Ürdün istihbaratı, Dr. Mahir el-Cağbarî'nin 25.06.2013 Salı günü Kral Hüseyin Köprüsü üzerinden Ürdün'e girmesini engellemiş ve Cağbarî'nin sorumlu ile konuşmak için ısrarcı olmasına rağmen Ürdün güvenliği, engelleme hakkında herhangi bir tartışmanın yapılmasını reddetmiştir.

Dr. Cağbarî'nin durumu, bireysel bir durum değildir. Zira Ürdün istihbaratı, birçok Hizb-ut Tahrir şebâbının, medyacılarının ve Ümmetin diğer muhlis gençlerinin hareket alanlarını kısıtlamak için kafirler adına hareket etmektedir. Dolayısıyla Ürdün istihbaratı, Filistin halkının, İslamî Hilafet için çalışanların ve İslam'a davet edenlerin hareket alanlarını kısıtlamak amacıyla işgalci Yahudilerle görev ve rol paylaşımı yapmaktadır. Bu ise Ürdün'ün, geçişlerini Yahudilere ve Mossad'ın istihbarat adamlarına açtığı bir sırada olup onlar, Ürdün içerisinde kontrolsüz bir şekilde gezip dolaşmaktadırlar.

Nitekim Ürdün'ün, daha önce de, yani 2011 yılının baharında, Filistin istihbaratının o vakit üzerine ateş açmasının, onu kendi merkezine kaçırmasının ve her iki istihbaratın da onunla ilgili özel bir dosya açmasının ardından Dr. Cağbarî'nin girmesini yasaklaması, İslam'a ve onun davet taşıyıcılarına yönelik bu savaşta her ikisi arasında bir koordinasyonun olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla her iki otorite de kafirlerin iki kolu olup Allah yolundan alıkoymaktalar, onu eğip bükmekteler ve İslam'ın yönetime geri gelmesine karşı savaşmaktadırlar.

İstihbaratların zamanı sadece Ürdün geçitlerinde ve benzerleri üzerinde geçmekteydi. Zira onlar, devrimler ve ayaklanmalar döneminden önce mumyalanmış olarak yaşamaktaydılar. Bu yüzden bizler, bu geçitler üzerindeki sorumlu odakların "istihbarat" olarak adlandırılan casus birimlerine boyun eğmelerini ve bu tekrarlanan engelleme üzerinde ısrarcı olmalarını reddediyor, Filistin ve Ürdün'deki popüler medya ve insan hakları yetkililerini, Mossad'a izin verilmesine ve kapıların Yahudilere açılmasına karşılık Hilafet davetini taşıyanlara dönük bu engellemeyi ifşa etmeye davet ediyoruz.

Yazıyı, Cağbarî'nin geri dönmeye zorlanması sırasında birçok Ürdün güvenlik adamlarına söylemiş olduklarıyla sonlandırıyoruz:

Evet, Hizb-ut Tahrir içerisinde Hilafet davetini taşıyoruz, Allah'ın izniyle Hilafet de gelecek ve silip süpürecektir.

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ "Allah'ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez." ^[et-Tevbe