Bangladeş, bir felaketin eşiğinde, çünkü dünyada yayılan korona virüsü burada da can almaya başladı, insanlar günlerini kaygı ve belirsizlik içinde geçiriyorlar. Sağlık uzmanları ve uyanık vatandaşlar öfke püskürüyor, zira Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde başlayan salgının üzerinden iki aydan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen hükümet, salgının yayılmasını önlemek için gerekli önlemleri ve hazırlıkları almamıştır. Aksine bu aptal hükümet, “yeni tip korona virüsü” pandemisi insanların hayatını riske sokarken Mujib yıldönümünü kutlamakla meşgul. Sağlık tesisleri korkunç durumda, sağlık çalışanlarına yönelik önlemler yetersiz, test kitleri yok, izleme ve raporlama mekanizması etkisiz. Hal böyleyken hükümet, Bangladeş’teki korona virüs salgınının boyutu ve ciddiyeti hakkında hâlâ siyaset yapıyor. Başarısızlığını bastırmak için vaka ve ölüm sayısı ile ilgili haberlere sindirme ve tehdit yoluyla sansür uyguluyor. Hükümet, bu ölümcül pandemi ile mücadelede zayıf ve yetersiz. Böyle bir ortamda Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, halkımızın dikkatini bazı samimi tavsiye ve önerilere çekmek istiyor:

Birincisi, böylesi zor zamanlarda paniklememeli ve korkuya kapılmamalıyız, aksine bu salgının Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir imtihanı olduğunu, sabretmemiz ve Allah’ı anmayı arttırmamız gerektiğini unutmamalıyız. Sevgili Peygamberimiz Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

عَجَبًا لِأَمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ، وَلَيْسَ ذَاكَ لِأَحَدٍ إِلَّا لِلْمُؤْمِنِ، إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ، وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ“Müminin işine şaşılır. Çünkü onun bütün işleri hayırdır ve bu sadece mümine özgüdür. Kendisine bir varlık (nimet) isabet ederse şükreder, bu onun için hayır olur, bir zarar isabet ederse sabreder, bu da onu için hayır olur.”^[Müslim]

Ayrıca bu virüs salgını, mali durumumuz veya teknolojik/tıbbi ilerlememiz ne kadar güçlü olursa olsun Allah Subhânehu ve Teâlâ karşısında güçsüz olduğumuz konusunda Batı da dâhil olmak üzere hepimiz için güçlü bir uyarıcıdır. Dolayısıyla şuan Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya en yakın olmamız gereken andır, hatalarımız için af dilemeliyiz, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaatte acele etmeliyiz.

İkincisi, kâfir müşrikler gibi davranmamalıyız. Stokçuluktan kaçınmalıyız, böylece gıda krizine neden olmamalıyız. Bireysel, bencil, başkalarını umursamaz olmamalıyız, aksine sorumlu davranmalı ve birbirimize yardım etmeliyiz. Unutmamalıyız ki biz Müslümanlar, insanoğlu için örneğiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا“Böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahit ve örnektir.”^{[Bakara 143]}

Üçüncüsü, paniğe yol açmak yerine Allah’a güvenmeliyiz ve sabretmeliyiz. Ecel ve rızkın Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın elinde olduğunu unutmamalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًا“Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez; o, belli bir vakte bağlanmıştır.”^{[Ali İmran 145]}

وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُبِينٍ “Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı ancak Allah’a aittir. O, canlıları babaların sulbünde kararlaşmış ve anaların rahminde kararlaşmakta iken de bilir. Her şey apaçık bir kitaptadır.”^{[Hud 58]} Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

قُلْ لَنْ يُصِيبَنَا إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَنَا هُوَ مَوْلَانَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ“De ki: “Allah’ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez. O bizim Mevla’mızdır, inananlar Allah’a güvensin.”^{[Tevbe 51]}

Dördüncüsü, Bangladeş’teki bazı yerlerde “yeni tip korona virüsü “ hastaları olduğunu duyduğumuzda, bu bölgeleri ziyaret etmek konusunda dikkatli olmalıyız. Virüs eğer orada yayılmaya başlamışsa, Şeri yükümlülük gereği oraya gitmemeliyiz Buhari’nin rivayetine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الطَّاعُونُ رِجْزٌ أُرْسِلَ عَلَى طَائِفَةٍ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَوْ عَلَى مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ فَإِذَا سَمِعْتُمْ بِهِ بِأَرْضٍ فَلَا تَدْخُلُوا عَلَيْهِ وَإِذَا وَقَعَ بِأَرْضٍ وَأَنْتُمْ بِهَا فَلَا تَخْرُجُوا فِرَارًا مِنْهُ“Taun, İsrailoğulları’ndan bir topluluğa ve sizden önceki (ümmet)lere gönderilmiş bir azaptır. Bir yerde taun/veba hastalığının olduğunu duyarsanız oraya gitmeyiniz. Eğer bir yerde veba hastalığı olmuş ve siz de orada iseniz ondan kaçarak çıkıp gitmeyiniz!”

Sonuçta Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.”^{[Rum 41]} Hilafeti kaybettiğimiz günden bu yana insan yapımı sistemlerin baskısı altındayız ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rahmetini kaybettik. Bu insan yapımı sistemde sadece zulüm görmüyoruz, aynı zamanda birbiri ardına insan yapımı felaketlere maruz kalıyoruz. Bu yüzden bu dünyada rahmeti hâkim kılmak ve Hilafeti geri getirmek için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

السُّلْطَانُ ظِلُّ اللَّهِ فِي الْأَرْضِ“Sultan Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir.”

Hilafet Devletinin sağlık politikaları kapsamında tüm vatandaşları için kar amacı gütmeyen bilimsel ve araştırma laboratuvarları kurulacak, halkın refahı ve sağlık ihtiyaçları giderilecektir. “Toplumun tüm üyeleri, yaşamın tüm meseleleriyle ilgili bilimsel laboratuvarlar kurma hakkına sahip ve devlet de bu tür laboratuvarlar kurmalıdır.”^{[Hizb- ut Tahrir’in Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı]} Özel sektörde “korona virüsü” test kiti buluşu, düşük maliyetli el dezenfektanı üretimi, Bangladeş’teki ümmetin deha ve yeteneklerle dolu olduğunu göstermiştir. Allah’ın tüm insanlığa bir rahmeti olarak seçkin bir sağlık sistemi kurmak için şuan gerekli olan tek şey Raşidi Hilafettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَـٰكِن كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ  “Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık.” ^{[Araf 96]}