmayan bir düzen hüküm sürsün diye Suriye’de bir devrim gerçekleştirmemiştir. Ümmet, eski rejimin kopyası olan bir rejimi asla kabul etmeyeceği gibi Yahudi varlığının Müslüman topraklarına yönelik bitmek bilmeyen saldırılarına karşı sessiz kalan, ümmeti küçük ve işlevsiz devletçiklere bölen, büyük güçlerin etkisi altında kalan ve iradelerine boyun eğen bir yönetimi de asla kabul etmeyecektir. Zalim Esed rejiminden kurtulmak için büyük bedeller ödeyen ve çok büyük fedakarlıklar yapan bu ümmet, akidesine dayalı bir değişim gerçekleştirmek, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet çatısı altında İslam’ı uygulamak, böylece Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızasına nail olmak, Yahudi varlığını ortadan kaldırmak ve büyük güçlerin ülkemizdeki nüfuzunu sona erdirmek, İslam’ı tüm dünyaya bir hidayet ve nur Risâlet’i olarak taşımak için çok daha büyük fedakarlıklar yapmaya hazırdır.