Bir süredir Filistin otoritesi, belediyeler ile işbirliği yaparak genel olarak Filistin halkı, özel olarak yoksul ve işsiz kimseler hakkında zalimane projesini uygulamaya koydu. Bu proje, su ve elektrik gibi, temel hayati hizmetleri ön ödemeli hale getirdi. Yani vatandaş, bu hizmetlerin bedelini tüketmeden önce, ödemek zorunda bırakıldı. Parası yoksa karanlık evde elektriksiz ve susuz oturmaya mahkûm edildi. Şimdi bu projenin iki amacı vardır:

Birincisi: Özelleştirmek ve bu hizmetleri, insanların kanını emen kârlı şirketlere satmak,

İkincisi: Su ve elektrikten mahrum bırakarak insanları mutlak kontrol altına almak,

Kendisini insanların hizmetkârı saymayan Otoritenin bir kolu olan belediyeler ve bu Otoritedeki yabancı sermayedarların zihniyeti şaştı. Bu ön ödemeli sayaçlar yoluyla insanların tüm paralarını kepçeyle ala ala gözleri karardı. Her şeyi almaya başladılar; emlak vergisi, atık su parası, ruhsat ve diğer tahsilatlar... Belki de yarın bu gidişle trafik cezalarını ve mahkeme harçlarını da fahiş oranda artırabilirler. Bu durumda vatandaşın, otorite ve belediyelerin istediğini ödemek dışında bir seçeneği yok. İtiraz, uzlaşma, hatta yargıya başvurma gibi bir hakkı da yok. Çünkü davalar, senelerce sürebiliyor.

İnsanlar hakkında Allah'tan korkmayan, haklarını yiyen, onları ülkeden göçe zorlayan Otorite ile belediyeler arasındaki bu komplo ve gizli anlaşma, giderek genişleme ve yayılma gösterebilir. Nitekim bazı belediyelerin bir toplantı yaptıklarını öğrendik. Bu toplantıda Nuba Belediyesinin deneyimi incelendi ve "kötü" model olarak alınması üzerinde uzlaşıldı. Nuba'nın, ilk olmadığı ama zulüm ve otoriter keyfilikte öncü olduğu unutulmamalı.

Hizb-ut Tahrir/Filistin, bu konuda insanları bilinçlendirme kampanyası başlattı. Bu bağlamda insanlara sayaç değişimini kabul etmemelerini tavsiye ederiz. Bunu hayati bir mesele kabul etmeliler. Haklarını koruma uğrunda cesaretle mücadele etmeliler. Ön ödemeli sayaçlarını normal sayaçlarla değiştirmeye çalışmalılar. Bu konuda ısrarcı olmalılar. Çünkü bu sayaçlar, insanların evlerine şiddet ve gaflete dayalı yasa dışı bir yolla aldatma ve sindirme sayesinde takıldı.

Başlatılan bu kampanya, bireysel ve toplu temasları, tüm bölgelerdeki cami ve meclisleri kapsıyor. 29.08.2013 Cumartesi günü, el-Halil'in güneyindeki Nuba kasabasındaki Ömer Camii'nde Hizb'in ileri gelen gençlerinden eğitimci Üstaz Beşir Et-Turman, bu konuda insanlara bir konuşma yaptı. Üstaz Beşir, insanlara şunları söyledi:
"Su ve elektrik, temel ihtiyaçlardır... Kamu malıdır... Hatta Amerika ve Avrupa gibi, kapitalist devletler, örneğin, ön ödeme sistemiyle çalışmazlar... Vatandaşların üzerinde alacağı olduğunu savunan belediyeler, borçları yeniden yapılandırabilir. İnsanlar, elektrik ve sudan mahrum edilemez... Biz, işgal ülkesindeyiz, Yahudiler, insanlara sokağa çıkma yasağı koysa, durum nasıl olur... Bu kasabada kim bilir kaç insan ödeme noktası önünde ağladı. Çünkü kartı dolduracak parası yok..."

Üstaz Beşir bu konuşmayı yapar yapmaz otorite ve belediye ona bir komplo düzenledi ve 31.08.2013 Cumartesi günü keyfi olarak tutuklandı. Halen o, bu açıklamanın hazırlandığı saate kadar gözaltındaydı. Onlar, aynı konuda bir daha konuşmama taahhüdü karşılığında, onu serbest bırakmayı teklif ettiler ama o bunu kabul etmedi.

Otorite, Üstaz Beşir Et-Turman'ı derhal serbest bırakmalıdır. Üstaz Beşir'in sağlık ve sıhhat durumu hakkındaki sorumluluk belediyeye aittir. Bütün Filistin halkına şunu yöneltiyoruz; ister Otorite'nin Filistin'i Yahudilere teslim etmesiyle ilgili olsun, isterse teslimiyet ve tehcir çözümüne hazırlık olarak haklarını yeme ve hayatlarını cehenneme dönüştürmekle ilgili olsun, otoritenin habis projelerinin bilincinde olmalılar.