Saad Hariri başbakanlığında bakanlar kurulu, “Müjde Bayramı” kararnamesiyle 25 Mart’tı Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında ortak bayram ilan ettiler. O günden sonra da her yıl 25 Mart, ne hikmetse sürekli Kuran’dan bir ayet ile ilişkilendiriliyor.

Hizb-ut Tahrir, düzenlenen bir basın toplantısında bu bidat hakkında şeri pozisyonunu açıkladı. 25 Mart’tın bayram ilan edilmesine eş zamanlı olarak Hizb bir de kitapçık yayımladı. Kitapçıkta İslam’ı diğer dinler ile mezcetme girişimlerini delilleriyle çürüttü. Dönemin başbakanı, bu bayramı dini bayramdan ziyade ulusal bayram olarak nitelendirdi. Her yıl, Lübnan yönetimi ve yandaşları, ortak dualar eşliğinde ve sözde “İslam-Hıristiyan yakınlaşması” sempozyumu gibi etkinlikler ve sponsorluklar aracılığıyla Müslümanları akidelerinden saptırmak için canhıraş çalışıyorlar.

Bu bayramın, bütün Lübnan halkının ulusal bayramı olduğu safsatalarını perçinlemek için bu yıl da yine aynı girişimler tekerrür etti. Roma Katolik Kilisesi, 25 Mart bayram kutlamalarını 4 Nisan gününe erteleme yönünde bir karar aldı. Lübnan Marunî Kilisesi de Katolik Kilisesi’ni izledi. Kilisenin bu kararının bağlı olarak da hükümet, yeni bayram tarihi belirlemek için bir kararname yayınladı. Hükümetin Lübnan Kilisesi’nin bu kararına uyması, bu bayramın dini bir “bayram” olduğunu teyit etmektedir. Ne kutlamalar ne de tarih açısından bu bayramın Müslümanlar ile hiçbir ilgisi yoktur.

Ey Lübnan Müslümanları!

Allah Subhânehu ve Teâlâ sizin için iki bayram belirledi, bir üçüncüsü yoktur. Hiçbir şeri delili olmayan bir bayramı İslam’a ve Müslümanlara nispet etmek kesinlikle caiz değildir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

فَإِنَّ خَيْرَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ، وَخَيْرُ الْهُدَى هُدَى مُحَمَّدٍ، وَشَرُّ الْأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا، وَكُلُّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bidattir.”^[Müslim]

Lübnan yönetimi ve yandaşlarına da deriz ki:

Siz, dini siyasetten ayırma ilkesini kabul ettiniz. Bu prensibi kabul etmekle de büyük bir günah ve dalalet işlediniz. Daha da kötüsü, hem kendiniz hem de laikliğe zıt düştünüz. Bu bayramı İslam dinine nispet ederek ne cüretle Müslümanların dinini yozlaştırma yetkisini kendinizde görebilirsiniz. Biz şuna kesin olarak inanıyoruz ki İslam akidesinin özünü değiştirme çabalarınız, başarısız olmaya mahkûmdur. Bilin ki bu yönde atılacak her adım, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın gazabına maruz kalacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَلا تَقُولُوا لِما تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَذَا حَلالٌ وَهذا حَرامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لا يُفْلِحُونَ“Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helaldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.”^{[Nahl 116]}