10 Ocak 2016 Pazar günü, Chittagong merkezli The Daily Purbokone gazetesi, “Yetenekli öğrenciler militanlar tarafından tuzağa düşürülüyor” başlığı altında sür manşetten bir haber yayımladı. Haberde, Hizb-ut Tahrir saçma sapan bir şekilde militanlık ile ilişkilendiriliyor. Hayali bilgilerle parti aktivistlerinin gerçekçi imajı karalanıyor.

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu, parti hakkında karalayıcı iftiralar yayımlanan böyle gazetecilik anlayışını şiddetle kınar. Ne Bangladeş’te ne de dünyanın herhangi bir yerinde partinin silahlı eylem yaptığına dair hiçbir kayıt yok. Hizb uzun süredir Bangladeş’te faaliyet yürütmektedir. Bu nedenle halk, Hizb-ut Tahrir’in siyasi ve fikri mücadele yürüten siyasi bir parti olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden insanları partiden uzak tutmak için her türlü “medya büyüsü” işe yaramayacaktır.

Hizb-ut Tahrir’in olağanüstü samimi şahsiyetleri ve fikir adamları, insanlara İslam yükümlülüklerini hatırlatmak, sömürgeciler ve onların topraklarımızdaki yerel ajan yöneticileri tarafından varlıklarına yönelik olası tehdit hakkında onları bilgilendirmek için her zaman toplumla yakın irtibat halindedir. Yıldan yıla bu partinin cesur aktivistleri, ülke halkının refahını güvence altına almak için işleri, kariyerleri ve rahatları pahasına olsa da Nübüvvet metodu üzere Hilafet davası uğrunda mücadele vermektedir. Sadece hükümetin terör anlatısından beslenen bazı art niyetli medya, kendilerini davaya feda eden canları karalamak ve Hizbi kötülemek için fırsat kollamaktadır. Gerçeği halka anlatmak yerine medya, sömürgeci Batı ve bu hükümetin itaatkâr sözcüsü gibi hareket etmektedir.

Ey haber ajansları içindeki samimi ve uyanık insanlar! Esrarengiz demokrasi zulümlerine daha ne kadar sessiz kalacaksınız? İdeolojik İslam ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini yeniden kurmak için seferber olanlar safında yer alarak cesurca bir tutum sergilemenin zamanı gelmedi mi? Sömürgeci Batı ve onların yerel uşaklarının her gün artan ihanet ve zulümlerine neden göz yumuyorsunuz? Hizb-ut Tahrir üyeleri de sizin mensup olduğunuz toplumun birer üyesidir. Bizim siyasi mücadelemiz, ortak düşmanımıza yöneliktir. Dolayısıyla sizi Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın size emrettiği hususa çağırıyoruz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلَّا تَعْدِلُوا اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” ^{[Maide 8]}