Radyo İsveç, 12 Eylül 2014 Cuma günü web sitesinde "Müslümanları oy kullanmamaya teşvik eden propagandalar" başlığı altında bir makale yayınladı. Makalede Hizb-ut Tahrir'in İsveç'te Müslümanları seçimleri boykot etmeye çağıran bildiriler dağıttığı belirtildi. Ayrıca aynı makalede onların bizimle iletişim kurmaya çalıştıkları, ama bizim buna yanıt vermediğimiz kaydedildi.

Şüphesiz İslam'ın, laik demokratik seçimlere katılmak hakkındaki görüşü malum ve nettir. Ama biz bunu tekrar açıklamaktan ve aşağıdaki hususları vurgulamaktan asla çekinmeyiz:

Doğrudur, İslam, yönetimde halkı birinin temsil etmesini hem kabul eder hem de onaylar. Daha doğrusu İslam'a göre ümmet, seçim yoluyla yönetime temsilcilerini seçme hakkına sahiptir. Hilafetin altın çağı döneminde bu uygulanagelmiştir. Ama mevcut vaka, terminolojiler birbirine benzese de laik sistemler altında tamamen farklıdır. Örneğin İslam'a göre tek kanun koyucu Allah'tır. Dolayısıyla ümmetin Halife seçimi, onun İslam'la hükmetme şartına bağlıdır. Bu laik sistemler altında ise, kişi, kendisine vekâleten kanun koyacak vekilleri seçer. Bu yüzden tabii ki kanun koyma meselesi, hak ve batılın, doğru ve yanlışın tespitinde hayat koşulları ve çıkarları birbirine zıt insanlara bırakılamaz ve kesinlikle de bırakılmalıdır. Bu, ortağı ve benzeri olmayan Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın işidir.

Seçimlere katılmamak, izolasyona ve ayrışmaya yol açacaktır iddiasına gelince, bu, sadece manipüle ve tahrif girişimidir. Amacı, insanları seçimlere katılmaya zorlamak veya teşvik etmektir. Bilinen gerçek şu ki seçim sürecine katılma konusunda Müslümanların önemli rolünü hafife alamayız. Evet, İslam Müslümanları siyasette aktif rol almaya teşvik etti.

Biz, İslam toplumunda camilerin rolünün ne kadar büyük olduğunu biliyoruz ve farkındayız. Biz, seçimlere katılma fikrine karşı çıkıyoruz, çünkü seçime teşvikin siyasi vakayı, İslam'ın nasslarını, İslam ideolojisini ve aynı zamanda da Müslümanların yararına olan şeyi yanlış anlamaktan kaynaklandığını söylüyoruz. Zira "ehveni şer" ve "maslahatlar" ilkeleri, doğru şekilde ve doğru bağlamda alınmıyor. Öyle ki İslam'a zıt ve İslam'ın onaylamadığı eylemler meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ehveni şer kuralını kullananların kendileri bile teşvik ettikleri demokrasinin şer olduğunu kabul etmekle garip bir paradoksa düşüyorlar.

Biz, Radyo İsveç'i bizim pozisyonumuzu dikkatle takip etmeye çağırıyoruz. Bizim pozisyonumuz, ya saf ve berrak İslam'ın hükümlerine ya da İslam'a dayalıdır. Bu nedenle biz, her ahval ve şerait içerisinde düşüncelerimizi ve önerilerimizi görüşmeye her zaman hazırız. Ayrıca İslam'a göre seküler sistemler altında seçimlere katılmak ve demokrasi haramdır. Bu yüzden Müslümanları toplumsal bir etkinliğe yalnızca İslam'ın temelinde katılmaya davet ediyoruz. Bir Müslüman için Allah'ın emirlerine bağlanıp, O'nun rızasına nail olmaktan daha büyük maslahat ve yarar olabilir mi?