حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Malezya
Medya Bürosu
No: ML–BA–2025–MB–TR–01 |
H. 10 Raceb 1446 M. Cuma, 10 Ocak 2025 |
Demokratik Sistemdeki Siyasi İkiyüzlülük, İslami Siyasetle Değiştirilmediği Sürece Sona Ermeyecektir
06 Ocak 2025 tarihinde mahkeme, kralın Malezya eski Başbakanı Datuk Seri Najib Tun Razak’ın geri kalan cezasını ev hapsinde geçirmesine ilişkin kararnamesini 2’ye karşı 1 oyla kabul etti. Temyiz Mahkemesi yargıçları, Najib’in yargı incelemesi başvurusunun yeni bir yargıç tarafından değerlendirilmesi için dosyanın Yüksek Mahkemeye iade edilmesine karar verdiler. Kraliyet affının bir parçası olan bu ek karar, daha önce benzeri görülmemiş bir olaydır. Aynı anda bir başka dikkat çekici olay daha yaşandı. Söz konusu eski Başbakanın geçmişte siyasi rakibi olan partiler tarafından mahkeme binasının önünde geniş katılımlı bir dayanışma toplantısı gerçekleşti.
Mahkemenin ek kararın varlığını doğrulayan kararının ardından muhalefet, Kral’a ‘itaatsizlik’ (derhaka) konusunu sıkça gündeme getirdi ve hükümeti 29 Ocak 2024’te yayımlanan kararı gizlemekle suçladı. Ancak bu suçlama, muhalefetin de geçmişte ‘itaatsizlik’ siciline sahip olması nedeniyle geri tepmiş gibi görünüyor. Ek karar meselesi, bu davadaki esas meselenin önüne geçmiş durumda. Muhalefet ve destekçileri, savundukları demokratik sistemde Najib’in sadece bir mahkeme değil, üç farklı mahkeme tarafından suçlu bulunduğu gerçeğini bilerek görmezden geliyorlar. Najib, ülkenin en üst düzey yargıçları tarafından yargılanmış ve seçkin bir avukat ordusu tarafından savunulmuştur. Bütün bunlara rağmen, Malezya eski Başbakanı, muhalefet ve destekçileri tarafından masum bir kahraman gibi lanse edilmektedir.
Ey Müslümanlar! İslam’da bir kadı (hâkim) tarafından suçlu bulunan ve cezaya çarptırılan bir kişinin hükmü, başka bir hâkim tarafından yeniden ele alınamaz, değiştirilemez veya iptal edilemez. Başka bir deyişle, hâkimin kararı bağlayıcıdır ve uygulanmak zorundadır. Suçlu kim olursa olsun -ister sıradan bir vatandaş, ister bir lider, ister fakir, ister zengin, ister etkili bir kişi olsun- suçlu bulunduğunda cezasının uygulanması zorunludur. Bir Halife ya da devlet başkanı bile bu kişiye affedemez. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu hususta bizlere kesin bir uyarıda bulunmuştur:
إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَدَّ وَايْمُ اللَّهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا “Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi şu idi. Aralarında nüfuz sahibi ve soylu biri hırsızlık yaptığında onu serbest bırakırlardı. Hırsızlığı yapan kimsesiz ve zayıf ise gereken cezayı tatbik ederlerdi. Allah’a yemin ederim ki eğer Muhammed’in kızı Fatıma çalsaydı onunda cezasını verirdim.” [Buhari]
Bu hadis, İslam’da çifte standart kavramının bulunmadığını ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hadlerini ihlal eden kimselere herhangi birinin af yetkisi tanınamayacağını açık ve kesin bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu tür meselelerde uyulması ve uygulanması gereken İslam’ın hükmü budur. Eğer bu hadisin hükümleri dikkate alınmış olsaydı, günümüzde tartışılmakta olan elit suçlulara yönelik af veya ek kararname gibi ‘çıkış yolları’ asla gündeme gelmezdi.
Bir diğer önemli nokta, bir zamanlar iktidarda olup Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hadlerini uygulamayan ya da daha kötüsü, bunu açıkça reddeden bir kişinin durumudur. Böyle bir itaatsizlik, çok daha ağır bir suçtur! Böylesi yöneticiler onurlandırılmayı değil, reddedilmeyi hak etmektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın verdiği yetkiyi kullanıp O’nun hadlerini uygulamayan her yönetici, aslında Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emanetine ihanet etmektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُهِينٌ “Kim Allah’a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” [Nisa 14]
Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hükümlerini ihlal etmek ve O’nun kanunlarını uygulama yükümlülüğünü yerine getirmemek, özellikle hâlihazırda iktidarda olanlar veya geçmişte bu gücü elinde bulunduranlar için Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya karşı en büyük itaatsizlik olarak değerlendirilir. Müslümanlar açısından siyasi meselelerde öncelikli konu, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaatsizlik eden yöneticileri hesaba çekme yükümlülüğüdür. Bu yaklaşım, İslam’daki gerçek siyasi katılımın ruhunu yansıtır. Esasen, İslam’da siyaset, ümmetin işlerini gütmek ve yönetmektir. Yöneticiler, İslam’a göre yönetmekle yükümlüdür; halk ise onları İslam’a uygun şekilde hesaba çekmekle sorumludur.
Ne yazık ki bugün Malezya’da ve İslam dünyasında menfaate dayalı kirli siyasetin hâkim olduğunu görmek üzücüdür. Pek çok siyasetçinin, güç arzusuyla hareket ettiği ve hedeflerine ulaşmak için her türlü yönteme başvurduğu, helal veya harama aldırış etmediği ve ikiyüzlülüklerinden utanmadığı görülmektedir. Demokrasi, onlara siyasi ittifakların ve rekabetlerin çıkar temeline dayanması gerektiği inancını aşılamıştır. Onlara göre, ‘kalıcı dostlar’ veya ‘kalıcı düşmanlar’ yoktur, yalnızca ‘kalıcı çıkarlar’ vardır.
Ey Müslümanlar! Uzun zamandır, içkin siyasi ikiyüzlülüğüyle bizleri sürekli hayal kırıklığına uğratan demokratik sistemin başarısızlıklarını gözlemliyoruz. Anlamlı bir değişim için aktif adımlar atılmadığı takdirde bu başarısızlıklar devam edecektir. Malezya ve İslam dünyasında siyaset, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaatsizlik, yolsuzluk ve hile ile kirlenmiş durumdadır. Politikacılar, İslam’ın değerleriyle taban tabana zıt olan ve Batı ideolojilerine dayanan demokratik sistemi savunmaya devam ediyorlar. Artık, İslam’ın prensiplerine sıkı sıkıya bağlı olan samimi liderler önderliğinde, dönüştürücü bir siyasi çerçeve oluşturma arayışına girmemiz elzemdir. Sizleri, sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in siyasi modeli rehberliğinde hak yolunda ilerlemek için Hizb-ut Tahrir ile el ele vermeye çağırıyoruz. Gelin, kusurlu Cahiliye (demokrasi) sistemini reddedelim ve yalnızca İslam’ın (Hilafet) sistemiyle adaleti, refahı ve Allah’ın rızasını elde etmek için mücadele edelim.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Malezya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Khilafah Center 47-1 Jalan 7/7A Seksyen 7 43650 Bandar Baru Bangi, Selangor Telefon: (+03) 89.201.614 mykhilafah.com |
Fax: (+03) 89.201.614 E-Mail: htm@mykhilafah.com |