حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HL–BA–2019–MB–TR–05 |
H. 25 Şa'bân 1440 M. Çarşamba, 01 May 2019 |
Koparılan Yaygaralar, Anti İslam Politikalarını Doğrular
3 Mayıs Cuma akşamı Müslüman camia içinde belli saygınlığa sahip İmam İsmail Ebu Sümeyye ve Hizb-ut Tahrir üyesi Kemal Ebu Zeyd’in panelist olarak katılacağı bir panel planlanıyordu. Fakat VVD, CDA ve Yaşanabilir Rotterdam Partisi, Sevgili Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadislerinin hikmetinin ele alınacağı panele karşı çıktılar ve iptal ettiler. Söz konusu partiler bir Hizb-ut Tahrir üyesinin panele katılımını “istenmeyen kişi” hatta “son derece tehlikeli” biri olarak nitelediler. VVD’li bir parlamenter, bir adım daha ileri giderek “Bu kişinin zehirli fikirlerine karşı Müslüman dostlarımızı koruma altına almalıyız ve bu kişinin gelişini engellemeliyiz.” diye konuştu. Başlangıçta yerel değersiz İslam’a ve Müslümanlara kinini kusan, sahte anti İslam propagandası yapan bu goygoyculara reaksiyon gösterip göstermeme konusunda tereddüt ettik. Fakat sonunda reaksiyon göstermeye karar verdik. Bu olay, Müslüman bir topluluk olarak ders alabileceğimiz bir örnekliktir.
Bahsi geçen ve panelde konuşulacak olan “zehirli fikirler”, Nebevi’nin Kırk Hadis kitabında geçen ve Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in siretini ele alan hadislerdi.
Karalama kampanyasında kullanılan bu ton, ulusal olarak sürdürülen anti İslam politikanın en belirgin özelliğidir. Bunun amacı, hoş görülmeyen tüm “zehirli fikirleri” (İslami fikirleri) şeytanlaştırmak ve onlara karşı savaş açmaktır. Dahası bu, küstahlığın bir nişanesidir. Şimdi de kimin konuşacağını, kimin konuşmayacağını, hangi konuların ele alınacağını, hangilerinin ele alınmayacağını belirlemek istiyorlar. Bu yıldırma politikasının zirvesidir.
Uzun yıllardır Müslüman kuruluşlar, açıkça baskı altındadır, karalama ve gözdağına maruz kalıyorlar. Amaç, onları bu baskıcıların kapris ve isteklerine uyumlu hale getirmektir. Oysa bu kuruluşlar yanlış bir şey yapmadılar ya da bir suç işlemediler. Yaşanabilir Rotterdam Partisinden Tanya Hoogwerf, attığı tweette panel organizasyonunun baskı altında kaldığını söyleyerek olayı mükemmel bir şekilde ifade etti. “Güzel. Bu, etkili bir günün çalışmasıydı. Umarım mesaj nettir. Hilafet sempatizanları kabul edilebilir değildir.”şeklinde yazdı. Oysa panele yasal olarak hiçbir engel yoktu.
Kendi terimlerine göre bu hanımefendiler ve baylar için “ılımlı” veya “radikal” olmanın hiçbir önemi yoktur. Basitçe sorun İslam’dır. Örneğin “ılımlı” olarak nitelenen Müslüman kuruluşlara, laik liberal ideolojinin “istenmeyen” olarak ilan ettiği fikir ve insanları dışlamak için gözdağı veriliyor ve “radikal” olarak nitelenen Müslüman kuruluşların var olma hakkı tehdit ediliyor. Dolayısıyla her iki durumda da yıldırma ve iradelerini dayatma söz konusudur. Mesaj açıktır, Müslüman veya Müslüman kuruluş olarak İslam’ı tamamen terk etmediğiniz sürece asla kabul görmeyeceksiniz. Bu yüzden bu korkutma politikası karşısında dize gelmek Müslüman kuruluşlar olarak bize hiçbir fayda sağlamayacaktır. Aksine sahte anti İslam ve yıldırma politikasına teslim olduğumuzda sonunda kendimizi kaybedeceğiz. Anti İslam politikası ise öylece devam edecektir. Müslüman bir topluluk olarak birbirimize karşı kullanılmaktan emin olmalıyız. Bir topluluk olarak birlik olmaktan daha iyi bir çıkar ve kar, bölünmüşlükten daha büyük bir kayıp yoktur.
VVD, CDA ve özellikle Yaşanabilir Rotterdam Partisinin, Hizb-ut Tahrir’i Rotterdam’dan kovmak istemesi dikkat çekicidir. Unutulmamalıdır ki birkaç yıl önce Rotterdam’da bir “İslami tartışma” düzenleyen ve bizi katılmaya davet eden Yaşanabilir Rotterdam’dan Tanya Hoogwerf idi. Her şey bunun gerçek bir “İslami tartışması” olmayacağını, yüzeysel ifadelerde boğuşulacağını, sadece anti İslam atmosferini besleyeceğini gösterdiği için biz tartışmaya katılmayı reddetmiştik. Tanya’nın fikrimizi değiştirme yönündeki başarısız girişimlerine rağmen biz pozisyonumuzu koruduk. Bu sadece çifte standart uygulandığını göstermez, aynı zamanda bu, kimin konuşacağını, nasıl konuşacağını ve nerede konuşacağını belirlemekten kaynaklanan sahte bir üstünlük duygusudur.
Sonuç olarak Tanya ve üstünlük çılgınlığına kapılanlara diyoruz ki, Yaşanabilir Rotterdam Partisi daha hayatta değilken Hizb-ut Tahrir Rotterdam’daydı ve Rotterdam’lı birçok insanı partiye kucak açmıştı.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |