Mutant Yahudi varlığının iğrenç bir suçu olarak işgal özel kuvvetleri, Nablus kentinde 3 Filistinli gence suikast düzenledi. İşgal özel kuvvetleri, kent merkezinde üç genci kurşun yağmuruna tuttu. Üç genç olay yerinde hayatını kaybetti. Onları cennete koymasını ve şehitler mertebesine indirgemesini Cenabı Hak’tan niyaz ederiz. 

İşgalin bu suçu, iğrençliğine rağmen türünün tek örneği değil. Filistin halkına karşı işlenen günlük işgal suçlarından bağımsız olamaz. Cinayet, evleri yıkma, tutuklama, esaret, günlük işkence ve ekonomik sıkboğaz, işgalin günlük yalın gerçekliğidir. Ayrıca bu işgal suçu, otoritenin egemenlik iddialarını yok sayıyor. Yahudi varlığının, Filistin yönetiminin hizmetlerine aldırış etmemesi, Filistin halkı önünde yönetimin gerçek yüzünü teşhir etmektedir.

Yahudi varlığı, hiçbir caydırıcı unsur olmaksızın katliam ve suçlarına devam ederken, Filistin yönetimi de eylem ve söylemiyle uysallığını ve alçaklığını sürdürüyor. Eylem olarak, düşmanın ölüm mangası elini kolunu sallayarak kente girdi ve silahlı “güvenlik” birimlerinin hiç bir müdahalesi veya tepkisi olmadan sessizce ve sorunsuz bir şekilde geri çıktı! İnsanların nefeslerini, sözlerini ve minberdeki konuşmalarını gözetleyen güvenlik birimlerine bilgi vermedi, uyarmadı. Bu da güvenlik birimlerinin, Filistin halkının güvenliği söz konusu olduğunda denklem dışı kaldığını, Yahudi varlığının güvenliğini koruyan “kutsal koordinasyon” denkleminin merkezinde yer aldığını gösterir. Söylem olarak, Bakanlar Kurulu’nun “uluslararası soruşturma “ talebi, dışişleri bakanının “suikastı” kınaması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni “sorumluluklarını yerine getirmeye” çağırması ve bir dışişleri yetkilisinin “Suikasta halk direnişiyle yanıt verilmeli, çünkü biz koyun değiliz” gibi açıklamaları, işgalin işlediği her suçun ardından yapılan rutin açıklamalardır. Ve direnişimizin “halkçı” bir direnişi olduğuna dair üstü kapalı bir mesajdır. Şehit kanları “bu dostluğu zedeleyemez” mesajı veriliyor. Filistin halkı için bu şaşırtıcı değil. Çünkü Filistin yönetimi düşmana sırt dönemez, güvenliği koruyamaz, disiplini sağlayamaz, bir kimseyi korumak şöyle dursun küçük bir toprak parçasını bile kurtaramaz. Yönetim, güvenlik koordinasyonuyla Filistin halkını öldürüyor, acılarını kat be kat artırıyor.

Dün olduğu gibi bugün de Yahudi varlığının suçlarında, utanç hükümetleri ve hain rejimlerdeki yöneticilerin de suçu var. İhanetleri, entrikaları ve normalleşmeleriyle korkak Yahudi varlığını cesaretlendiriyorlar. Güç ve kuvvet ehli ve genelkurmay başkanları da akan bu kandan sorumludur. Kıyamet günü bu kayıtsızlıklarından dolayı hesaba çekileceklerdir. Ayrıca bu varlığı kökünden söküp atmak ve sonsuza dek suçlarına son vermek için ümmetle birlikte harekete geçmedikleri sürece gelecekte akan tüm kandan da sorumlu olacaklardır. Yahudi varlığını ortadan kaldırabilecek güçtedirler. Allah, onlarla birliktedir ve yardımcılarıdır. Yeter ki kararlılık göstersinler ve niyetleri samimi olsun.

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” ^{[Nisa 75]}