Hasina Hükümeti, Hizb-ut Tahrir’in Raşidi Hilafeti kurma ve İslami hayatı yeniden başlatma çağrısını durdurmak için bir başka başarısız girişimde bulundu. “Terörle Mücadele Birimi (ATU)” aracılığıyla Hizbin üyelerini terörize etti, baskı uyguladı. Bangladeş Polisi Terörle Mücadele Birimi (ATU) Çarşamba günü gazetecilere yaptığı basın açıklamasında, Hizb-ut Tahrir tarafından düzenlenen çevrimiçi konferanslarında konuşan ümmetin bazı yiğit çocuklarını terörist ve militan olarak nitelendirdi, yakalanmaları için halktan yardım istedi.

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, hükümetin bu alçakça, ezik ve çaresiz eylemini şiddetle kınıyor. Hizb-ut Tahrir, barışçıl entelektüel bir siyasi partidir, toplumda köklüdür ve tüm sınıfların sempatisini kazanmış durumdadır. Hizb-ut Tahrir, Hilafet Devletini yeniden kurmaya davet etmekte, bunun için siyasi mücadele ve fikri çatışma yürütmektedir. Hilafet sadece Hizb-ut Tahrir’e değil, tüm Müslümanlara farzdır. Hizb-ut Tahrir, düzenlediği çevrimiçi konferanslar, dağıttığı bildiriler ve kamusal alanlara astığı posterler ile Hilafet için farkındalık ve kamuoyu oluşturmak için çalışmaktadır.

Hizb-ut Tahrir, tıpkı Ensar’ın lideri Sa’d bin Muaz’ın Medine’de ilk İslam Devletini kurmak için verdiği nusret gibi Hilafeti yeniden kurmak için ordudaki samimi subaylardan nusret talep ediyor. Hizb-ut Tahrir, Müslüman ümmetini sömürgecilerden kurtarmak için ABD-İngiltere ve bölgesel müttefiklerinin projelerini ve ekonomimize düzenledikleri komploları ifşa ediyor. Bu sömürge ülkelerinin uğursuz planlarını, ümmet ve ordunun egemenliğini yok etmek için ajanların sömürgeci ile yaptığı işbirliği deşifre ediyor. Farklı kesimlerden insanlar, Hizb-ut Tahrir’in düzenlediği çevrimiçi konferansları takdirle karşıladılar ve halkın geniş teveccühünü kazandılar. Daha önce 2015 yılında düzenlenen “Yaklaşan Hilafet - Bangladeş Siyasetinde ve Ekonomisinde Kaçınılmaz Değişim” başlıklı çevrimiçi konferansta konuşmacılar, yaklaşan Hilafet Devletinin ülke siyasetinde ve ekonomisinde nasıl değişiklikler yapacağı konusunda ümmete önemli bilgiler vermişlerdir. Ardından 2019’da “Hilafet Devleti’nin Ekonomik Vizyonu” başlıklı çevrimiçi ekonomik konferansta konuşmacılar, Hasina hükümetinin aldatıcı ‘kalkınma’ politikalarını ifşa ettiler ve Hilafet Devletinin temel politikalarını ve eylemlerini özetlediler. 2020 yılında Hilafet Devleti Anayasa Taslağı, amacı, Hizb-ut Tahrir’in Kuran ve Sünnete dayalı 191 maddeden oluşan Hilafet Devleti Anayasa Taslağını İslam ümmetine, özellikle de ülke halkına sunmak olan “Hilafet Devleti Anayasa Taslağı” başlıklı çevrimiçi konferansta kamuoyuna tanıtıldı. Mart 2022’deki “Gerçekten Bağımsız Mıyız?” başlıklı çevrimiçi konferansta konuşmacılar, başta ABD- İngiltere olmak üzere sömürgeci güçlerin ülke siyasetine ve ekonomisine açıkça müdahalelerini gözler önüne serdiler, gerçek özgürlüğe ve neo-sömürgeci prangalardan kurtuluş yoluna ışık tuttular. Ey insanlar! Bu konferanslar, ATU’nun konferans konuşmacılarını militan olarak etiketlemek ve yakalanmaları konusunda halktan yardım istemek için basın açıklaması düzenleyecek kadar militanca eylemler midir? Hasina hükümetinin bu şeytani terör birimi, konferanslarda sadece Kur’an okuyan iki kardeşimize iftira atmıştır.

Mevcut rejimin zorbalığını ve kana susamışlığını bir yana bırakırsak, bu çevrimiçi konferanslarda konuşan Hizb-ut Tahrir üyeleri şüphesiz ümmetin samimi ve cesur evlatlarıdır. Cesaretlerinden dolayı bu konuşmacılar, yönetici sınıfın sürekli baskısına maruz kalmışlar, geçim kaynaklarını kaybetmek de dâhil olmak üzere sonsuz acılara katlanmışlardır. Buna rağmen bu cesur canlar, ümmetin işlerini gütme görevini güçlü bir şekilde yerine getirmektedirler. Bu cesur insanlar, gerçek devlet adamıdırlar, vaat edilen Hilafeti yeniden kurarak halkı sömürgecilerin zincirinden kurtarmak ve İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmaktadırlar. Çünkü siyaseti kutsal bir ibadet ve şeri bir görevi olarak görmektedirler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.”^{[Ali İmran 110]} Öte yandan bu ülkenin ajan yöneticileri, İslam’ın yeniden dirilişini önlemek için sömürgeci kâfirlerin tüm çirkin politikalarını uyguluyorlar, İslam’a terör veya militan yaftası vuruyorlar, Hilafetin yeniden kurulması faaliyetlerini aşırılık ve militanlık olarak etiketliyorlar. Hizb-ut Tahrir’i baskılarla, tutuklamalarla ve hapislerle durduramayan Hasina hükümeti, son derece çaresiz durumda. Çevrimiçi konferanslarda konuşan konuşmacıları polise teslim etmeleri için halktan sözde yardım istiyor.

Ey polis teşkilatında ve kolluk kuvvetlerindeki görevli Müslümanlar! Yozlaşmış siyasi ajandalarını uygulamaları için sakın zalim yöneticilerin aparatı olmayın. Sizi, Allah’ın hükümlerini çiğneyen ve sömürgeci kâfir güçlerin iradesine boyun eğen bu zalimlere karşı gelmeye çağırıyoruz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا طَاعَةَ لِمَخْلُوقٍ فِي مَعْصِيَةِ الْخَالِقِ“Yaratıcıya isyanda yaratığa itaat edilmez.”^[Buhari]

Ey kardeşlerim! Hizb-ut Tahrir mensupları, Allah’ın rızası için bu mücadele ve fedakârlık yolunu bilinçli olarak seçmişlerdir ve kendilerine zarar vermeye çalışanlardan O’na sığınmaktadırlar. Allah’ın gazabından sakının ey kardeşlerim! El Müntekim ve El Cebbar olan Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuranda şöyle buyurmaktadır:

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ“Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tövbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.”^{[Buruc 10]}

İslam’ı ve Allah’ın yönetim sistemi Hilafeti savunan liderleri ve aktivistleri tutuklamaktan, işkence etmekten ve hatta taciz etmekten kaçının. Bu hain yöneticiler, Batılı efendilerinin ajanlarıdır. Hizb-ut Tahrir’in Bangladeş’te yürüttüğü fikri ve siyasi mücadelenin kökünü kazımak için “terörle mücadele”, yani “İslam’la mücadele “adı altında İslam’la savaş halindedirler. İnsanlar, adalet, güvenlik ve refahı sağlayamayan bu baskıcı Batı ajanlarını çoktan silmişlerdir. Bu asil ümmetin samimi evlatları ve kızları, Hilafetin yeniden kurulmasını tüm kalbiyle destekliyorlar ve dört gözle Hilafeti bekliyorlar. Sizi uyarıyoruz, Allah’ın hükümlerinin uygulanmasını geciktirmeye çalışırsanız, bu dünyada mazlumların lanetine maruz kalırsınız ve yaptıklarınızdan dolayı Allah sizi mutlaka hesaba çekecektir. Ve o gün yöneticileriniz, sizi inkâr edecekler ve sizi kurtarmaya gelmeyeceklerdir. Yüzüstü cehennem ateşine atılmadan önce nedamet getirin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُواْ مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُواْ وَرَأَوُاْ الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُواْ لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّؤُواْ مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُم بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ“Kendilerine uyulanlar o gün azabı görünce, kendilerine uyanlardan uzaklaşacaklar, aralarındaki bütün bağlar kopacaktır. Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.” ^{[Bakara 166-167]}