Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Malezya
Medya Bürosu

No: ML-BA-2024-MB-TR-05 H. 29 Safer 1446
M. Salı, 03 Eylül 2024

Malezya Bağımsızlığını Kutluyor: Peki, Gerçek Bağımsızlık Nerede ve Gerçek Hainler Kimler?

Malezya’nın 67. Bağımsızlık Günü’nde yaptığı konuşmada Başbakan Datuk Seri Enver İbrahim, birçok konuya değinerek, kendisini adeta bir “kahraman” gibi lanse etti. Enver, hükümet içindeki yolsuzluğu ve güç istismarını ortadan kaldırma konusundaki kararlılığını açıkça dile getirdi. Ancak, bizzat Enver’in kendisi tarafından atanan yardımcısının birçok yolsuzluk davasına karıştığı ve tartışmalı bir şekilde beraat ettiği göz önüne alındığında doğal olarak bazı sorular gündeme geliyor. Kamuoyu, özellikle ilk bakışta ortada yeterli delil varken yolsuzluğa karışan yardımcısının bu kadar kolay beraat edip edemeyeceğini merak ediyor?

Konuşmasında Enver, başbakanlığa geldiğinden beri süregelen yolsuzluk ve güç istismarı uygulamalarını sona erdirme konusundaki kararlılığını vurguladı. Yeni bir kültür yaratma konusundaki niyetini dile getirdi. Bu sayede liderlerin hesap verebilir olacağını ve ülkenin zenginliklerinin kişisel kazanç için kullanılmasının önüne geçileceğini kaydetti. Ancak, Enver gerçekten durumdan habersiz mi yoksa kasıtlı olarak bazı şeylere göz mü yumuyor? Geçmiş hükümetlerden kendi hükümetine kadar ulusun zenginliğinin hiçbir zaman halkın yararı için kullanmadığını bilmiyor mu? Ülkenin zengin kaynaklarının- petrol, doğal gaz, kereste, boksit ve diğer birçok kaynak- halkın yararına kullanılmadığı açıkça ortada. Peki, bu kaynakların kazançları halkın değilse, kimin cebine gidiyor? İktidardakilerin ve onların yakın çevresinin mi?

Enver ayrıca sömürge döneminde yabancı güçlerin Malezya’nın zenginliklerini kendi çıkarları için nasıl sömürdüklerinden yakındı. Bu ifade doğru olmakla birlikte, peki soruyoruz, “Bağımsızlık” elde edildikten sonra sömürgecilerin rolünü kimler üstlendi? Malezyalı liderler ve yandaşları değil mi? Malezya’daki acı gerçek şu ki, iktidardakiler genellikle aşırı derecede zenginleşirken, vatandaşlar acı çekmeye devam ediyor. Bu liderler servetlerini ülkenin kaynaklarından elde etmiyorlarsa, peki nereden kazanıyorlar? Enver bu gerçeği görmezden mi geliyor, yoksa halkı kandırmaya mı çalışıyor?

Başbakan ayrıca Singapur’a “bırakılan” Batu Puteh Adası konusunu da gündeme getirdi. “Dünyada sadece birkaç ülke bir karış toprağını ya da bir taş tanesini bile başka bir ülkeye bırakabilir UAD’nin (Uluslararası Adalet Divanı) Batu Puteh ile ilgili kararını kabul ediyoruz... Ancak ülkemize yapılan bu ihanetin kendi ihmalkârlığımızdan kaynaklandığını da bilmemiz gerekir. Hiçbir ülke toprağını bu kadar kolay teslim etmez. Ülkeler, en küçük toprak parçalarını bile korumak için savaşa giriyorlar, canlar kaybediyorlar” dedi. Enver, Malezya’nın Batu Puteh Adası’nı kimlerin peşkeş çektiğini açıkça söylemese de o dönemde başbakanın Dr. Mahathir Muhammed olduğu herkes biliyor.

Ülkemizin bir karış toprağını bile savunmak kritik öneme sahiptir. Eğer Enver’in duruşu bu yöndeyse, o zaman Malezya, 1965’te Malezya’nın ilk başbakanı tarafından Singapur’a “bırakılan” Singapur adasını da geri almak için çaba göstermek zorunda. Ayrıca, Enver, İngiltere ve Tayland arasında imzalanan ve “geçersiz” olan 1909 Bangkok Anlaşması uyarınca Tayland’a bırakılan dört kuzey bölgemiz olan Songkhla, Narathiwat, Yala ve Pattani’nin iadesini de savunmalıdır. Bu bölgeler ülkemizin kayıp parçalarıdır ve Enver, sözlerinde gerçekten samimi ise, o zaman bunların iadesi için de ciddi çaba göstermelidir.

Ayrıca, Enver, bizim mescidimiz olan Mescid-i Aksa’nın ve bizim toprağımız olan ve şu anda Yahudi işgali altında bulunan Mübarek Toprak Filistin’in kurtarılması için de güçlü bir şekilde mücadele etmelidir. Enver’in söylediği gibi, ülkeler işgal altındaki topraklarının küçük bir parçasını bile geri almak için savaşa girmezler mi? Peki, o halde neden Enver, Mescid-i Aksa’yı ve Filistin’i geri almak için böyle bir adım atmadı? Dahası, Enver’in Filistin için iki devletli çözümü desteklemesi daha da şaşırtıcı. Bu çözümün, bizim toprağımız olan Filistin’in büyük bir kısmının işgalci Yahudilere peşkeş çekilmesi anlamına geldiğinin farkında değil mi? Topraklarımızın en küçük parçasını geri almak farz değil mi? O halde Enver, topraklarımızın en büyük bölümünü (Filistin) iki devletli çözüm yoluyla gaspçılara bırakılmasını nasıl meşru sayabilir?

Enver, Malezya’yı hem Asya’da hem de küresel ölçekte büyük bir ulus haline getirme arzusunu da dile getirdi. Bu hedefler takdire şayan olsa da, İslami Akide ve Şeriat çerçevesinde yürütülmediği sürece sadece retorik olarak kalacağı bilinmelidir. Malezya, Batı etkilerine boyun eğen küçük bir ulus-devlet olarak kaldığı sürece, büyük bir devlet olması ya da büyük devlet mertebesine ulaşması imkansızdır. Malezya, imparatorlukların ideolojilerini, sistemlerini, yasalarını, kültürlerini ve hatta zihniyetlerini benimsemeye devam ettiği sürece gerçek büyüklüğe erişmesi olanaksızdır. Ülkenin akidesi seküler kaldığı, dini hayattan ve yönetimden ayırdığı sürece gerçek bir büyüklük elde etmek mümkün değildir. Malezya, gerçek anlamda hiç “bağımsızlık” kazanmamışken, ne tür bir büyüklüğe ulaşabiliriz?

Bu ülke ve halkı için gerçek bağımsızlık, itaat ve teslimiyetin emperyalistlerin dayattığı ideolojilere, sistemlere ve yasalara değil de yalnızca Allah’a ait olmasıyla gerçekleşebilir. Hükümet, sömürgecilerden miras alınan ideolojilere, sistemlere ve yasalara göre yönetmeye devam ettiği sürece, gerçek bağımsızlığa erişilmesi hayal olacaktır. Aslında, bu sömürgeci çerçevelere göre yöneten iktidardakiler, ülkeye ve ümmete ihanet etmişlerdir, çünkü Allah’ın kendilerine emanet ettiği Şeriatı tam anlamıyla uygulama görevini yerine getirmemişlerdir.

Bu ülke için gerçek bağımsızlık, akidesinin sekülerizmden İslam’a kaymasıyla ve ardından sisteminin ve yasalarının tamamen sekülerden Şeriata dönüştürülmesiyle elde edilebilir. Bu dönüşüm, Hilafetin kurulmasını gerektirir. Hilafet yalnızca İlahi Yasaları bütünüyle uygulamakla kalmayacak aynı zamanda ümmeti ve topraklarını tek bir çatı altında birleştirecektir. Yalnızca bu yol -Hilafetin yeniden tesisi- Allah’ın izniyle ümmeti ve Devleti her açıdan büyüklüğe ve ihtişama ulaştıracak, dünyanın her köşesine merhamet götüren, saygı gören küresel bir süper güç haline getirecektir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Malezya
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Khilafah Center 47-1 Jalan 7/7A Seksyen 7 43650 Bandar Baru Bangi, Selangor
Telefon: (+03) 89.201.614
mykhilafah.com
Fax: (+03) 89.201.614
E-Mail: htm@mykhilafah.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER