حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak
Medya Bürosu
No: RK–BA–2016–MB–TR–01 |
H. 22 Cumâde’l Ûlâ 1437 M. Çarşamba, 02 Mart 2016 |
Haydi, Hilafetin Yıkılış Nükbesini Mevcut Zayıflık ve Parçalanmışlıktan Sonra Onur ve İzzete Ulaşmanın En Hayırlı Etkeni Kılalım
İslam ümmetinin yaşadığı ve yaşıyor olduğu felaket ve musibetlerin kasveti hangi boyutta olursa olsun asrin mücrimi İngiliz ajanı Mustafa Kemal’in 28 Receb 1342 / 3 Mart 1924’te İslami Hilafet sistemini ilga ettiği gün Müslümanların yaşadığı iğrenç suç karşısında devede kulak kalır. O gün Hilafet ilga edildikten sonra yerine Türkiye’de Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Şeriatına muhalif Cumhuriyet sistemi kuruldu. Ardından ümmet, beterin beterine maruz kaldı. İzzetten sonra zillete, görkemden sonra çöküntüye, güçten sonra zafiyet ve düşmanların aşağılamasına, birlik ve hâkimiyetten sonra bölünmüşlük ve parçalanmışlığa duçar kaldı.
Büyük İslam Devletinin savaş gemileri La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah sancağını engin denizlerde dalgalandırıyordu. Hiçbir kimse onların yolunu kesmeye cesaret edemiyordu. Halifeler komutlar veriyor, bütün dünya can kulağıyla dinliyordu. Hilafetin orduları yenilmez bir güçtü. Peki, bugün ne durumdayız? Müslüman ülkeler, tek bir Halife altında yekvücuttu. Milliyetçilik, ırkçılık ya da renk temelinde aralarında ne bir sınır ne de hendekler vardı. Aksine hepsi Allah’ın kuluydu ve Halife İslam’ın hükümlerini uygulayarak onları kollayıp gözetiyordu. Tebaa arasında adalet hâkimdi. Mazlum zalimden öcünü alabiliyordu. Düşmanlara ders vermek için bizzat Halife ordulara komuta ediyordu. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إنمَا الإمَامُ جُنَّة يُقاتلُ مِن ورائه ويُتقى بِه“İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” Yine Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الإمامُ راعٍ ومسؤولٌ عن رعيَّتِه“İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”
Peki, bugün ne durumdayız? Bakın bugün Müslüman ülkeler, sömürgeci kâfirler tarafından elli küsur devletçiğe bölündü. Her birinin kendine ait ordu ve teçhizatı var. Ancak bu ordu ve teçhizatlar, bu aşağılık yöneticileri insanların tepesine diken işgalci kâfirin komutu doğrultusunda seferber edilerek kullanılıyor. Irak, Suriye ve çevresindeki uşaklarını, Filistin’deki aşağılık Yahudi varlığını, Hindistan ve Keşmirli Müslümanlara zulmeden Budistleri ve baskıcı diğer polis devletlerini görmüyor musunuz? Bu azgın rejimler yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar. Ama Amerika ve müttefikleri ümmeti oyalamasa Allah’ın izniyle ordular bunları yok etmeye kadirdir. Bunlar koordinasyon halinde çalışarak Irak ve diğer Müslüman toprakları çeşitli bahaneler altında birbirleriyle uğraştırıyorlar. Müslümanların kaynak ve potansiyellerini tüketiyorlar. Ajan yöneticiler, kendi halkları pahasına olsa bile sırf kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için harekete geçiyorlar. Kutlu Suriye devriminin zorbaya karşı direniş öyküsü söylediklerimize en iyi delildir. Suriye devrimi, beşinci yılına girdi. Amerika, kasap Beşşar’ın yanında durmak için yeryüzünün Arap ve acemlerini seferber etti. Allah Subhânehu ve Teâlâ, kâfir efendilerini hoşnut etmek için din ve ümmetlerine ihanet eden benzeri hükümdarları cehennem ateşine atsın.
Ey İnsanlar!
Bakın, insanların yaşadığı sefalete, ekonomik yolsuzluğa, kötü hizmete ya da hizmet yoksunluğuna, diplomalı ya da sertifikalı işsizlik ordusuna. Bunlar, kıt kanaat geçinmek dışında iş bulamıyorlar, onurlu hayat süremiyorlar. Çünkü çürük kapitalist sistemler, herkesin doyumuna izin vermiyor. Diğer taraftan yöneticilerin yandaşları için bol kepçeden maaşlar veriliyor, haybeden mevkiler üretiliyor. Çünkü yandaşlar, ümmetin düşmanları tarafından nimetlendirilen efendilerine yardakçılık yaparak yaranıyorlar. Şayet insanlar üzerine İslam hükümleri uygulansaydı, tüm bu zulüm ve acılar olur muydu hiç. İslam Şeriatı, yemek, mesken, güvenlik, tıbbi bakım, eğitim gibi insanların temel ihtiyaçlarını güvence altına alır. İnsana yakışır bir iş imkânı sunar. Görkemli İslam tarihi, asırlar boyunca Halifelerin icraatları ile dolup taşmaktadır. Krizler ne kadar büyük olursa olsun, üstesinden gelmişlerdir. Kaynaklar ne kadar kıt olursa olsun insanların yardımına koşmuşlardır. Vali, Halife ve amiller Allah katında ellerini temize çıkarmışlar, emanetlerine sadık kalmışlar, kamu malını harcamaktan kaçınmışlardır.
Son olarak dinimizin hükümlerini araştırmanın ve Allah’ın Şeriatına sımsıkı sarılmanın zamanı gelmiştir. Gerçek hayır, adalet, doğruluk, dünya ve ahiretin ıslahı İslam Şeriatındadır. Kapitalizm ve kâfir laiklik, ümmeti Muhammed düşmanı Obama, Putin ve benzeri orman kanunu Şeriatları reddetmek için çalışmalıyız. Rabbimizin Şeriatı ile yönetilmek için birbirimize nasihat vermeliyiz. Kamil olan bu Şeriat, devlet, toplum, hayat, ekonomi, yönetim sistemi, yargı gibi işleri düzenlemek için gelmiştir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti dünyanın en adaletli ve onurlu devletidir. Tarih sayfaları onun anılarıyla, bilimsel ve endüstriyel ilerlemeyle, adalet ve vurucu askeri güçle doludur. Hilafet, kâfir bile olsa tüm mazlum ve korkağın güvenliğini teminat altına almıştır. On üç yüzyıl boyunca ya da daha fazla süredir hakkıyla birinci devlet olmuştur. Umarız Aziz ve Kaviyy olan Allah Subhânehu ve Teâlâ, onu yeniden kurmak için çalışanları muvaffak eyler de böylece Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi gerçekleşir.
الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.” [Maide 3]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Irak Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |
E-Mail: huti53@yahoo.com |