حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT–BA–2024–MB–TR–32 |
H. 26 Rabi-ul Evve 1446 M. Perşembe, 26 Eylül 2024 |
Basın Açıklaması
Gazze’yi Desteklemek Konuşmalar ve Festivallerle Olmaz, Ey Alimler!
26 Eylül Perşembe günü “Ümmet Alimlerinin Aksa Tufanı’na Destek İnisiyatifi” etkinlikleri, Aksa Tufanı Operasyonu’nun birinci yıldönümü münasebetiyle İstanbul’da görkemli bir halk festivali ile başladı. Festival, İstanbul’da ikamet eden yüzlerce Türk ve Arap topluluk üyelerinin yanı sıra, çok sayıda Müslüman âlimin şahsen veya video mesajıyla katılımına sahne oldu. Katılımcılar iki rekât namaz kıldılar, kunut duası yaptılar. Ellerini semaya açarak Allah’a yalvardılar, Gazzeli kardeşlerine yardım ve üzerlerindeki ablukanın kaldırılması için dua ettiler.
Biz, Gazze’deki kardeşlerimizin yaşadığı acıların, ümmetin her bir ferdinin duygularını derinden sarstığından eminiz. Hiç kimse, içindeki dayanışma duygusunu, üzüntü ve kederini, Gazze’deki mazlum kardeşlerimizin durumu karşısında duyduğu keder ve ıstırabı gizleyememiştir. Gazze, yürekleri dağlıyor ve acı veriyor. İslam dünyasının dört bir yanındaki halk hareketlerini izleyen biri, ümmetin ne kadar kenetlendiğini, iletişim ve dayanışma içinde olduğunu, Gazze, Batı Şeria ve şimdi de Lübnan’daki kardeşlerimizi teselli etmek ve öfkelerini dile getirmek için elinden geleni yaptığını fark eder ve anlar. Aynı şekilde, Avrupa ve Amerika sokakları da Yahudi varlığının pervasızca ve küstahça gerçekleştirdiği soykırım, katliam ve korkunç şiddet eylemlerine karşı protesto gösterilerine tanık oldu. Ne uluslararası mahkeme ne BM Güvenlik Konseyi kararı ne ambargo ne de tehdit ve kınamalar Yahudi varlığını durduramamıştır.
Ümmetin gösterilerinin, toplantılarının, festivaller ve konuşmalarının Gazze’ye en ufak bir fayda sağlamadığı, acımasız saldırganın, saldırganlığını durduramadığı, yıkım, sürgün, katliam ve yerinden etme kararlılığından geri adım attıramadığı apaçık ortada. Şu an tam bir yıl geçti ve bu süre boyunca her gün gösteri veya festivaller oldu. Daha da ilginci, tüm bu kanıtlara rağmen dünya genelindeki Müslüman alimler, böyle bir konferans düzenlemekten ve Filistin Alimler Heyeti ile koordinasyon içinde “Filistin davasını desteklemek için İslami çabaları birleştirme” gibi parlak, ancak nasıl gerçekleştirileceği belirsiz ve içi boş bir hedef doğrultusunda harekete geçmekten vazgeçmemişlerdir! Daha da kötüsü, hala yalvararak Filistin halkına maddi ve manevi destek sağlanması çağrısında bulunmaktadırlar. Konuşmalarında, Gazze’deki Filistin halkının son bir yıldır çektiği acıların sürekli olarak kınandığını görüyoruz. Bazıları, konuşmalarında cesurca işgale karşı mücadelenin devam etmesi gerektiğini vurgularken, bazıları da desteğin ve direnişin kapsamının genişletilmesinin önemine vurgu yapmıştır.
Ey değerli alimler! Cehaletleri nedeniyle insanların yakalandığı zayıflık, onları dünya sevgisi ve ölüm korkusu en dip uçurumuna itmişse de buna rağmen içlerinden bazıları çıkıp gösteri düzenlemiş, protesto etmiş, sesini yükseltmiş ve dayanışma gösterisinde bulunmuştur. Belki de işçiler, memurlar, mühendisler, doktorlar, ev hanımları ve anneler gibi bazı insanların yapabileceği en fazla şey budur. Gelinen nokta, susturma politikasının, öncesinde ise cehalet politikasının ve bununla birlikte yürütülen karartma ve yanıltma politikasının bir sonucudur. Sonuç olarak insanlar arasında korku ve zayıflık yayılmıştır. Bu yüzden toplumda ve uluslararası düzeyde gerekli ve etkili bir hareketlilik içinde olduklarını göremezsiniz.
Bu önemli görev, şüphesiz ki alimler ve din bilginlerine düşmektedir. Durumu değiştirmek, mazlumları desteklemek ve zulmü ortadan kaldırmak gibi istenen sonuçlara ulaştıracak etkili bir hareket tarzı konusunda toplumu bilinçlendirmek onların görevidir. İşte bu yüzden konuşma festivalinizin, Gazze’ye destek ve yardım gerekliliği konusunda bilinenin ötesine geçmemesi şaşırtıcıdır. Festivalin ne besleyen ne de açlığı gideren manevi etkinliklerle, ileri ve geri götürmeyen taleplerle ve yozlaşmış rejimlerden sıklıkla duyduğumuz için sıkıcı hale gelen kınama ve protesto açıklamalarıyla sınırlı kalması üzücüdür.
Ey değerli alimler! Sizler peygamberlerin mirasçılarısınız. Ümmet sizden söz değil, icraat bekliyor. Onları doğruya yönlendirmeli, Allah’ın size bahşettiği ilim, fıkıh, takva ve Allah korkusu ile onları ayağa kaldırmalısınız. Bu yüzden kınayıcının kınamasından ve zalimin zorbalığından korkmadan hakkı söylemelisiniz. Bildiğiniz gibi, Allah’ın farz kıldığı cihat sadece Gazze, Batı Şeria veya Lübnan halkına değil, farzı kifaye gerçekleşene kadar tüm İslam ümmetine farz olur. Ümmetin tamamı- ciddiyetle çalışanlar müstesna-günahkâr olur. En büyük sorumluluk ve yük size düşüyor. Bu yüzden Allah’ın verdiği nimetleri küçümseyip doğru yoldan sapanlar gibi olmayın. Tıpkı Tevrat’ı taşıma sorumluluğu verilen ama bu görevi yerine getiremeyenler gibi de olmayın! Unutmayın ki Allah, size verdiği ilimden sizi mutlaka hesaba çekecektir. Sizler Allah’ın şu ayetini biliyorsunuz:
وَقِفُوهُمْ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ “Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!” [Saffat 24]
Ey âlimler!
- Filistin’i işgal edenleri ve halkını sürgüne gönderenleri ifşa etmeli, uluslararası örgütlerin işgale verdiği desteği gözler önüne sermeli ve Gazze halkına yapılan zulmü durdurmak için o örgütlere başvurmanın beyhude olduğunu belirtmelisiniz.
- Müslümanların yöneticilerini ve diğer komplocu işbirlikçileri deşifre etmelisiniz. İhanetlerini, işbirliklerini hatta Yahudilerin zaferinden duydukları sevinci ve mücahitlerden kurtulma arzularını açıkça ortaya koymalısınız.
- Ümmete, etkili hareketin sadece Filistin davasını desteklemek için çaba harcamak değil, siyasi durumu kökünden değiştirmek, yöneticileri devirmek ve ümmeti siyasi bir birlik içinde toplayarak eski ihtişamına kavuşturmak olduğunu açıklamalısınız.
- Sizler, Yahudi varlığını destekleyen zalimlere ve ümmeti prangaya vuran, susturan, zillet ve zül elbisesi giydiren yöneticilere karşı ümmetin liderleri olmalısınız. Ümmeti ayağa kaldırmalı, onu Allah’ın razı olduğu bir eyleme sevk etmelisiniz. Zaten ümmet buna çoktan istekli ve heveslidir.
- Cihat ilan etmeli ve sadece ilan etmekle kalmayıp, kahraman Müslüman ordularıyla birlikte cihat etmelisiniz. Dediğiniz gibi sadece gençleri mücadeleye çağırmakla yetinmemelisiniz. Gençler hazır olmasına rağmen donanım olarak yetersizdirler. Öncelikle kışlalarda bekleyen ordulara seslenmelisiniz, zira hem eğitimlidirler hem de gerekli donanıma sahiptirler. Şüphesiz aralarında fiziksel, ruhsal, maddi ve manevi olarak kurban olmaya hazır çok sayıda genç var. Ancak en büyük engel, itaat ettikleri ve harekete geçmelerini engelleyen yozlaşmış sistemdir. Onlara sorumluluklarını hatırlatmalı ve onlardan destek talep etmelisiniz.
- Ey alimler! Sizler için büyük âlim İzzeddin bin Abdüsselam, imam Ahmed bin Hanbel ve zulme ve fesada sessiz kalmayan, Allah yolunda hakkıyla cihat eden diğer Müslüman âlimlerde ibret vardır. Onların biyografilerini okuyor, İslam’ı destekleme ve Müslümanlara yardım konusundaki üstünlüklerini çok iyi biliyorsunuz. Size, yüce Rabbimizin Saf suresindeki şu buyruğunu hatırlatmak isteriz:
إِنَّ اللهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفّاً كَأَنَّهُم بُنْيَانٌ مَّرْصُوصٌ “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” [Saf 4]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |