Gazze’de Kemal Adwan Hastanesi Yahudi varlığı tarafından kuşatılıp basıldığı, ardından ateşe verildiği ve içindeki hasta, yaralı ve sağlık çalışanlarının belirsiz bir akıbete sürüklendiği bir anda, Filistin yönetimi bu suçu kınamak, dünyanın dikkatini bu vahşet ve sadizme çekmek, İslam ümmetini Gazze halkının desteklemek için seferber etmek, Gazze ve Batı Şeria’nın yaralarını sarmak yerine Cenin’de Yahudilerin yaptığını yaparak Filistin halkına eziyet etmeyi seçti.

Bu gece, 27 Aralık 2024’te saat 2 sularında, gece çeteleri, Kalkilya’da öğretmen Nimer Nassar’ın evine kurşun yağdırdı, kurşunlar kapıyı delip geçti. Öğle Cuma namazının hemen ardından suç yönetimi onu kaçırdı, böylece gece karanlığında başlayan terör, gündüz de devam etti. Bu da Filistin halkına karşı saldırgan çeteleri harekete geçiren asıl gücün Filistin yönetimi olduğunu gözler önüne seriyor.

Üç gün önce de Kalkilya halkının bazı evleri kurşunların hedefi olmuştu. Bu kriminal eylemler, çeşitli illerde halen devam etmektedir.

Allah’a kafa tutan suç yönetiminin güçleri yeni bir suça daha imza attılar. Beytüllahim’in Artas köyünde, mühendis Muhammed Nidal Ayış’ın evine kalabalık bir kuvvetle baskın düzenlediler, fakat onu evde bulamadılar. Ev halkı, zorla içeri giren saldırganları, Beşşar yandaşları gibi bir akıbete uğramaktan sakındılar. Fakat günahkâr saldırganlar, küstah bir şekilde, “Rabbinize rağmen, bu ülkede kalmaya devam edeceğiz,” yanıtını verdiler! Allah’ın gazabı ve büyük lanetinin üzerine olduğu Allah düşmanı Yahudi dostlarının sözlerini tekrarladılar.

Yönetim, Filistin halkına dayak atıp hakaretler yağdırıyor, güvenlik güçleri de bunu kaydedip yayımlıyor. Böylece halka “Ağzınızı açarsanız, Yahudilerin size yaptığı gibi yaparım. Sizi ezmek için Yahudilerin uzanan eli olurum.” mesajını veriyor. Daha da vahimi, yönetim tarafından tutuklanan kişilerin ifadelerine göre, bazı yönetim mensuplarının ilahi varlığa küfür etmeyi alışkanlık haline getirmiş olmasıdır. Allah onları kahretsin!

Böylece yönetim ve güvenlik birimleri, halkın gözü önünde kanunun dışına çıkanların bizzat kendileri olduğunu kanıtlamış oldular. Yönetim, karanlıkta insanlara ateş açan gece çeteleri ve şebbihalardan hiçbir farkı olmadığını gösterdiler. Toplumsal barışı tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda yıkıyorlar. Bu kin ve intikam tohumları yalnızca yönetimi değil, Allah korusun, tüm ülkeyi Yahudiler ve kâfirlerin bayram edeceği bir felakete sürükleyebilir ve halkın sürgün edilmesine zemin hazırlayabilir.

Merak ediyoruz, hukukun üstünlüğünü ihlal eden durumları, insanların haklarına, evlerine ve onurlarına yapılan saldırıları, cezaevlerindeki işkenceleri belgelemekle görevli olduğunu iddia eden o insan hakları kuruluşları nerede? Bu kuruluşların görevi, bu suçları incelemek ve yönetimin, birimlerinin ve çetelerinin kanun dışı eylemlerini ortaya koymak değil mi?

Yönetim, halkın güvenlik birimlerine duyduğu nefreti artırmakla neyi hedefliyor? Yoksa asıl hedefleri ölüm çemberini daha da genişletmek mi? Şimdiye kadar güvenlik birimlerinden dört kişi, halktan ise daha fazla insan hayatını kaybetti. Filistin yönetimi liderlerinin Filistin halkını kendi kanlarında boğmaya kararlı oldukları apaçık ortada.

Yönetim, işlediği suçlarla halkı susturup korkutabileceğini sanıyorsa, yanılıyor. Aksine, bu suçlar halkın öfkesini ve nefretini daha da artırmakta, onları intikam arayışına itmektedir. Bu yüzden güvenlik birimi mensuplarını, yönetimin kendilerini kardeşlerine ve halklarına karşı yönlendirdiği bu durumun sonuçlarını düşünmeye çağırıyoruz. Çevrenizdeki olaylardan ders çıkarın.

Mübarek Toprak Filistin, İslam’ın yurdu ve kalesidir. Orada, hakkı cesurca dile getiren, Allah yolunda hiçbir kınamadan çekinmeyen ve hak üzere dimdik duran müminler var olmaya devam edecektir. Onları yalnız bırakanların ihanetleri, onlara zarar veremeyecektir.

O suçluların Allah’a meydan okuması, sonlarının ne kadar yakın olduğunun açık bir göstergesidir. Onları hem bu dünyada hem de ahirette rezil rüsva ile müjdeliyoruz. Yalnızca Filistin halkına değil, Aziz, güçlü, Cebbar ve intikam sahibi Rabbe savaş açmış durumdalar. Allah onları kahredecek ve hak ettikleri cezayı verecektir. Belki de bu ceza çok yakındır.

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ * كَتَبَ اللهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ “Allah’a ve Rasûlüne düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. Allah, “Şüphesiz ben ve Rasullerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” ^{[Mücadele 20-21]}