Çarşamba günü Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Merkez Konseyi, başkenti Doğu Kudüs olan 4 Haziran 1967 sınırlarında Filistin devletini tanıyıncaya kadar Yahudi varlığını tanıma kararını askıya aldığını ve Yahudi varlığı ile yapılan tüm anlaşmalardaki yükümlülüklerini sona erdirdiğini duyurdu. Konsey, Filistin halkı için uluslararası koruma sağlanması ve uluslararası yasal kararlarının uygulanması çağrısında bulundu. Merkez Konseyi, Ramallah’ta gerçekleştirdiği toplantıların ardından bir açıklama yayınladı. Açıklamaya göre, Merkez Konseyi, Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesini, Filistin halkının milli çıkarlarına uygun olarak, kararların uygulanması için uygun mekanizmalar geliştirmekle görevlendirdi.

Her zamanki gibi peşkeşçi Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Konseyi’nin bu kararlarının, Filistin sorununu İslam ve İslam ümmetinden çalmak için alındığı ortada. Kararlar, FKÖ’nün Batı ve uluslararası sömürgeci kararlara bağımlılığının kanıtı. Merkez Konseyi’nin bu kararları yeni değil. Birkaç kelime ve metinden ibarettir. Hiçbir siyasi değeri ve sahaya yansıması yoktur. Yahudi varlığı ile “kutsal” güvenlik koordinasyonu gerçeğini etkilemez. Üç yıl önce Ekim 2018’de aynı kararlar alındı. Ancak sadece o toplantıyla sınırlı kaldı. Toplantı dışına taşmadı ve o zamandan beri de uygulanmadı. Filistin devleti tanınmamasına ve yerleşimler durdurulmasına rağmen güvenlik koordinasyonu işbirliği devam etti!

Ayrıca, Merkez Konseyi’nin -Nablus şehitleri katili Gantz’ın dostu- Abu Mazen başkanlığındaki Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi’ni görevlendirmesi ve Yahudi varlığı ile işbirliğinin vaftiz babası Hüseyin El-Şeyh’in üyeliğini onaylaması, bu kararların ciddiyetsizliğini açıkça göstermektedir. Kararlar, medyanın bir pohpohlamasıdır. Filistin yönetiminin, Filistin halkının kanını döken Yahudi varlığı ile işbirliği suçunu örtbas etmek içindir. Tıpkı Nablus suçunda olduğu gibi Yahudi varlığı ile kirli güvenlik koordinasyonunun meyvelerinden biridir. FKÖ ve Filistin Yönetiminin tutunduğu ve arkasına saklandığı barış yalanının sahada hiçbir emaresi yoktur. Barış ve otoritenin varlığı, bir kılıftır, Yahudi varlığının Filistin ve halkına karşı işlediği suç politikalarını örtbas etmek içindir. Filistin yönetimi bugün, Filistin halkını ezmek, İslam’a karşı savaşmak, İslam ümmeti ve ordularına yardım çağrısında bulunan sesleri kısmak için Yahudi varlığıyla işbirliği yapmaktadır.

Güvenlik koordinasyonu suçunun birincil sorumlusu, Filistin Kurtuluş Örgütü’dür, Filistin yönetiminin vaftiz babasıdır. Bu kararlar ve toplantılar, olup bitenlerin kabul edilemez olduğunu göstermek için umutsuzca bir girişimdir. FKÖ, Filistin davasına ve halkına ihanet edenlerin başında geliyor. İki devlet projesini kabul etti, tek meşru temsilci sıfatıyla Müslümanları davalarından ayırdı. Yahudilerin varlığını meşru bir devlet olarak tanıdı. Oslo anlaşmasını imzaladı. Filistin ve halkını beladan belaya sürükleyen Filistin yönetimini kurdu. Bugün de Filistin davası için timsah gözyaşları döküyor. Hain mirasıyla gurur duyuyor. Aynı toplantıda FKÖ, ABD Başkanı Joe Biden yönetimine iki devletli çözüme ve Filistin topraklarının yüzde 20’sinde bir Filistin devleti kurulması yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulundu!

Ey Filistin halkı! Bu kararlara ve toplantılara aldanmayın. Aldatıcı seraptan başka bir şey değil. Ve şundan emin olun ki, sorununuzun yegâne çözümü, Yahudi varlığının kökünü mübarek topraktan söküp atmaktır. İşgalciler ve sömürgecilerin kollarına atılan hainler bu onura erişemez. Tevhit bayrağı altında fetih ve kurtuluş ordularına katılan samimi Müslümanlar ancak bu onura nail olabilir. Allah’ın izniyle biz, bunun yakında gerçekleşeceğine inanıyoruz.