Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Merkezi’nde bulunduğu Kürdistan bölgesi içindeki Süleymaniye ili, Ekim başında devam eden ekonomik krize karşı büyük protesto gösterileri tanık oldu. Üç aydır kamu çalışanlarının maaşları ödenmiyor. Mali ve idari yolsuzluk diz boyu. 2003 yılındaki Amerikan işgalinden bu yana Kürdistan bölgesel yönetimi başkanı olan Mesut Barzani’nin görev süresi dolmuş olsa da şuana kadar başkanlık sorununa bir çözüm bulunmuş değil. Bölgesel hükümet tarafından söz verilen reformlar hayata geçirilmiş değil. Ayrıca Kürt partileri arasındaki iktidar kavgası da hız kesmeden devam ediyor.

Artan kitlesel protestoların bir sonucu olarak Barzani partisinin genel merkezine saldırılar oldu. Genel merkez yakılıp yıkıldı. Göstericileri dağıtmak için güvenlik güçlerine müdahale ve kuvvet kullanma çağrısında bulunuldu. Müdahale sonucunda, onlarca insan yaralandı, üç de ölü var... Eş zamanlı olarak iktidar partisi, Newşirwan Mustafa liderliğindeki Değişim Hareketi’ni [Goran partisi] suçladı. Bölgesel parlamento başkanı ve Goran partisi mensubu dört bakan sınırdışı edildi. Yine Barzani’nin partisi, Talabani’nin partisini muhaliflere yumuşak davranmak ve iktidar partisinin genel merkezini koruyamamakla suçladı.

Buna bağlı olarak Goran partisi mensubu Kürt muhalefet, KBY yetkililerinin, milletvekili ve bakanlarının resmi görevlerini yerine getirmelerine engel oldukları için uluslararası topluma başvurdu. Washington, Londra, Paris, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden, müdahale ve bölgedeki özgürlükler ve demokratik ilkeleri korumak için acil yardım çağrısında bulunuldu.

Ey Müslümanlar!

Bu ajan partilerin, durumu kurtarmak ve Irak’a bağlılık sayesinde Kürt tarafları arasında uzlaşı aramak amacıyla Bağdat’taki federal hükümete başvurmamaları gerçekten şaşırtıcıdır. Bunun yerine İslam’ın ve Müslümanların Avrupa ve Amerika’daki düşmanlarından, BM gibi komplo yuvasından medet umuyorlar... Bu tabela partileri, Müslümanların ülkesini parçalamak için işgalci kâfirlerin elinde bir piyondur. Yukarıda söylediklerimiz de bunu teyit etmektedir. Bu partiler, entrika üssü ve şer yuvalarıdır. Düşmanlar, ülkemize yönelik şeytani tuzaklarını onlar aracılığıyla hayata geçiriyorlar. Bu partiler, zillet bağımlısıdır. Varlık ve devamlılıklarını İslam ümmetinin düşmanlarından alıyorlar. İslam ümmetini onların bu zillet ve boyunduruğundan ancak Müslümanların Halifesi kurtaracaktır. Kaldı ki bu, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesidir:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}