Rusya'nın genel olarak Müslümanlara karşı ve özellikle de Hizb-ut Tahrir gençlerine yönelik suçları gün geçtikçe kartopu gibi büyüyor. Rusya içinde ve dışında özellikle de Tataristan'da işlediği cinayetler, yaptığı işkenceler ve uydurduğu suçlamalar, Hizbin önderliğinde dünya çapında küresel olarak protesto edildi, kınandı. Rus büyükelçilikleri önünde kınama gösterileri düzenlendi. Başkan Putin ve Rus hükümetine hitaben Rus büyükelçiliğine mektuplar teslim edildi.

Hizb-ut Tahrir / Filistin olarak biz de, 17 Şubat 2014 Pazartesi günü Ramallah'taki Rus Konsolosluğuna bir heyet gönderdik. Heyet, Rus liderini ve Rus hükümetini Müslümanlara karşı saldırıların sonuçlarından sakındıran ve Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı işlenen suçları kınayan bir mektup teslim ettiler. Akabinde ve aynı günün akşamı güvenlik güçleri, heyetin başkanı Hizb-ut Tahrir / Filistin Medya Bürosu üyesi Dr. Musab Ebu Arkub'u tutukladılar. Cumartesi günü de mektubu teslim eden heyet üyelerinden Dr. İslam İbrahim'i ve heyete eşlik kameramanı tutukladılar.

Güvenlik güçlerinin, Müslümanlara karşı işlenen suçları protesto etmek amacıyla yabancı elçiliğe mektup teslim eden siyasi bir heyetin üyelerini tutuklamaları, birinci sınıf terörizm ve suç olarak kabul edilir. Yönetimi, Rusya'nın Müslümanlara karşı işlediği suçlara ortak yapar.

Bu eylem, yönetimin sömürgeci düşman ülkelere ve Yahudi varlığına itaat ve teslim boyutunu gösterir. Yönetim, yabancı düşman karşısında iradeden yoksundur. Barışçıl siyasi heyeti tutuklamak gibi onların her istediğine koşulsuz icabet etmektedir. Heyet, sadece Rusya ve itaatkâr yönetimin görmediği medeni bir şekilde zulüm, suç ve terörizmi protesto etmek için gelmişti.

Filistin halkı, düşmanlar karşısında eğilip bükülen, ama savunmasız masum halka karşı aslan kesilen bu aşağılık yönetimin gerçeğinin farkındadır. Nasıl bir yönetim bu? Gece gündüz halka gözdağı veriyor, girip evlerinin içini dağıtıyor, kadın ve çocukları terörize ediyor. Oysa bunlar, sadece Râşit bir Halife önderliğinde mübarek topraklara gelip kendilerini işgalden ve onun zebani yönetiminden kurtarması için Müslüman ordulara haykırmaktan başka bir şey yapmadılar. Hizb-ut Tahrir, Allah'ın izniyle bunu başarmak için gece gündüz çalışmaktadır. Kâfirler istemeseler de Allah'ın izniyle bu, eninde sonunda olacaktır.

إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً

"Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur."^{[Talak 3]}