17 Ekim 2023’te Middle East Eye gazetesi, Yahudi varlığının Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava saldırısında şehit düşen 2023 lise birincisi Şeyma Ekrem Saydam’ın ölüm haberini yayınladı. Lise sınavı birincisi olarak bilinen Şeyma, Nuseyrat mülteci kampına düzenlenen saldırıda tüm ailesiyle birlikte hayatını kaybetti. Temmuz ayında ailesi ve komşuları, genel ortaöğretim sınavında ortalama yüzde 99,6 gibi bir puan alması nedeniyle onun için bir kutlama töreni düzenlemişlerdi. Ortalama yüzde 99,6 gibi bir puan, “Tevcihi” olarak bilinen sınavlarda neredeyse çok üstün başarıya yakın bir puandır. Şeyma ile yapılan röportajda, “(İsrail) saldırıları sırasında bile çalışmayı asla bırakmadım.” demişti.

Çok zeki olması nedeniyle bölgenin en iyi üniversitelerinden birine kaydolmuştu. Ancak Yahudi varlığı yetkililerinin takıntısı haline gelen acımasız ve rastgele katliamlar nedeniyle tüm yetenekleriyle birlikte bu dünyadan göçüp gitti. Şeyma’nın İngilizce çeviri alanında diploma almayı umduğu Gazze İslam Üniversitesi’nde özgün öğretime başlaması planlanıyordu. Ancak üniversite, bölgeye sadece 6 günde 6.000’den fazla bombanın atıldığı son büyük bombardımanda yerle bir oldu. Şeyma’nın babası, olağanüstü başarısını haber yapan gazetecilere “Elektrik ve su kesintileri, elbette akademik hayatını zorlaştırdı ancak onca zorluklara rağmen yine de başarılı oldu.” ifadelerini kullanmıştı.

Batı medyasında, kadınların hayatının, vücutlarını sergilemeleri ve Şeriat kanunlarından uzaklaşmaları oranında önem arz ettiği kadınlara özel moda sezonları düzenlenir. Halihazırda 50 bin hamile Müslüman kadın doğum hizmetlerine erişemiyor. Ayrıca öldürülen veya evlerinin yıkıntıları altına gömülen binlerce kadın ve çocuk, haber değeri taşımıyor ya da yayınlanmaya değer görülmüyor. Öyle görünüyor ki Batılı hükümetlere, laik feminist örgütlere ve gruplara göre kadınların hayatı cinsiyetlerine göre değil inançlarına göre daha önem arz ediyor!

Genellikle hareket özgürlüğü, eğitim ve fırsatlara erişimi savunucusu kadın hakları hareketlerinin bu apaçık ikiyüzlülüğü ve sessizliği, bir tesadüf değildir. Bu, feminist hareketin varoluşsal sebebi olan ırkçı, milliyetçi ve sömürgeci gündemin gerçek bir yansımasıdır. Rockefeller Vakfı, ev hanımı kadınlardan yüzde 50 oranında ek vergi alınması yönünde bir düzenleme yapılmasını istedi. Annelerinin yokluğunda çocukların, efendileri olarak yetkililere hizmet etmek üzere programlanacağının farkındalar!

Filistin’de arazisi, evi ve şirketi olan pek çok kadın, hayatının her alanında yıkıma maruz kalmıştır. Kaybettiklerini yeniden inşa etmek veya yeniden geri kazanmak için hiçbir yardım alamıyorlar. Araziyi ve malları gasp edenler, bunların silahlı Yahudi yerleşimciler tarafından işletilmelerini sağlıyorlar. Bunlar, hava saldırısında ölmeyen Filistinlileri yok etmek için “öldürmek üzere ateş etme” talimatı alan Yahudilerdir.

Bizler, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti olarak kayıtsız kalamayız, kız kardeşlerimizin hayatlarını ve haklarını şansa bırakamayız. Aksine şerefli İslam kadınlarının hak ettiği İslami hayatı ve düzeni yeniden başlatmak için var gücümüzle çalışacağız. Kur’an ve Sünnete sadık ümmetimizin bizim tarafımızda yer almasını, bu asil İslam ümmetinin kadınlarının hayatlarını ve onurlarını güvence altına alacak olan ve tek çözüm olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet için çalışmasını istiyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعاً“Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir.” ^{[Fatır 10]}