20 Ağustos 2021 Cuma günü Esed güçleri ve müttefiki Rusya, Kansafra kasabasına topçu saldırısı düzenledi. Saldırıda, aynı aileden 4 çocuk şehit düşerken, 2 sivil de yaralandı. Bu güçler sık sık Cebel El Zaviye köyünü hedef alıyor. Perşembe günü yüksek tahrip gücüne sahip Rus yapımı Krasnopol füzeleriyle Belşun köyünü hedef alan Esed güçlerinin saldırısı sonucu anneleri ile üç çocuğun yanı sıra bir başka çocuk da hayatını kaybetti.

Bu tam anlamıyla bir katliamdır, terörizm, suç ve vahşettir. Çocukların cesetleri paramparça oldu. Oğlunun yüzünü son kez görmeyi uman kurbanlardan birinin babasının acı ve elem içinde veda ettiği bir el dışında cesetlerinden geriye hiçbir şey kalmadı.

Peki, terörist kim? Masumca uyuyan bu çocuklar mı yoksa çocuklara ve kadınlara eziyet eden suçlu katilleri mi? Suriye’nin kuzeybatısında son üç günde, yaşları 4 ila 14 arasında değişen en az 13 çocuk öldürüldü. Save The Children örgütüne göre, aralarında bir yaşına girmemiş bir bebek bile var. Hangi terörden bahsediyorlar? Peki, terör estirenler ve uzmanlaşanlar onlar değil mi? Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir.

Sahte sloganlar atıyorlar. Şam halkının, Beşşar’ın zulüm ve katliamından kurtuluş, kâfir rejimini devirme girişimlerini diri diri gömmeye çalışıyorlar. Özellikleri ufukta beliren muazzam bir uygarlık projesiyle mücadele ediyorlar. 5 Mart 2020’de imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen kasap Beşşar ve destekçileri, anlaşmaya sadık kalmadılar. İdlib halkına karşı suç işlemeye devam ettiler. Dahası, -özellikle Rusya- hava saldırılarını ve katliamlarını, ateşkesin bir ihlali olarak görmüyorlar, rutin hava saldırısı olduğunu söylüyorlar!

Savaş, göç ve yerinden etme yüzünden Suriyeli çocukların acıları daha da kötüleşti. Birçoğu, ailelerinin ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini karşılamak için çalışmak zorunda kaldı. “Çöplüklerden çöp toplarken İdlib kenti yakınlarındaki bir çöplükte bir çöp yığınının altında” ölümle yüzleşiyorlar. Peki, terörist kim? Felaket ve sefaletten başka bir şey bilmeyen masum çocuklar mı yoksa ölüm yayan suçlular mı?

Ey Şam ve İdlib halkı! Çocuklar gelecektir, yaşamın bir uzantısıdır. Mücrim Beşşar ve işbirlikçileri, kararlılığınızı kırma, gayretlerinizi söndürme çabasındalar. Boyun eğmenizi, desteklemenizi, zorba rejimin devrilmesine, adil ve kâmil Allah’ın sisteminin hâkimiyetine çağırdığınız mübarek devrimden vazgeçmenizi istiyorlar.

Hakkınızda ne bir ahit ne de bir antlaşma gözetmeyen, çocukları ve kadınları katleden, ölüm ve yokluk yayan bir sistemle, bunları yasaklayan, merhamet, huzur ve mutluluk yayan âlemlerin Rabbinin sistemi arasında dağlar kadar fark var. İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre,

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ﷺ رَأَى فِي بَعْضِ مَغَازِيهِ امْرَأَةً مَقْتُولَةً فَأَنْكَرَ ذَلِكَ وَنَهَى عَنْ قَتْلِ النِّسَاءِ وَالصِّبْيَانِ “Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, bir gazvesinde öldürülmüş bir kadın gördü. Bunun üzerine kadınları ve çocukları öldürmekten men etti.”^[Ahmed]

Ey Şam ve İdlib halkı! Düşmanlarınız, mübarek devriminiz üzerine köpek gibi üşüşüyor. Sözde “Dostlarınız”, sizi yüzüstü bıraktılar. Dünya ve ahiret iyiliğinizin olduğu kurtuluş ipine sarılmaktan başka çareniz yok. Başlangıcından bu yana dillendirdiğiniz “devrim Allah içindir, Allah içindir.” sloganına sımsıkı sarılın. Devrimi Allah’a ait kılın. Aranızda âlemlerin Rabbinin sisteminin uygulanmasını isteyin. Bu dini destekleyen ve üstünlüğünü iade eden öncü kişilerden olun. Allah’a yemin olsun ki bu, büyük bir onurdur.