1 Ocak Pazar günü İran’ın başkenti Tahran ili Vali Yardımcısı, Tahran’da uyuşturucu bağımlısı olan ve aynı zamanda fuhuş yapan evsiz kadınları sterilize etmek gerektiğini söyledi. Onlardan yüzde 20’sinin AIDS olduğunu ve çeşitli hastalıklar yaydıklarını belirten Vali Yardımcısı, bu ahlaksızlığa ek olarak bu kadınların kuluçka makinesi gibi çocuk doğurduklarını, velisiz olan çocuklarını da satmak zorunda kaldıklarını kaydetti. Devamla şöyle dedi: “Birçok sivil toplum kuruluşu ve sosyal elit, bir proje, bir realite ve bir görüş üzerinde mutabık. Eğer bir kadın hasta ise ve aynı zamanda bir hayat kadını olarak da çalışıyorsa ve kalacak yeri de yoksa, zorla değil, kendi isteği ile sterilize edilmelidir. Sterilizasyon, toplumsal zararı önlemek için evsiz kadınları ikna yöntemi ile uygulanan bir proje olmalıdır.”

Son yıllarda Tahran’da çığ gibi büyüyen bir kriz var. Sokak çocukları başkent çevresinde yaşayan evsiz ya da yoksul kadınlar tarafından satılmaktadır. Böyle binlerce çocuk dilenci ya da sokak satıcıları olarak çalıştırılıyor. Tahran dışında açık mezarlarda uyuyan evsiz kadınların bu görüntüleri İran toplumunu şoke etmiştir. 2013 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyası sırasında İranlı kadınların statüsünü iyileştirme sözü veren İran Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani, “Kadın Bakanlığı” kurulmasını önermişti. Hükümetin “zihnimizde, toplumda ve nihayetinde tüm alanlarda kadının statüsünü yükseltmek gerektiğini” savunarak “Ben bu ülkede kadınların ihlal edilen haklarını yeniden elde etmeleri için bir Kadın Bakanlığı kuracağım.” demişti. Ayrıca Şubat 2016 yılında “Kadınlar, ılımlılık ve gelişim”başlıklı ulusal bir toplantıda konuşan Hassan Ruhani “Biz, kadının varlığına ve yeteneklerine inanıyoruz. Bilim, irfan, ekonomi, siyaset ve sanatta erkekler gibi ülkemiz kadınlarının da rolleri olduğunu biliyoruz.” diye konuşmuştu.

Tahran sokaklarındaki evsiz kadın ve çocuklar, İslam hukukuna göre kadınları koruma ve gözetme iddiasında bulunan İran dâhil İslam dünyasındaki hükümdarların vaatlerinin yalan ve boş olduğunu ifşa etmektedir. Soruyoruz: Kadınları yoksulluğa terk eden bir hükümete İslam’ın hangi yaptırım hukuku uygulanıyor? Öyle ki kadınlar, çocuklarına bir lokma verebilmek için vücutlarını satıyor ya da açık mezarlarda uyuyorlar. Açlıktan sokaklarda dilenmemek için çocuklara yönelik İslam’ın hangi hükümleri kabul ediliyor? Hükümetin bu ihmalinin çözümü için hangi İslam hukuku öneriliyor? Sonra insanların ihtiyaçlarını gidermek demek, en savunmasız kadınları sterilize etmek demek mi? Halbuki Şeriat yasaları ve gerçek İslami yönetim tüm bunlardan tiksinmektedir. İslam, tek bir kadın veya çocuğun kendi yönetimi altında evsiz kalmasına ya da dilenmesine veya hayatta kalmak için onurlarının ihlal edilmesine asla müsaade etmez! Bu yalancı, hain İran rejimi, İslam dünyasındaki diğer rejimler gibi, sadece kendi bencil çıkarları ve İslam düşmanlarının çıkarları için çalışmaktadır. Kadın ya da çocukların refahı zerre kadar umurlarında değil. Ümmetin kadın ve çocuklarının sokaklarda yaşaması, uyuşturucu kullanması, çocuklarını satması, bedenlerini pazarlaması veya rejimin bomba ve mermisi altında ölmesi onlar için önemsiz. Bu hükümetlerin bu kadar çok kadın ve çocukların böyle sefil koşullarda yaşamasını kabul etmeleri son derece utanç verici. Onları bu yoksul hayattan kurtarmak için tek bir eylem dahi yapmış değiller. Bu gibi devletlerin İslam yönetimi ile en ufak benzerlikleri yok. İran’ın İslam uygulama iddiası, göz boyamaktan başka bir şey değil. Baskıcı rejime kamu desteğini sağlamak için İslam’ı istismar etmektedir! İran’ın tek derdi, gayri İslami yasalar ve kısıtlamalar koymaktır. Bu yasalar, kadının gerçek sorunlarını çözmek yerine sefalet ve zulmü daha da artırmaktadır. Ümmet, Müslüman kadınların onuru için mücadele edecek gerçek bir İslam Devleti ve liderliğe muhtaçtır. İslam Devleti, yönetimi altındaki herkese İslam’ın emrettiği şekilde ev sağlayacak ve bakacaktır. İnsanların hamisi olacak bu devlet, ancak Nübüvvet metodu üzere Hilafet altında vücut bulacaktır!

سَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ  “Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.”^{[Şuara 227]}