Medya organlarında, evlerinden çıkarıldıkları sırada Filistinli kadın ve çocukların attığı çığlık sahneleri yer aldı. İşgal altındaki Kudüs eteklerinde yer alan ve Filistin Yönetiminin kontrolünde bulunan Vadi El Homs bölgesinde Apartheid Duvarına yakın olduğu iddiasıyla düzinelerce ev yıkılıyor. Küstahlığını sürdüren Yahudi varlığı, Müslümanlara meydan okumaya devam ediyor. Sözde uluslararası hukuk kapsamında arazilere el koyarak, evleri yıkıyor, kontrol altına almak ve yeni yerleşkeler kurmak amacıyla işgal altındaki Filistin’in çeşitli yerlerinde özellikle de Kudüs ve çevresindeki halkı yerinden ediyor. Şafat, Beyt Hanina, Ram ve “Kutsal Havza” denilen Silvan mahallesinde olduğu gibi bu planın uygulanmasının önünde duran her engeli ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kutsal Havza’da yaklaşık 657 evi ruhsatsız olduğu bahanesiyle tahliye edip Yahudileştiriyor. Şimdi de yerleşkelerin genişlemesinin önünde bir engel olduğu gerekçesiyle Apartheid Duvarı yakınındaki ve Filistin yönetiminin kontrolündeki Vadi El Homs bölgesini tahliye etmek istiyor. Birkaç gün önce Gilo Limer, Sur Baher, Mukher, Silvan, Bab El Amud semtinden başlayıp Kalandia’da sona erecek olan hafif raylı demiryolu inşa edeceğini açıkladı. Raylı sistem nedeniyle o istikametteki tüm arazi ve binalar istimlak edilecek. Her zamanki gibi - sanki Filistin ve Kudüs’ün peşkeş çekilmesinden masumlarmış gibi- Filistinli yetkililer ve çeşitli hareketler, bu icraatı kınayıp savaş suçu ve etnik temizlik olarak nitelediler. ABD yönetimi destekli bu zoraki göçün durdurulması için sözde uluslararası camia, uluslararası kuruluşlar ve insan haklarına çağrıda bulundular. Filistin yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Filistinlileri arazilerinden çıkarmayı amaçlayan bu tehlikeli gelişmeye dikkat çekmek amacıyla insan haklarına ve uluslararası diplomatik kurumlara mektup gönderdi. Evleri hedef olan vatandaşların yanında yer almaları tavsiyesinde bulundu. Sanki umurundaymış gibi Filistin topraklarındaki yerleşke tehlikesinin üstesinden gelmek için sebat ve sabır çağrısı yaptı.

Ey Müslümanlar! Bu sizin Kudüs’ünüz ve Mescidi Aksa’nızdır. Sürekli Yahudileştirilmeye maruz kalıyor ve İslami karakteri silinmeye çalışılıyor. Ruveybida yöneticilerimizin muhalefetiyle karşılaşmayacaklarından emin olun Amerika ve Batının desteğiyle bu masum insanlar arazilerinden kovuluyor, yerlerinden ediliyor. Dahası Ruveybida yöneticiler, Yahudileri ve Amerika’yı memnun etmek, tahtlarını ve koltuklarını korumak için yüzyılın anlaşmasını memnuniyetle karşıladıkları gibi bu adımları da memnuniyetle karşıladıklarını açıkladılar...

Ey Filistin ve mübarek Kudüs halkı! İçinizde aklı başında bir adam yok mu? Bu entrika ve peşkeşlere karşı hâlâ nasıl sabırlı olabiliyorsunuz? Daha ne bekliyorsunuz? Güvenlik koordinasyonu uşağı yönetimin boş sözleri ve yalan yanlış açıklamalarına doymadınız mı? Evlerinizi yıkan, arazilerinize el koyan, sizi yerlerinizden eden tüm anlaşma ve projelerin altında bu yönetimin imzası ve onayı var! Kudüs, Mescidi Aksa ve Filistin, entrikacı uluslararası mahkemelere başvurmakla, tazminat almakla, utanç verici anlaşmalar imzalamakla, aşağılık tavizler vermekle, düşmanla el ele veren kişilerin arkasına sığınmakla kurtarılamaz. Aksine tüm Filistin’i Yahudileştirmeyi, Mescidi Aksa’yı yıkmayı ve sözde bir yapı kurmayı planlayan elleri ve başları kesmekle kurtarılabilir. Bunu da arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir İmam önderliğindeki ümmetin orduları ancak yapabilir. Korku, ürkeklik ve statükoya teslimiyet giysisini üzerinizden atın. İnsanları, taşı toprağı ve onurları sürekli peşkeş çekenleri muhasebe edin. Uluslararası örgütlere değil Müslüman ordulara çağrıda bulunun. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” ^{[Hud 113]}