Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132011u2013MMBu2013TRu20130011 H. 3 Rabi’-ul Âhir 1432
M. Salı, 08 Mart 2011

-Basın Açıklaması- Dünya Kadınlar Gününün Yüzüncü Yıldönümü, Demokratik Laik Batının Dünya Çapında Kadın Haklarını Garantilemedeki Başarısızlığının Açık Bir Hatırlatmasıdır

Günlerden 8 Mart günü, dünya kadınlar gününün yüzüncü yıldönümüne denk gelmektedir. Batı, bu günü haklarını ve saygınlığını güvence altına alma mücadelesinde elde ettiği "kadınların zaferini" kutlama günü olarak belirledi. Buna rağmen kadının, demokratik laik Batının batısında ve doğusundaki her alanda kötü muameleye, tecavüze, şiddete, cinsel tacize ve genel hayatta ayrımcılığa maruz kalması, bu siyasî rejimin geçen yüz sene boyunca kadına dönük fiili başarıları hususunda düşünmeye iten güçlü bir etken olmalıdır.

Ayrıca örneğin Bangladeş, Pakistan, Brezilya, Hindistan ve Endonezya gibi demokratik olduklarını iddia eden ülkelerde kadının eğitim ve sağlıklı gözetim gibi temel ihtiyaçlarını elde edememesi, milyonlarca kadının hayatını kasıp kavuran şiddetli yoksulluğun ve cehaletin yayılması, kadının sorunlarının bu sistemin altında çözümsüz olarak kalmaya devam ettiğinin açık bir hatırlatmasıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu Üyesi Dr. Nesrin Nevaz, bu hususta şu değerlendirmelerde bulundu: "Kutlama atmosferleri şöyle dursun dünya kadınlar gününün yüzüncü yıl yıldönümü, dünyanın dikkatlerini demokratik laikliğin kadının onurunu ve temel haklarını garantilemede inandırıcılığını yitirdiğine çekmelidir."

Ve şöyle ekledi: "Şüphesiz kadın, eğitim, ekonomik ve siyasî hayat alanlarında bir ilerleme kaydetmiştir. Bununla birlikte kadının, gerek bireysel gerekse örgütler düzeyinde olsun kadının temel haklarını garantilemede otomatikmen başarısız olan bu sisteme karşı mücadele içerisine girerek bu hakları güç bela elde ettiğini de itiraf etmek gerekir. Buna ilaveten demokratik laik Batılı devletler, kadına şiddetle ve kötü şekilde muamele etmeye devam ettiği bir sırada bu sistemlerin, kadının özgür olduğunu iddia etmeleri veya bunu dünya çapında kadının özgürlüğü için bir model olarak sunmaları kabul edilmez."

"Kadın, Afganistan ve Irak'ta Batı demokrasisinin ilk meyvesini tattı. Bu, düşük güvenlikle, kaçırma, tecavüz, şiddet ve kadına saldırıda bulunanların cezalandırılmasıyla karakterize olan hazin acı bir tecrübeydi. Fakirlikle mücadelede başarısız olan ve milyonlarca kadının temel ihtiyaçlarını gideremeyen ehliyetsiz liderlerin olması da cabası. Artık birçok kişi şunun farkındadır ki Batılı demokrasinin özgürleştirdiği tek şey, kendi ülkelerine giden petrol ve doğalgaz yollarıdır. "

"Zulüm, aşağılama, baskı, fakirlik ve sefalet, İslam dünyasındaki laik demokratik sistemlerin altındaki kadınların ayrılmaz temel bir parçası haline geldi. Gerek laik demokratik Pakistan'daki yüzlerce iffetli mağdur kadının hapishanelerde tutuklu kaldıkları anlarda maruz kaldıkları tecavüzler yüzünden çektikleri acı aşağılanmalar olsun gerek Özbekistan'daki laik hükümetin hapishanelerinde tutulan iffetli yüzlerce siyasî kadın mahkumların katlandıkları şiddet olsun gerekse laik demokratik Bangladeş'te cinsel tacize uğrayan binlerce iffetli kadının maruz kaldığı utanç olsun. Açık şekilde bu, demokratik yada diktatör olsun İslam dünyasında kadınların mutmain başarılı bir hayat yaşadığını iddia edebilecek tek bir devletin bulunmadığını teyit etmektedir."

"Birçok kimse, Hilafet Devleti'nin siyasî sisteminin dünyada kadın hayatına getireceği şeylerden korkmaktadır. Ancak gerçekte bu korkuyu hak eden mevcut durumun devam etmesi veya İslam dünyasındaki mevcut sistemlerin başarısızlığı kanıtlanan bir tecrübe altında başka on yıllarda kadına zulmedilmesinden ve kadının sefaletinden sorumlu olacak sistemlere dönüşmesidir. Kadının refahını sağlama gücünü göstermesi için demokratik sistemlerin önünde yüz yıl gibi geniş bir zaman vardı. Artık bir tarafa çekilerek kadına insafı garanti edecek ve haklarını koruyacak köklü bir değişim ve model için alanı terk etmelerinin zamanı gelmiştir ki o, 'Hilafet Devleti'dir'."

"Avrupalı ve Batılı kadınların, nesiller boyunca elde etme mücadelesi verdiği hakları ve saygınlığı İslam, kadına 1400 küsur yıl önce Hilafet Devleti'nin gölgesinde otomatikmen vermiştir. Kadının eğitim, ekonomik, yargı ve siyasî haklarının tamamını garanti edecek ve aynı şekilde değerleri ve kanunları yoluyla erkeğin kadına saygın bakışının garantilenmesinin önemine yoğunlaşacak olan işte bu nizamdır. Çünkü kadına yönelik kötü muamelenin, şiddetin, istismarın ve tacizin yanı sıra kadının haklarından soyutlanmasının nedeni olan temel engel budur."

Batılı ve doğulu kültürlerin tamamında var olan kadına karşı somut ön yargıyı ortadan kaldıracak olan ancak Hilafet Devleti'dir ve adalet saçan tarihi de bunu göstermektedir. Dünyadaki birçok kadının rüyasını, somut bir vakıaya dönüştürmeye muktedir olan sadece Hilafet Devleti'dir. İslam dünyasındaki ve başka yerlerdeki kadının hayat koşullarını iyileştirmede fiilen gerçek değişimler meydana getirmek isteyen kimselere deriz ki: Hilafeti kurmak için birer aktif çalışanlar olunuz. Çünkü "kadını kapitalizm nizamının köleliğinden kurtarmak üzere" kadına insaf edilmesine dönük gerçek bir çağrıda bulunacak olan ancak Hilafettir.


Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER